SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMA GEÇME HALLERİ..

En fazla selam alıp, selam veren bir toplumuz. Cadde kültürümüze gelince, günlük basit hatalarımızda “özür dilemesini” bilmeyen bir toplum yapısına sahibiz.. Fakat bir farkla.. Makam sahibi olanlara, görevleri süresince selamlarını aksatmayan bir toplum alışkanlığımızın mevcut bulunduğunu, 7 Mart 2023 tarihli gazetemizde, “Bir selam verdim, bakmadı geçti” başlığı altında okurlarımıza sunmuştum.

Millet İttifakının 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na esirgenen “selam fasılları” birden zirve yapmaya başladı.. Seven veya sevmeyen duyguların analizlerini ortaya koyan önceki yazımızın da  önemi daha anlaşılır hale geçti.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı yarışına katılacak olan Kemal Kılıçdaroğlu, ayın 19’nda millete ilk selamını çakacak..

Böylece, tazeliğini koruyan “selam” konulu inceleme yazımızı bu hafta, güncelliği nedeniyle tekrar yayınlamaya uygun gördük..

SELAM VERDİM, BAKMADI GEÇTİ

Kimsenin kimseye toz kondurmayacağı bir dönemden geçiyoruz. Artık her şeyi iyi düşünüp bir sonuç çıkarmak zamanı geldi. Yaşamdan tat almayanların “kuru gürültüye getiriliyoruz.” Yakınmalarına bakmayın. Ortalık sütliman oldu. Sonunda herkes evine çekildi. Sütten ağzı yananlar bile kalmadı. Her dönemin koşullarından yararlanan ödlek aydınlar, köşeye sinip akıl dağıtmaktan vazgeçecekler..

Akıllı ve adil olduklarını zannedenler, hafıza unutkanlığından kurtulacaklar. Hayal gücü, bilgiden daha değerli hale geçecek. Gelecekte olabileceği en iyi yeri seçerken aşırı stres, gerilim ve duygusal travmalardan etkilenmeyecek.. Uzun süreli endişe, korku ve depresyon, beyninde tahribat etkisi bırakmayacak.

Toplumda seller gidecek, kumlar kalacak. Herkes, birbirinin yüzüne bakar hale gelecek. Karşılıklı ilişkileri bir sıcak “selamla” toplumsal “muhabbete” dönüştürebileceğiz. Selamı, sabahı kesmek gibi bir inatlaşma, kökünden kazınmış olacak..

Selam vermek, saygılı bir toplumun yaşam senedi yerine geçecek..

Aklı durgunlaşan bir toplumun beynindeki paslı lekeler, selam kültürüyle çıkarılınca, sevgisizlik giderilecek; siyasiler bundan kazançlı çıkacak.. Herkesi selamlaşmayla kaynaştırmak hiç de yanlış düşünce değildir. Önemli olan hayatta kalmaktır.

Genelde yaşlandıkça insanı zedeleyen duygu ölüm korkusudur.

“Hayat çatlak bardaktaki suya benzer.. İçsen de tükenir, içmesen de..

Bu yüzden hayattan tat almaya bak.. Çünkü yaşasan da bitecek, yaşamasan da bitecek..”

Neyzen Tevfik, iyi bir gün geçirmenin koşullarını buna bağlıyor.

Bilgin Benjamin Franklin’e göre, “Mutlu olmanın iki yolu vardır. Ya isteklerimizi azaltmak, ya da imkanlarımızı çoğaltmak..”

“Selamlaşın, sevin, sevilin, deniliyor.. Ama, selamın limitini tayin etmek sizlere düşüyor. Elbette selamın azı, çoğu olmaz.. Selam verilir, selam alınır. Ancak, selamsız kalacağınız anlara da hazırlıklı olun.. Selam kampanyasında, yerini belirlemiş olanların toplumumuzun alışık olduğu şu şikayetlere sıkça sürükleneceklerini de hatırlatalım:

“Selam verdim, bakmadı, geçti!.” Yahutta, “Selam verdim borçlu çıktım” türünden his dünyası kararanları da, selam kültürümüzün mağdurları sayabilirsiniz.

Tiyatrolarda alkışlarla başlanan her oyunun bir son perdesi vardır. Kimyası hasarlı insanların görgüsüzlüklerini, “taş devrinden” kurtaramazsınız.

Neyse, selam vermenin temel eksersizlerine vakit ayıralım. Yaşamımızdaki sürekli bir şakanın güldürmeye değer şeylerine bakalım. 

<