Kerim EVREN

Kerim EVREN

ŞEYTAN FAZLA MESAİDE

Mavi Gezegen, olanca eliaçıklığıyla kendini yenileyip büyüleyici / yaşamsal güzellikler sergilemek üzere canla başla çalışıyor.

Biz insanlara rağmen...

* Zehirlediğimiz toprak; -devlet adına hareket eden siyasîler eliyle tarım bitirilmiş olduğu için- zorunlu nadasa bırakıldığı kadarıyla vitaminine, mineraline kavuşuyor.

* Yaktığımız / kestiğimiz ormanlar; -eğer yerinde hâlâ 'türedi varsıl' villaları yükselmediyse- mucize örneği fışkıran sürgünlerle diriliş peşinde.

* Deniz; attığımız döküntü / süprüntüleri yüzümüze vurup bizi utandırmak ister gibi, gücü yettiğince kıyıya geri gönderiyor; temiz günlerine dönmek için çırpınıyor.

Keşke kuruttuğumuz göller, yurdumuzun atardamarları akarsular, bilinçsiz tarımsal sulama sonucu çekilen yeraltı suları da geri gelebilse... 

Bir de özlemini çektiğimiz insani değerlerimiz var elbette.

KALIBI İNSAN, İÇİ DEĞİL

Eski Yunan düşünürü Ezop'un bir masalına göre (1) Prometeus, Zeus'un buyruğu üzerine insanlarla hayvanları yaratmış. Tanrıların tanrısı, bakmış ki hayvanların sayısı insanlardan fazla, Prometeus'u çağırıp "Olmadı!" demiş; "Şu hayvanlardan bir kısmını insan yapıver." 

Masalın sonundaki 'kıssadan hisse' şöyle:

"Bunun içindir ki daha başlangıçta insan olarak yaratılmamış olanların kalıbı 'insan kalıbı' olmuş ama içi 'insan içi' olmamış."

Trakyalı hemşerimiz Ezop, İÖ 6.yüzyılda yaşadığı sanılan bir köle - düşünür . 

"Düşünür", bilindiği gibi "filozof"  (Fr. philosophe) sözcüğünün öz Türkçesi.

Aynı zamanda "düşünmek" eyleminin geniş zaman, üçüncü tekil kişi çekimi.

Evet, köle de düşünür; yeter ki tutsak alınan beyni olmasın.

İBLİS'İN ÇALIŞMA ODASI

"Laiklik"; basit tanımıyla bilindiği gibi, 'din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması' demek.

Özü itibarıyla ise "laiklik"in anlamı; beyin tutsaklığını aşıp 'özgür düşünceli olmak'.

Fransız düşünür Jean - Paul Sartre'ın "Varoluşçuluk" (2) felsefesine göre; insan önce varolur (Fr. existence), zaman içinde özünü (essence) oluşturur. Kendi istenci ve çabalarıyla ve olanaklarının elverdiği ölçüde...

Eğitsel altyapısı yanlış / kötü olan insanın, özünü oluşturması çok güçtür.

Bu güçlüğü aşamamış kişi, özgür düşünceli olamaz.

Olsa olsa 'boş kafalı bir asalak' olur.

Boş kafa ise şeytanın çalışma odasıdır; hep kötülüğe çalışır.

BEYNİNİ TÜKETEN CANLI

İngiliz bilim insanı Susan Greenfield'ın 'asalak' bir canlıya ilişkin saptaması (3):

"Denizde yaşayan bir tulumlu, larva hâlindeyken bir tür basit beyne sahiptir. Olgunlaştıktan sonra yaşam biçimini değiştirir ve bir kayaya tutunur. Artık yüzmesine gerek yoktur çünkü deniz suyunu süzerek yaşamaktadır. İşte bu aşamada bu canlı inanılmaz bir şey yaparak kendi beynini tüketir ve yok eder."

Türkiye, 14 Mayıs 2023 günü yapılacak tarihsel seçimlere 18 gün kala, böyle bir 'beyin yitimi' ya da 'iptali' olayını yoğun biçimde yaşıyor.

Atatürk Cumhuriyetinin 100. kuruluş yıldönümünde, Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP'nin lideri, Altılı İttifak Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik sistemli saldırılarla...

Kılıçdaroğlu özellikle de Alevi olduğunu açıkladıktan sonra...

'İnsanlık mezhebinden nasibini almamış' olan, göz önündeki ve perde arkasındaki kişiler tarafından...

Bu hazretlerden, asalaklığı yaşam biçimi olarak benimseyenlere sormak isteriz:

Yapıştığınız kaya, yirmi bir yıldır çok yıprandı, özelliğini yitirdi.

Üstelik kamuoyu yoklamaları, ülkemizin çok güçlü bir "dip (deprem) dalgası"nın etkisinde olduğunu  gösteriyor.

14 Mayıs sonrası seçim sandıkları açılınca o kaya un ufak olursa nereye, neye, kime tutunacaksınız? 

Düşündünüz mü? diyeceğim ama boş kafalarda yankıdan başka karşılık bulabilmek ham hayal ne yazık ki!

DİL YANLIŞLARIMIZ

* Medyamızın bir bölümü hâlâ, "de, da"nın hangi durumda ek, ne zaman bağlaç olduğu bilgisinden yoksun.

Bir tv kanalı 17 Nisan 2023 tarihli "Gün Ortası" bülteninde, 200 liralık yeni banknot basmaya kâğıt stoklarının yeterli olmadığı haberini verirken ekranda şu başlık (KJ) vardı:

"Altı Sıfır Atmakta Yetmedi"

Burada ek gibi kullanılan "-ta" aslında bağlaç. Dolayısıyla başlığın doğrusu: 

"... Atmak da".

* Bir başka kanalın 13 Nisan 2023 günkü ana haber bülteninde de Çiftlikbank davasının sanığı Mehmet Aydın hakkındaki bir haber yayımlanırken vtr'den şu sesi işittik:

"Namıdeğer Tosuncuk"

'Öteki adıyla' anlamındaki sözcüğün (tamlama) doğrusu:

"Namıdiğer"  

* "Gazeteciler Masası" adlı tartışma izlencesinin 7 Nisan gecesi yayımlanan bölümünde ise bir meslektaşımız şöyle bir ad tamlaması kullandı:

"Sahil kenarı"

Sahil; karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka demek.

Yani bu tamlamada, "kenar" tamlananı gereksiz sözcük; "sahil" demek yeterli.

Asıl yeterli olmayan ise galiba bizim 'doğru ve güzel Türkçe' konusundaki çırpınışımız.

GRAM GRAM 'EPİGRAM'

Elhamdülillah hayırlı geçti Yirmi Üç Nisan

Meclis'miş, ulusal egemenlikmiş ne gam!

Bay Kemal'i camide yuhalattık çok şükür,

Sayemizde bebeleriniz de artık partizan!

1) Aisopos; "Masallar", MEB Dünya Klasikleri Dizisi, Türkçesi: Nurullah Ataç, Cumhuriyet gazetesi yayını, 1998, sayfa 160

2) Kökeni, Dostoyevski'nin kimi yapıtlarına dayanan "Varoluşçuluk" (Egzistansiyalizm) felsefesini önce Alman düşünür Martin Heidegger ortaya atmış, Jean - Paul Sartre geliştirmiştir.

3) Mümin Sekman; "Her Şey Beyinde Başlar - Aklınızı Başınıza Toplama Kılavuzu", Alfa Yayınları, 2011, sayfa 18

<