RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Said Nursi ve altın meselesi

Sayın Kadir Mısıroğlu alaylı bir tarihçidir. Hukuk okumuş olmasına rağmen avukat olarak tanınmaz. O daha çok yayıncı-yazar-tarihçi olarak bilinir. Haftalık yayınladığı Sebil gazetesi ve daha çok kendi yazdıklarını yayınlayan Sebil  Yayınevi sahibidir. İyi bir hatiptir. Özgüveni zirvede olan bir insandır. Benlik duygusu çok yüksektir . Karadenizlidir ama Abazalar gibi yüksek perdeden konuşur. Hafızası bir insan için olabildiğince güçlüdür. Kitaplardan okudukları kadar temas kurduğu insanlardan dinlediklerini de tarih diye anlatır. Genellikle ‘İslam’, ‘Osmanlı’ sohbetlerinin ana eksenini oluşturur. Ama ne var ki her insanın doğruları olduğu gibi yanlışları da olur. Onun da okuduklarının ve dinlediklerinin yanlışı var, eksiği var. Ama o her okuduğunu, her dinlediğini hakikat kabul ederek anlatıyor. Bu yüzden anlattıkları arasında yüzlerce doğru yanında azımsanmayacak yanlışları da vardır.

Xxxx

Sayın Kadir Mısıroğlu’nun  yanlışları olmasının yadırganacak bir yanı yok. Çünki  o da bir fani. Asıl vahimi, onu bir düşünce, ilim ve  tarih zirvesi sayanların tavır ve anlayışlarıdır. Çünki onun söylediklerini  harfiyyen doğru, isabetli, hakikat kabul ediyorlar. Yanlış ve vahim olan burasıdır.

Xxxx

 Onun daha çocukluk yıllarında Mustafa Kemal’in aleyhinde olduğu kendi yazdığı hatıraları arasında görülür. Baştan olumlu-olumsuz bir fikir sahibi değilken, yaptığı araştırmaları sonunda ulaşılmayan hükümler, düşünceler ilmi de değildir, İnsaflı da değildir. Baştan birinin kötülüğüne inanmış olarak, bu inancına delil aramak babında araştırmalar yaptığı, konuşmalar yaptığı ve kitaplar yazdığı düşünülebilir. Bu yönüyle bakıldığında kişiler, tarihe mal olmuş kişiler hakkında peşin fikirleri olduğu gözlenebilir.

Xxxx

En başta toplumun yıldızı olmuş kişileri eleştirerek onlardan daha önemli biri olduğuna inanıyor olmalı. Mehmet Akif’i, Said Nursi’yi, Necip Fazıl’ı ve daha başkalarını eleştirmekten nefsani bir zevk aldığı düşünülebilir. Bu eleştirilerinin kimilerinde haklı da olabilir. Ama bu daima ve her zaman, her dediğinde haklı olduğunu göstermez.

Xxxx

İki önemli konu var. Said Nursi vefatından önceki günlerden birinde Sultan 2.Abdülhamid’in torunu bir yaşlı hanımefendiden helallik dilemiş. B’en Meşrutiyet zamanında dedeniz Abdülhamit Han hakkında insaf sınırlarını aşan sözler sarfettim, üzgünüm ve helallik istiyorum demiş. Sayın Kadir Mısıroğlu bunu merhum Profesör Osman Turan’dan dinlemiş. Ben de merhum Mehmet Niyazi Özdemir’den dinleyenden dinledim. Böyle bir vaka var. Ama bu Said Nursi’yi küçültmez, bilakis manevi haklara verdiği, helalleşmeye verdiği ehemmiyeti gözler önüne serer. Bu bir fazilettir.

Xxxx

Öteki mesele ise daha ilginç. Cezaevinde hasbelkader beraber kaldığı Merhum Hüsrev Altınşak’tan dinlediklerine dayandırdığı bilgiler. Güya Said Nursi’ye Sultan Reşat 40 bin altın vermiş. Said Nursi ölünceye kadar o parayla geçinmiş. Hüsrev bey rahmetli hatırında kalanı, Kadir Bey de ondan dinlediklerinden hatırında kalanları anlatıyor. Sayın Kadir Mısıroğlu saf gönülle her anlatılanı veya her okuduğunu doğru ve tam kabul eden bir insan.  Ama okunanları da, dinlenilenleri de mantık süzgecinden geçirmediğinde insan, hata yapar.

Xxxx

Devlet hizmetinde bulunmayanlar, devletle iş yapmayanlar devletin işleyişi konusunda , ameli, uygulamalı alanlarda neyin nasıl işlediğini anlayamazlar. Hiçbir devlet ödeneği bankadan kıredi alır gibi kişiye ödenmez. Bütçeye ödenek konulduğunda o iş yapıldıkça iş yapana ödeme yapılır. Puroje sahibine para ödenmez. İşler hukuki çerçevede işliyorsa kişiye ödeme yapılmaz. Merhum Sultan Reşat da, Birinci Meclis de bütçeye Şark üniversitesi için tahsisat yani ödenek koydular ancak merhum Said Nursi’ye herhangi bir ödeme yapmadılar. Yapılması eşyanın tabiatına, işin seyrine, hukuka uygun değildir. Rakam da yanlış ifade diliyor. Kosova Üniversitesi için ayrılan 19 bin altın, Kosova’nın elden çıkmasıyla Şark üniversitesi için bin altın artırılarak 20 bin altın olarak tahsis edildi. Birinci dünya savaşı çıkınca bu da kullanılmadı. Birinci Meclis’te, Said Nursi’nin bu purojesine 163 mebusun oyu ile  150 bin lira ödenek konuldu. İkinci Mecliste devletin rejimi ve yönetim felsefesi laikleştiği için bu ödenek de kullanılamadı.

Xxxx

Kadir bey insaflı bir düşünürdür. Kendisinin de saf gönlüyle her okuduğunun ve her dinlediğinin doğru ve eksiksiz olmayabileceğini takdir eder.

 

<