CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

SON SAVAŞ…

Türkiye , uzun süreden beri  AB standartlarında  demokratik ,evrensel haklarına uygun bir sistem  kurmak istiyordu. 
Bu arzusunu  güvenli ve güçlü  bir şekilde olarak gerçekleştirmek için  AB’ye  tam  üyelik  başvurusu yapmıştı. 
AB’nin hafızasında giderek dünyaya hakim olan  “ABD  tehdidi “ vardı . Bu tehdit algısı  onları böyle makul ve meşru birliğe yöneltti. Bu birliğin tek ayrık otu ise İngiltere idi.
Üzerinde güneşin batmadığı İngiltere ve  dünya  jandarmalığına soyunmuş ABD ‘nin gözü hep  eski günlerde  kalmıştı.  Bunlar bir zamanlar,köle ticareti yaparak ,yer altı ve yer üstü zenginliklerini kolayca ve bir başlarına yağmalıyorlardı.  Olağanüstü sermaye birikimleriyle  insanlık üzerinde kanlı  katliamları yapıyorlardı.
Gün geldi, emperyalist sistem  sivil  ve insancıl  görünüme  büründü. Demokrasi,insan hakları vs. ambalajıyla  insanlığın karşısına çıktı. Hatta  yağmanın bir kısmını  AB’ye  ayırarak, sistemi biçim değiştirmiş olarak yürüttüler. Soygundan  bunlar da pay aldı.  AB  devletleri  bundan yararlanarak, ABD’ye karşı  nisbi bir korunma sistemi ,bir birlik geliştirdiler.
AB’ nin yeni sistemi  dünya pazarlarının   kazan-kazan  kuralına  göre  yağmalanmasını öngörüyordu. ABD ile AB bu hususta işbirliği yaptılar. Bu AB ‘ye verilen sus payı idi.  Açıkça söylenmese de  göreceli zenginliğin  kaynağı  buydu.  
Ancak emperyalizmin aşırı kar hırsı, Ortadoğu petrolleri ve  diğer  yoksul ülkelerin  yağmalanmasındaki hassas   denge bozulunca , ABD,  azgınlaştı.
 İngiltere coğrafi birliği nedeniyle  kerhen katıldığı birlikten  ayrıldı. Herkes  gücüne göre aslan payı peşindeydi.
*******
 Bugün verilen sözlere rağmen Türkiye halen AB kapısında bekliyor. Mazlum halkların safında  üstün insanlık  vizyonuyla  elini kaldırarak  dünya beşten büyüktür !  diyerek itiraz ediyor,  kapıları  zorluyor... 
Türkiye ,farklı kimlik ve bünyesiyle  emperyalizmin  şerrinden  uzak kalmak için  bu birliğe katılmak istemişti. Böylece, emperyalizmin saldırısından masun kalacak, AB’nin  kimyasını  mazlum dünya lehine değiştirecekti. Türkiye’nin bu niyetini gören AB’nin derin devletleri , onu birlik bünyesine almamakta ısrar ettiler. Siyasi olarak ötekileştirdiler. 
Bugün  Türkiye  birlik macerasında yalnız başına ,kapıda kalmış görünüyor.  
 Bugün , AB. bünyesindeki çeşitli ırkçı  güruh  Türkiye düşmanlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Sebep olduğu soygun ve savaşlardan kaçan  mültecileri sınırlarına dikenli teller çekerek ,zulüm ve işkence ile durdurmaya çalışıyor.
 Halen mültecilerin bulundukları yerlerde barınması için verilecek  krediler verilmedi, sözler tutulmadı. 
Türkiye  bu vahşeti, ahlaksızlığı  sürekli yüzlerine vuruyor; sesini dünya  çapında yükseltiyor.
Türkiye’nin  bu tavrı,  AB ile ABD’ nin boğazlarına kılçık gibi batıyor. 
Türkiye’ ye karşı topyekun bir savaşın hazırlığı içindeler. İçimizdeki  hain ayrılıkçı  PKK, diğer terör örgütlerini, DEAŞ’ı ,  Fetö örgütünü  topraklarımıza  doğru sürerek  iç savaşa sürüklemeye çalışıyorlar.
******
Ne var ki, düne kadar halk  küresel çapta oynanan oyunun farkında değildi, şimdi farkında ve  devletinin arkasında!..  Kaldı ki,  Türkiye bu çıkışlarıyla sömürülen mazlum dünya halklarına ilham ve direnme gücü veriyor… 
Son onbeş yıllık istikrarlı yönetimiyle Türkiye , Allah’ın  yüce ve şanlı  adını  yüceltmek ,yarattığı eşrefi mahlukatı  hak ettiği  konuma getirmek için  korkuyu yenmiş tepeden tırnağa iman ile mücehhez milletiyle  üzerindeki ölü toprağını ,silkeleyerek ayağa kalkıyor!..
Son savaştır bu!
 
  

 

<