RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Sinemacılar için

Türkiye’de sinema da Batıcı kafaların uğraştığı bir alandır. Yapılan filmler Batıcıdır. Batı medeniyetine katkıdır. Kendi medeniyetine sahip çıkamayan insanlarımız, sadece gönüllerinde kalan iman kırıntılarını yansıtmaya çalışıyorlar. Batılı kalıpta İslam imanı verilemiyor. İyi niyetli insanlarımız sinema ile İslam’a hizmet edebileceğini sanıyor. Sinemacılığı öğrendikleri ustalar Batıcı. Öğrenim sırasında kendilerine gösterilen misaller Batıdan. Sonra bu arkadaşlar kendileri de Batıcı. Ama gönüllerinde kalan İslami iman kırıntılarının itmesiyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. İyi şeyler yaptıklarına, Müslüman, dindar insanların takdir etmesini bekliyorlar. Hatta bu takdiri göremeyince kitleyi cehaletle, sanattan anlamazlıkla, sanatın değerini bilmemekle itham ediyorlar.

Xxxx

Sinema ile İslam dinine, imana, ahlaka hizmet etmek isteyen arkadaşlarımızı takdir etmemek adalete uygun değildir. Kendilerini takdir ve tebrik etmek şart. Ama onların da yerlerini iyi belirlemeleri, hangi medeniyete mensup olduklarını tespit etmelidir. Batıcı kalarak, kerhen batıcı olarak ama aslında Müslüman olarak bir şeyler yapmak dediğinizde ortaya çıkan sonuçlar ortadadır. Beyaz sinema, milli sinema, dini sinema adları vererek, biraz tarihten, biraz irfandan, biraz eskide kalmış değerlerden dem vurarak yapılan filmler var elbette. Tamamen faydasız olduklarını söylemek de adil olmaz. Ama bu sinema yapımcılarımızın çok eksiği var. Kendi yerlerini bilmemek, bir medeniyet mensubu olmadan kırık-dökük çalışmalarla bir yere varılamayacağını bilmiyorlar. Aslına bakarsanız kendileri de istemedikleri halde batıcıdır. Batı ölçüleriyle giyiniyor, yiyip-içiyor ve davranıyorlar. Sonra da Batıdan başka bir medeniyete, hakikat medeniyetine, İslam medeniyetine değer üretmek amaçlıyorlar. Olamaz.

Xxxx

Üstelik bu sinema yapımcıları son derece aceleci insanlar. İslam adına, din adına, iman adına ne biliyorlarsa hepsini tek sinema metnine, ya da sahne temsili metnine sığdırmaya çalışıyorlar. Aşırı doz herkesi rahatsız ediyor.
Bir vahamet daha var. Herkes İslam’ı kendi ölçeğinde biliyor. Ölçekler adamdan adama değişiyor. Ya da cemaatten cemaate farklı bir İslam ve iman çerçevesi var. İtikad meselesinde, ibadet meselesinde, ahlak konusunda ortaklık kalmamış durumda. O zaman verilen mesajlar, bilgiler, tezler çok da geçerli ve genelgeçer değerde olamıyor.

Xxxx

Yücel Çakmaklı, Mesut Uçakan, Salih Diriklik, Ata Türkoğlu, Osman Sınav, Nazif Tunç ve daha yüz kadar Donkişot ellerinde tahta kılıçlar sallayıp duruyorlar. 50 yılı bulan ve adına beyaz, milli, dini sinema denen hareket ortaya çok da herkesin seyredebileceği filmler çıkaramadılar.
Evet paraları yok, destekçileri, hamileri yok. Yokluk içinde hizmet veriyorlar. Filmlerini satamıyorlar, gösterim için salon bulamıyorlar. Salon bulunduğunda da gişe yapamıyorlar. Gişe yaptıklarında da seyirciye verilmek istenenler ağır geliyor ve ters tepiyor.
Sinemacılarımız, film yapımcılarımız dertleniyor, seyircinin ilgi göstermediğini yine o ilgi göstermeyen insanlara şikeayet ediyorlar.

Xxxx

Sinema bizim medeniyetimizde bir havailiktir. Bize hitap etmiyor. Bize, medeniyetimize bir katkısı olamıyor.
Türkiye’de batıcı sinema, televizyon dizileri dış pazarlara satılabiliyor. Ama o film ve diziler bizim insanımızın manevi, ruhi, ahlaki kişiliğini bozduğu gibi, satıldığı Türk ve Müslüman ülke insanlarını da bozuyor. O zaman Batıcı Türk sinema ve dizilerinin dış pazarlara girmesinin bir tek yararı var, o da ülkeye giren döviz. Ama verdiği zarar, Türk milletinin manevi, ruhi, ahlaki yapısının o dizi ve filmlerdeki gibi olduğuna Türk ve İslam dünyasını inandırıyor.

Xxxx

Sinema yaparak, film ve dizilerle dine hizmet etmek isteyen insanlarımız önce kendi durumlarını gözden geçirmeli. Medeniyet kapsamında, medeniyet kavrayışı ile meselelere bakmadıkları zaman diliminde, gönüllerindeki kırıntılarla gidebilecekleri yer, şimdi oldukları yerdir.

<