Tecrübe eder insan. İnancı, ümidi vardır yola çıkarken. Bilgisizlik ve tecrübesizlik de inanç ve ümidi zirveye çıkarır. Bir hayata başlar, yola çıkar, tüm gücünü, ümidini ve inancını harcar. Ama çevresinde aynı ümit ve inancı taşıyan insanları bulmaz. Halbuki o yolda tek başına yapılabileceklerden daha çok elbirliğiyle yapılacak işler vardır.
Hatırlayanlar vardır. Hasan Celal Güzel bir parti kurmuştu. Seçimlere katıldı. O seçim çalışmaları sırasında karşılaştığı herkes sarıldı ve onları öptü. Çoğundan da iyi bir siyasetçi olduğuna dair sözler aldı. Ama seçim sonunda ona oy verenler, tüm oy verenler arasında yüzde birin onda biri kadardı. Hasan Güzel  beyefendi erken pes etti de diyebilirsiniz, yanlıştan, çıkmazdan erken çıktı da denebilir. Baazan böyledir. Kimi zaman da ısrarla sonu hüsran olan her seçime girilir ve o yanlıştan bir türlü dönmeyi kişi nefsine kabul ettiremez.

Xxxx

Sonucu hep hüsran olan yarışlar vardır. Müslüman Medeniyetinin Hırıstiyan Medeniyetiyle zorla yarıştırılması. Batı ile Doğu hep yarıştırılır. Bu Hakikat Medeniyetinin insanlarına dayatılmış bir yarıştır. Başka değerler etrafında oluşmuş medeniyetleri alet-edevat üretimi konusunda yarıştırmak adalet değildir ama, sömürge üretmek bakımından Batının en büyük buluşudur. Batılılar hem de parlak zekealı öğrencileri alıp götürüp eğiterek destek veriyormuş rolünü de oynar. Ama eğittiği o parlak zekealı insanların ruh kulaklarına fısıldarlar. Cemil Meriç’in dediği gibi, ‘Sen geri kalmış toplumun bir ferdisin’. Bu fısıltı o gençlerle birlikte ülkeye döner. İyi eğitimli oldukları için gelecekte ülkeyi onlar yönetirler. Geri kalmışlığı amentü gibi telakki etmiş insanlar ülkelerini yönetirler.

Xxxx

Osman Bölükbaşı adında bir siyaset adamı yaşadı bu ülkede. Partilerde milletvekili oldu. Partiler kurdu, partiler birleştirdi ve en sonunda partisini  ihtilal güçlerine teslim etmek zorunda kaldı.
Yola çıkarken hangi ümit ve inançla  dolu olduğunu anlatan mısralar yazdı.
Sesimiz gür olacak
Vicdanlar hür olacak
Efendi bir olacak
O da millet olacak.