Şu Macron meselesi (3)
Yani hristiyan Avrupa’nın en büyük korkusu İslamın sadece yaşamsal değil kültürel anlamda da Avrupa’ya egemen olması.
Oysa Fransa olayı bu perspektiften tartışmıyor.
Fransa İslamofobiye Karşı Kolektif Başkanı Jawad Bachare, Fransız devletinin 'İslamcı ayrılıkçılık' söylemleriyle ve yeni yasa planlarıyla ne yapmak istediğinin anlaşılmadığını ama Müslümanlar 'hedef alınarak ayrımcılık yapıldığını' söylüyor:
"Siyasette Müslümanları hedef alan şeyler söylediğinizde bu Müslümanları damgalamak olur. Müslümanlara karşı ayrımcılık yaratır. Biz bunu kınıyoruz. Fransa özgürlükler ülkesidir, bunların arasında dini özgürlükler de vardır ve hiçbir şey bu özgürlükleri çiğneyemez. İnsanları farklarıyla kabul etmek gerekir. Tehlikede olan bu dini özgürlükler."
Bachare'a göre Müslüman nüfusu yönlendirmeye çalışmak da "bu özgürlüklerin çiğnenmesi" anlamına geliyor.
Emmanuel Macron'un ülke içindeki öncelikli sorunlarla mücadele etmek yerine Müslümanlarla ilgili konuları ön plana çıkarmasını eleştiren Bachare şu yorumu yapıyor:
"Yakın tarihte seçim var. Ciddi ekonomik, toplumsal ve Covid-19 ile birlikte sağlık sorunları varken şimdi karşımıza 'Müslüman sorununu' çıkardılar. Çünkü Müslümanları hedef almak, asıl sorunları çözmekten daha kolay.
"Evet bir güvenlik sorunu var ve devletin bu terör sorunuyla mücadele etmek için araçlar geliştirmesi gerekiyor. Örneğin internette, nefret söylemleri, ırkçı söylemler, terör savunmaları yapılıyor, bunlar cezasız kalıyor."
Fransız devletinin 'nefret söylemleri' ile mücadele etmesi gerektiğini ifade eden Bachare, "Asıl bunlar terörist, bunlar camiye gitmiyor. Bunlar derneklere gitmiyor. Bunlar sosyal medya kanallarında, internette toplanıyor. Bir terörist bir saldırı gerçekleştirdi diye bir topluluk hedef alınamaz bu hedefi şaşırtmaktır. Devlet mevcut yasaları uyguluyor olsaydı, Fransa'da daha az ayrımcılık, daha az ırkçılık, nefret olurdu".
Aslında Macron’un en büyük sancısı kendisine yüklenen Avrupa liderliği. Gömleğini giyemeden Elesa Saray’ından kovulmaya yakın olması.
CCIF'in raporuna göre 2017-2019 arasında Fransa'da 'İslamofobik' olduğu belirlenen saldırılar, eylemler %77 oranında arttı.
Bachare, ülkede Müslümanlarla ilgili yaşanan her polemikten sonra bu tip saldırıların arttığını söylüyor.
Emmanuel Macron'un Aralık'ta parlamentoya getireceğini söylediği 'İslamcı ayrılıkçılıkla mücadele' yasa teklifi paketinde şunlar var:
Macron, Fransa'ya ülke dışından gönderilen imamlara kısıtlama getirilmesini Şubat ayında da gündemine almıştı.
Mulhouse şehrindeki konuşmasında amacın da 'dini kuruluşlara yabancı ülkelerin müdahalesini önlemek' olduğunu söylemiş ve "Din adına, bazılarının kendilerini Cumhuriyet'ten ayrı tutmaları ve dolayısıyla yasalara saygı göstermemeleri bir sorun teşkil ediyor" demişti.
Belki de Macron amacına ulaştı. Çünkü Macron'un ülke içindeki halka seslenerek yaptığı değişiklikler ve çağrılar Fransa sınırlarını da aştı.
Aslında Macron, özellikle 'İslamcı ayrılıkçı' söylemlerinin nerelere ulaşabileceğini hesap edemedi:
Emmanuel Macron, Fransız halkına sesleniyordu ama küresel dünyada, konuşması sınırları aşıp Müslüman dünyaya ulaştı.
Fransa'da belki hiçbir zaman dışarıdaki kamuoyunun görüşleri dinlenmedi. Ama bu kez sert kayaya çarptı.
Belki de Macron Erdoğan çatışması Doğu Akdeniz geriliminde sonunu getirecek.
Yoksa Macron tüm dünya da karizması Erdoğan tarafından fena halde çizilmiş bir isim olarak Elsa Sarayı’na veda edecek.
Tek çözüme 'Müslüman dünyanın lideri olarak kendini konumlandıran' Erdoğan ile Macron arasına birlerinin girerek arabuluculuk yapması.
Yani bu kez ülkeler arası arabuluculuk değil, liderler arası bir arabulucuya ihtiyaç var..
Dünyada küçük düşürme ve şiddet döngüsü var. Küçük düşürme şiddeti yaratıyor, şiddet küçük düşürmeyi güçlendiriyor. Bu kısır döngüyü kırmak ve karşılıklı saygı duymayı öğrenmek gerekiyor.
Yapılan tüm analizde ortak olan tek nokta şu: "Fransa, Müslüman dünyanın hassasiyetlerini dikkate almanın avantajlarını görecektir. Ama Müslüman dünyası da, Avrupa'da, Fransa'da, başka ülkelerde olmayan kültürel özellikler ve kurumsal düzenlemeler olduğunun farkına varmalıdır."
(Bitti)