SON SAVAŞ…
Türkiye , uzun süreden beri AB standartlarında demokratik ,evrensel haklarına uygun bir sistem kurmak istiyordu.
Bu arzusunu güvenli ve güçlü bir şekilde olarak gerçekleştirmek için AB’ye tam üyelik başvurusu yapmıştı.
AB’nin hafızasında giderek dünyaya hakim olan “ABD tehdidi “ vardı . Bu tehdit algısı onları böyle makul ve meşru birliğe yöneltti. Bu birliğin tek ayrık otu ise İngiltere idi.
Üzerinde güneşin batmadığı İngiltere ve dünya jandarmalığına soyunmuş ABD ‘nin gözü hep eski günlerde kalmıştı. Bunlar bir zamanlar,köle ticareti yaparak ,yer altı ve yer üstü zenginliklerini kolayca ve bir başlarına yağmalıyorlardı. Olağanüstü sermaye birikimleriyle insanlık üzerinde kanlı katliamları yapıyorlardı.
Gün geldi, emperyalist sistem sivil ve insancıl görünüme büründü. Demokrasi,insan hakları vs. ambalajıyla insanlığın karşısına çıktı. Hatta yağmanın bir kısmını AB’ye ayırarak, sistemi biçim değiştirmiş olarak yürüttüler. Soygundan bunlar da pay aldı. AB devletleri bundan yararlanarak, ABD’ye karşı nisbi bir korunma sistemi ,bir birlik geliştirdiler.
AB’ nin yeni sistemi dünya pazarlarının kazan-kazan kuralına göre yağmalanmasını öngörüyordu. ABD ile AB bu hususta işbirliği yaptılar. Bu AB ‘ye verilen sus payı idi. Açıkça söylenmese de göreceli zenginliğin kaynağı buydu.
Ancak emperyalizmin aşırı kar hırsı, Ortadoğu petrolleri ve diğer yoksul ülkelerin yağmalanmasındaki hassas denge bozulunca , ABD, azgınlaştı.
İngiltere coğrafi birliği nedeniyle kerhen katıldığı birlikten ayrıldı. Herkes gücüne göre aslan payı peşindeydi.
*******
Bugün verilen sözlere rağmen Türkiye halen AB kapısında bekliyor. Mazlum halkların safında üstün insanlık vizyonuyla elini kaldırarak dünya beşten büyüktür ! diyerek itiraz ediyor, kapıları zorluyor...
Türkiye ,farklı kimlik ve bünyesiyle emperyalizmin şerrinden uzak kalmak için bu birliğe katılmak istemişti. Böylece, emperyalizmin saldırısından masun kalacak, AB’nin kimyasını mazlum dünya lehine değiştirecekti. Türkiye’nin bu niyetini gören AB’nin derin devletleri , onu birlik bünyesine almamakta ısrar ettiler. Siyasi olarak ötekileştirdiler.
Bugün Türkiye birlik macerasında yalnız başına ,kapıda kalmış görünüyor.
Bugün , AB. bünyesindeki çeşitli ırkçı güruh Türkiye düşmanlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Sebep olduğu soygun ve savaşlardan kaçan mültecileri sınırlarına dikenli teller çekerek ,zulüm ve işkence ile durdurmaya çalışıyor.
Halen mültecilerin bulundukları yerlerde barınması için verilecek krediler verilmedi, sözler tutulmadı.
Türkiye bu vahşeti, ahlaksızlığı sürekli yüzlerine vuruyor; sesini dünya çapında yükseltiyor.
Türkiye’nin bu tavrı, AB ile ABD’ nin boğazlarına kılçık gibi batıyor.
Türkiye’ ye karşı topyekun bir savaşın hazırlığı içindeler. İçimizdeki hain ayrılıkçı PKK, diğer terör örgütlerini, DEAŞ’ı , Fetö örgütünü topraklarımıza doğru sürerek iç savaşa sürüklemeye çalışıyorlar.
******
Ne var ki, düne kadar halk küresel çapta oynanan oyunun farkında değildi, şimdi farkında ve devletinin arkasında!.. Kaldı ki, Türkiye bu çıkışlarıyla sömürülen mazlum dünya halklarına ilham ve direnme gücü veriyor…
Son onbeş yıllık istikrarlı yönetimiyle Türkiye , Allah’ın yüce ve şanlı adını yüceltmek ,yarattığı eşrefi mahlukatı hak ettiği konuma getirmek için korkuyu yenmiş tepeden tırnağa iman ile mücehhez milletiyle üzerindeki ölü toprağını ,silkeleyerek ayağa kalkıyor!..
Son savaştır bu!