Romanı yazılacak konular
Roman bir edebiyat türü. Anlatıdan biraz farklı. Hikeayeden epey uzun. Yaşanmışlığa, yaşabilire ayna tutma sanatıdır. Mesaj da verilir, Dayatma da yapılır, insan tipi deüretilir. Kişiler ve cemiyet eleştirilir. Biraz gıybet de yapılır, dedi-kodu da. Sevabı yanında günahı da çoktur. Mukaddesler Kayboldu, Yazılamayan adlı iki romanım gazetelerde tefrika olduktan sonra manevi mesuliyet duygum ağır basınca roman yazmaktan vaz geçtim. Tenkid, eleştiri, gıybet, çekiştirme altından kalkılacak günahlar değil. Hele insanların bir ayıbına, aynlışına şahit olunmuşsa, siz romanınızda o yanlışı tefe koymuşsanız, ama o yanlışı yapan çoktan pişman olmuş ve tövbe etmişse, bu pirincin taşını ayıklamak mümkün değildir.
Xxxx
Müslüman insan biraz toptancı, biraz aceleci. Sinema filmleri yapılıyor. Hem de çok usta olamamış sinemacı kardeşlerimiz tarafından. Maddi sıkıntıları büyük, harcadıkları gayretin haddi hesabı yok. Çok fazla meseleye hakim değilseniz, çok usta değilseniz, işinizi nefes alır gibi yapamıyorsanız, başarmak için herkesten çok emek ve güç harcamak durumundasınız. İmanla,aşkla, sevap arzusuyla, cennet arzusuyla, Allah’ın rızasını kazanma sevdasıyla bir şeyler yapılıyor. Ortaya çıkan eser, roman, hikeaye, sinema metni, sahne temsili metni, sinema filmi her ne ise asla umulan neticeyi vermiyor. Sebebini ararken de, devletin desteklemediğini, halkın alışkanlığı olmadığı için alaka göstermediğini, başka meslekdaşlarının kıskandığını, karşı siyasi öbeğin gadrine uğradıklarını sayıp döküyorlar. Başarısızlığa sebep göstermek, kaçan başarıyı geri getirmez.
Xxxx
Sanat alanında eser üretenler uzun nefesli değiller. Tüm barutlarını bir atışta kullanıyorlar. Bir hedef belirleyip o hedefe adım adım gitmeye sabırları yok. Tüm söyleyeceklerini bir filmde, bir romanda, sinema metninde, sahne temsil sanatı metninde vermeye çabalıyorlar. Aşırı dozda ilaç bile zehir olur. Bir öğretmenin bir sınıfta bir öğrenciyi nasıl işlediğini, ilim adamı, şefkat adamı, merhamet adamı haline getirdiğini anlatan bir film yapmayı zaman kaybı olarak görüyorlar. Bir pazarcının yazda-kışta hangi şartlarda para kazandığını, çocuklarını, akrabalarını nasıl koruyu-kolladığını anlatmaya kimse yanaşmıyor. Hemen İslam’ı anlatıyorlar. Hem de tamamını. İman ve fıkıh mezhep anlayışlarını da ihmal etmiyorlar. Bu durumda dağ fare doğuruyor. Tüm çabalara, gayretlere, emeklere rağmen bir arpa boyu yol alınamıyor.
Xxxx
Ay Vakti Dergisini ziyaret ettim. Değerli şair ve muallimŞeref Akbaba ve değerli şair Adem Turan ve daha başka İlahiyatçı öğretmen arkadaşlarla sohbet ettik.
Orada Adem Turan bir zamanlar çok değer verdiği bir insanın yanlış söylemlerine itimad ederek nasıl anarşist düşüncelere daldığını, okulunu bitirmeyi önemsemediğini, ama mezun olduğunda babasının gözlerindeki sevinci gördüğünde bu sevinci yıllardır babasından esirgediği için kendisine ve kendisini yanlış yönlendiren kişiye kahrettiğini anlattı. İşte dedim. Filmi yapılacak, romanı yazılacak, sahnede temsil edilecek hikaye bu. Bireysel kırılmalar, hayatı yanlış algılamalar ve ihmaller. O ihmallerin en sevdiklerimize yaşattığı acılar ve utançlar.
Xxxx
Sanat alanında hizmet vermek isteyen insanımız, önce işinin ustası olmalı. İşini nefes alır gibi yapabilmeli. Sonra bir hedef koymalı önüne. O hedefe de onlarca ürünle adım adım ulaşmalı. Başka türlüsünü zaten 40 yıldan beri yapıyorsunuz ve gelinen nokta meydanda. Deneyiniz. Hedefe adım adım gitmeyi, aceleci olmamayı deneyiniz. O zaman kimse sizin ürünlerinizi hafifseyemez. O zaman kimse sizi kıskansa bile zarar veremez. O zaman devlet değilse bile gişeler sizi destekler. Neticeye adım adım yaklaşmanın hazzını yaşadığınız için yorulmazsınız da.
Aceleci olmaktan tüm barutunuzu bir atımda kullanmaktan. Toptancı olmaktan. Küçük hedeflerle büyük hedefe varılacağını bilerekten yürümek gerek. Holywood sinemasını, filmlerin koca bir filmde sadece bir cümleyi beyinlere çaktığını unutmamak lazım.