SAĞIRLAR KONUŞUYOR !
Meğerse memlekette ne de çok sağır varmış, da haberimiz yokmuş…
Dün farkında oldum; her gün gelip geçtiğim cadde sağlı sollu işitme cihazları satan
dükkanlarla dolu… Zemin kattaki dükkanlarda şık giyimli yaşları ortayı geçkin bayanlar dışarı
taşıyor, gelip geçen yayaları içeri çekmeye çalışıyor…
Sağlı sollu,ikinci üçüncü,dördüncü kata kadar doluşmuş bu işitme cihazı dükkanları ile
cadde tıklım tıklım dolu olduğuna göre, memleketimizde ciddi bir işitme sorunu var.
Oysa o gün benim göz doktoruna gitmem gerekiyordu. Adres şaşırıp bir ileri kapıya
doğru gidince işitme cihazı satan bir dükkanın vitrinine düştüm. Dalgın çeşitli model,irili ufaklı
işitme cihazlarını seyre dalmışken; kırmızı entarili,uzun siyah saçlı,hayli makyajlı, dalyan gibi
bir kız beni içeri çekti.
Ben de gecikmiş olan göz doktorunun gelmesi için caddede oyalanıyor, bekliyordum.
Kıza;
-Göz doktorunu bekliyorum,dedim. Kız;
-Olsun ; kulak da önemli ,dedi,testinizi yapalım tipine sonra karar verirsiniz, dedi.
Vitrine bakarken sözkonusu eleman tarafından yakalanmış, içeriye alınmıştım. İçeride
sorguya alındım.
-Fiyatları nedir,diye sordum. Her biri birbirinden cevval buyun elemanlardan
biri,yakınıma geldi,gözlerimin içine bakarak;
-Fiyat kolay ,önce anlayalım. Bekleyin size test yapacağız ,dedi.
Sol yanımdaki camekanlı buzlanmış bölmeye bakınca ,bir takım gölgelerin ,ağır işiten
bir mağdura test yaptıklarını anladım.
Bana gelince ben çocukken kulağım ağrımış, rahmetli babam da fabrika dönüşü beni
boynuna oturtup doktora götürmüştü. Doktor dönüşü ahşap mahalle camisinin
minaresinden akşam ezanı okunuyordu. Babam rahmet olsun ,elini boynuna koydu;
-Ula !.. Namussuz, boynuma işedin,dedi.
Ben o zamanlar küçüktüm. Babam ,iyi huylu bir adamdı,hayat boyu kimseye sesini
yükselterek kimseyi kırmamıştı. Bu kabahatimi hoş gördü,beni kırmamak için gülümsemekle
yetindi.
Allah mekanını Cennet eylesin,Peygambere komşu eylesin …
Kulak doktoru,el fenerini kulağıma tutup;
-Babası , bu bebek hayatı boyunca hep ağır işitecek ,demiş…
İşte böyle ,işitme ile ilgili ilk hikayem o akşam ile başlıyor.
Daha sonra ağır işitme sorunum klinik bir vaka olarak ortaya çıkınca Devlet
Hastanesinde gittim. Test olundum. Doktorlar ,ağır işitme sorunumu teyit ettiler;
-Bir kulaklık alırsan iyi olur,dediler.
Ben de elimdeki raporla işitme cihazı satan mağazalara her gittiğimde mağaza ya öğle
tatili yapmış ya da hafta tatiline girmiş oluyordu.
Böylece hiçbir zaman bir kulaklık satan mağazaya girmek kısmet olmamıştı.
Son yıllarda ağır işitme kaybıyla karşı karşıya kalıp, canıma tak etti… Muhatabım-
genellikle üzgün ve kederli oluyordu- derdini- derdi genellikle miras paylaşımı oluyordu-
anlatırken hukuki kavramlara yabancı olduğundan sadede gelmiyor, lafı uzattıkça
uzatıyor,ben de bu arada lafı ve kafayı sıyırıyordum. Bu sebeple muhatabımdan konuyu
tekrar toparlamasını rica ediyor, gözlerimi ağız hareketlerine dikiyordum.
Durumumu oğluna henüz işitme cihazı almış olan bir doktor dostuma ilettim. Doktor;
-Sen raporu al,gerisini hallederiz ,demişti. İçimden bir ses;
2
-İşte ayağına gelen bir fırsat, test yaptırsana, dedi. Kız , kara sakız gibi yakama
yapışmış,cihaz satmakta kararlıydı . Ağaran saçıma, kırışmış alnıma bakıp;
-Eh artık artık zamanı da gelmiş, dedi. Ben ise teslim olmamakta kararlıydım. Göz
sorunum dururken kulak da ne oluyordu. Kıza;
-Kusura bakmayın,göz doktoruna geç kaldım. Sonra gelirim, dedim. Cihazcı kızlar hep
bir ağızdan;
-Ama işitmek de önemli, dedilerse de anlamamazlıktan gelip hızla dükkanı terk ettim.
Kısa boylu göz doktoru dostum, yaptığı sihirli testlerin sonucundan haber verdi;
-Şeker henüz göze vurmamış. Hadi gözün aydın, dedi. Buna sevindim.
Eve geldim. Evde komşu kadınlar hayli geniş olan mutfağa oturmuşlar imece usulü -
bayrama hazırlık babından- analı kızlı köfte yuvarlıyorlar,güçleri yettiğince yüksek sesle
birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı. Elek altı bebeler de birbirleriyle oyuncak kavgasına
girişmişler son sesle ağlıyorlardı. Buna göre,bu köfte yuvarlama faaliyeti sahur davuluna
kadar devam edecekti.
Günümüzde de işitme sorunları yaşanıyor. Ortadoğu’ya yüklenen süper devletler
oraların petrolünü yağmalıyorlar; yörenin halklarını teröristlikle suçluyorlar,hem onlara silah
satıyorlar.Yüksek sesle bağırıyorlar,suçluyorlar; tekmeliyorlar, öldürüyorlar ;
konuşturmuyorlar.
Hayat boyunca konuşulanları anlamak için hayli çaba gösterdim. Anlamaya çalıştım.
Heyhat ! Başaramadım.
Sağırlar diyalogundan bir anlam çıkarmıyorum artık. Henüz ikindi olmasına rağmen
yorgunluktan elimdeki kitap düşmüş , kanapede uyuyup kalmışım…