SİYAHLA BEYAZ
Gençlerbirliği son sırada, sen üçüncü sıradasın Erol Bulut. Maç öncesi nasıl bir durum değerlendirmesi yaptın acaba Sportif Direktörünle beraber? Ya da yaptınız mı? Nasıl bir senaryoyla karşılaşacağınıza dair fikir teaattisinde bulundunuz mu? Maç içinde herhangi bir çıkmazla karşılaşınca nasıl çözüm bulacağınıza dair alternatif çözümler ürettiniz mi?
Sevgiyle analım Mustafa Denizli hocamızı. Türk futbol literatürüne; “Maç öncesi karşılaşmayı kafamda sanal olarak oynadım” derdi sık sık mücadeleler önünde. Sahaya çıkan kadroya, dizilişe, oyunculara, oyuna, skora bakarsanız Fenerbahçe takımı en tepeden en alta kadar maç önünü oynamamışlar ki maç içini oynayabilsinler!
Şirketler piyasada yer edinmek, büyümek, gelişmek, sürdürebilirlilik sağlamak, yıl sonu kar etmek ve ileriki yıllar adına yatırımlar yapmak amacıyla SWOT Analizi yaparlar. Bunu Ali Koç Başkan çok iyi bilecektir. Mustafa Denizli hocanın maç öncesi maçı kafamda sanal oynadım demesiyle, bir şirketin SWOT analizi yapması benzer şeylerdir aslında. Siz maç önü hazırlıklarınızı yapar; yapacağınız A-B-C-D planlarınızı kafanızın bir yerine not edersiniz. SWOT analiziyle de; İşletmenin CEO’su ve yöneticileri hedeflerine ulaşmak adına kendi şirketlerinin güçlü ve zayıf yönlerini, işletmenin sahip olduğu ve/veya sahip olabileceği fırsatları, son safhada da şirketin piyasada karşılaşacabileceği tehlike ve tehditleri tespit ederler ve şirketleri ile ilgii kararları yaptıkları değerlendirmeden sonra alırlar.
GUSTAVO ve SOSA TORPİLLİ mi?
Anlaşılan o ki Fenerbahçe teknik ekibi ne maçı sanal olarak kafasında oynamış, ne de oynayacakları Gençlerbirliği karşılaşmasının SWOT analizini yapmıştı. Gençlerbirliği’nin, ünlü teknik adam Mourinho’nun deyimiyle “kendi sahasına otobüs çekeceği” bu kadar belliyken, bu stratejiye karşı oyunu kenarlara yıkmak elzemken, üç orta sahayla; Sosa-Gustavo-Mert Hakan’la, sahaya çıkmak birinci yanlıştı. Konya maçında 35 dakika sezonun en iyi oyununu sahneleyen Fenerbahçe iki kanat; Valencia-Osayi, ve forvet arkasında Pelkas’la oynamıştı. Dün oynanan oyun ve mücadele siyah ile beyazın zıtlığı kadar farklıydı tekniksel ve taktiksel açıdan. Gelin şimdide Johan Cruyff’u hatırlayalım; “Futbol basit bir oyundur. Zor olan ise basit futbol oynamaktır”. Bulut daha sahaya çıkmadan hem kendi işini hem de oyuncularının işini zorlaştırmıştı. Oysa ki önünde net bir resim vardı; Konyaspor’a karşı verilen 35 dakikalık mücadele ve gerçekten oynanan iyi oyun. Bulut’un yapacağı tek şey sarı kart cezalısı Valencia’nın yerine Caner-İrfan-Ferdi üçlüsünden birisini kanat oyuncusu olarak seçmekti. İkincisi de defansın önüne ilk olarak Mert Hakan’ı koyup yanına mevkidaşının kim olduğunu belirlemek olacaktı. Rakibiniz Gençlerbirliği gibi ligin sonuna demir atmış da olsa, Beşiktaş gibi zirvede de olsa iki yaşlı orta saha ile oynamak; Sosa,36, Gustavo, 34, hataların en büyüğüdür. Dolayısıyla Mert Hakan’ı oyunda tutmanız gerekir. Ya da Mert’in performansından memnun değilse Erol hoca, o zaman da ikinci yarıya başlarken merkezde bir teknik bir savasçı oyuncuyla başlaması gerekirdi. Sosa veya Gustavo ve Ozan gibi.
Fenerbahçe sanırım çok büyük oranda şampiyonluğu kaybetti . Takım; sistemi, teknik yönü, taktiksel tarafı sezon başından beri bir türlü oturmadı. Emre Belezoğlu şapka çıkarılacak bir kariyere sahipti futlbol oynarken. Ancak sportif direktörlük farklı bir görev. Sanırım bizim kültürümüze pek uyacak gibi de değil! Bunun en büyük sebebi de patronun teknik direktör mü yoksa sportif direktör mü olduğunun net olarak ortaya konulamaması. Bakın Arsene Wenger ne diyor sportif direktörlük koltuğu için; “Sportif direktörlüğün ne anlama geldiğini inanın bilmiyorum. Acaba tribünde oturup futbolcuların sağa sola gitmeleri için onları yönlendiren birisi mi?Ben Arsenal’in hocasıyım ve ben Arsenal’in teknik adamı olduğum müddetçe takımın teknik durumuna ben bakacağım ve takımla ilgili teknik kararları ben vereceğim”.
Gecenin Notu: Ayite skoru değiştirdiğinde dakikalar 63’ü gösteriyordu. Kalan 27+6 dakikada Pelkas’ın forvet arkası oynamamasına mantıklı bir anlam verebilmek güç. Mesut’un olmadığı bir dönemde sistemin neden 4-4-Pelkas-1 olmadığını açıklamalı Erol hoca. Mesut külübede bile değilken Pekas’ın sola hapsedilip, ilk devrede Mert Hakan’ın, ikinci yarıda da İrfan’ın forvet arkasında olması sizce de akıllara zarar değil mi?