METİN ALTINÇEKİÇ

METİN ALTINÇEKİÇ

RAMAZAN-NÂME

Sevgili okurlar, bu bugün Ramazanın ikinci haftası doldu, üçüncü hafta dan da bir gün almış

bulunmaktayız. Tam iki hafta sonra ise Ramazan bayramı gelmiş olacak. Yani sözün özü Ramazanın

için de bulunmuş olduğumuz şu güzide günlerde yine Ramazan ile ilgili bir konuyu işlemek istiyorum

sizlerle. Bu hafta “Ramazanın beri, bereketi ve ülkemizdeki seyri-gidişatı” üzerine biraz fikir

muhasebesi yapacağız.

Bu sene Ramazan ayının ahenginin duygusunun her geçen yıla göre bir katman daha iyi

olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyorum. Vatandaşımız sıcak demeden, iş güç yoğunluk bahane

etmeden orucunu tutuyor ve keyfi yerinde. Sağlık durumu veya imkanları elverişli olmayan

vatandaşlarımız rablerini hissediyor ve/veya tesbih, teravi bir şekilde Ramazan şuuruna tutunmuş

gidiyor.

Ancak, yine her Ramazanda değişmeyen ve benim gerçekleşmesinden hiç hoşlanmadığım

olaylar gerçekleşiyor. Bilinen tanınan hocalarımızdan bir tanesi bir program da açıklama yapıyor.

Bayanların oruç tutmasının mümkün olmadığı günler de dışarda yemek yememelerini tavsiye ediyor.

Tamam bunda bir sorun yok ancak hocamız, yerlerse bir de dayak yerler diyor. Bakın bakın olaya

bakın.

Beni severek takip ettiğine inandığım değerli okurlarım, bu kabul edilemez. Neden? Çünkü Yüce

Dinimiz İslam adına bir söylemde bulunuyorsak bu şiddet ve hakaret içeremez. Hele hele ülkemiz de

kadına şiddet olayları yaşanmakta iken ve halkımızın belli bir kısmının bu meseleyi fetva olarak kabul

etmek sureti ile art niyetsiz yolda yemek yiyen veya su içen bay, bayan, çocuk demden darp etme,

hakaret etme veya sözle taciz etme durumu oluşabilecek iken bu yapılmamalı. Bu fetva tekzip ile

düzeltilmelidir. Vatandaşa sokaklar da yemek yemeyiniz, oruçlu insanların zorlanmaları noktasında bir

hareket içine girilmemeli, onlara saygı gösterilmelidir, şeklinde bir düzeltme ile tekrardan halka rücu

etmelidir. Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmenin bir suç olduğu unutulmamalı ve kıran yıkan değil

yapan inşa eden terimler kullanılmalıdır. Aksi halde bunun en çok imanı zayıf insanlar üzerinden İslam

dinine zarar vereceği unutulmamalıdır.

Gelelim Ramazan-ı şerifin beri bereketi noktasına, Ramazan aylarının en sevdiğim

meselelerinden bir tanesi de Ramazan çadırı, yardımlaşma ve dostlarla birlikte iftarların yapılmasıdır.

11 ayın sultanı olarak atıfta bulunuluyor ya Ramazan ayı için. Bu düşünce hiç yanlış değil gerçekten 11

ayın sultanıdır bu ay. Çünkü dikkat ediyorum, bir takım kuruluş ve dernekler, çeşitli belediyeler kapı

kapı yemek dağıtımında bulunuyorlar. Kumanyalar elden ele ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırılıyor.

Kimileri rahatsızlığından oruç tutamıyor ama iftar paralarını ödüyor yardımda bulunuyor. Oruçlu

olsanız da olmasanız da en azından bardakta çorba alabileceğiniz, Ramazanı hissedebileceğiniz iftar

çadırları mevcut. Diğer yandan Ramazandır alkol içmemeliyim diyenler, zina dan, kötü söz ve tüm

günahlardan uzak durmaya gayret eden Müslüman toplumu. Bunlar harika olaylar.

Bereketli, zarif ve huzurlu bir ay Ramazan-ı şerif. Keşke insanlarımız geriye kalan 11 ayla

beraber toplamda 12 ay bu vaziyette yaşayabilseler. Sadece Ramazan Müslümanı olmadan,

hayatlarını bu uğurda, vakfedebilseler. Değerli okular, tüm insanlık iyilik ve güzellik şuuru ile

hayatlarını idame ettirmiş olsalardı, emin olun ki, dünya bir cennete dönüşürdü. Ama maalesef

Ramazan bayramı ile beraber eski moda geri dönüş yapan insanlar çok. Ama olsun, ben ona da saygı

duyuyorum çünkü o insanlar bir ayda olsa bunu yapabiliyorlar, yani kalplerinde az veya çok bir iman

var. Boş değiller.

Son haftalarda, Ramazan-ı şerif yazılarım ile beraber yazdığım öneriyi yineliyorum, “Nice namaz

kılanlar vardır ki, kıldıkları namaz, onların Allah’tan uzaklaşmasına sebep olur... Nice oruç tutanlar

vardır ki, tuttukları oruçtan yanlarına kalan aç ve susuz kalmalarıdır. Oysa sizden birinin aç ve susuz

kalmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur…” evet parantez içindeki mantığı iyi okumak gerekiyor. Rabbimize

ulaşacak olanın imanımız olduğunu unutmamız gerek. İman sahibi olmak için iyi bir takva sahibi olmak

gerekir. Hz. Muhammed’e ümmet olmayı hak etmek gerekir. Hak yemeden dürüstçe yaşamak gerekir

diyorum. Sizleri haftaya görüşünceye dek Allah’a emanet ediyorum kalın sağlıcakla.

<