RAMAZAN-NÂME
Sevgili okurlar, bu bugün Ramazanın ikinci haftası doldu, üçüncü hafta dan da bir gün almış
bulunmaktayız. Tam iki hafta sonra ise Ramazan bayramı gelmiş olacak. Yani sözün özü Ramazanın
için de bulunmuş olduğumuz şu güzide günlerde yine Ramazan ile ilgili bir konuyu işlemek istiyorum
sizlerle. Bu hafta “Ramazanın beri, bereketi ve ülkemizdeki seyri-gidişatı” üzerine biraz fikir
muhasebesi yapacağız.
Bu sene Ramazan ayının ahenginin duygusunun her geçen yıla göre bir katman daha iyi
olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyorum. Vatandaşımız sıcak demeden, iş güç yoğunluk bahane
etmeden orucunu tutuyor ve keyfi yerinde. Sağlık durumu veya imkanları elverişli olmayan
vatandaşlarımız rablerini hissediyor ve/veya tesbih, teravi bir şekilde Ramazan şuuruna tutunmuş
gidiyor.
Ancak, yine her Ramazanda değişmeyen ve benim gerçekleşmesinden hiç hoşlanmadığım
olaylar gerçekleşiyor. Bilinen tanınan hocalarımızdan bir tanesi bir program da açıklama yapıyor.
Bayanların oruç tutmasının mümkün olmadığı günler de dışarda yemek yememelerini tavsiye ediyor.
Tamam bunda bir sorun yok ancak hocamız, yerlerse bir de dayak yerler diyor. Bakın bakın olaya
bakın.
Beni severek takip ettiğine inandığım değerli okurlarım, bu kabul edilemez. Neden? Çünkü Yüce
Dinimiz İslam adına bir söylemde bulunuyorsak bu şiddet ve hakaret içeremez. Hele hele ülkemiz de
kadına şiddet olayları yaşanmakta iken ve halkımızın belli bir kısmının bu meseleyi fetva olarak kabul
etmek sureti ile art niyetsiz yolda yemek yiyen veya su içen bay, bayan, çocuk demden darp etme,
hakaret etme veya sözle taciz etme durumu oluşabilecek iken bu yapılmamalı. Bu fetva tekzip ile
düzeltilmelidir. Vatandaşa sokaklar da yemek yemeyiniz, oruçlu insanların zorlanmaları noktasında bir
hareket içine girilmemeli, onlara saygı gösterilmelidir, şeklinde bir düzeltme ile tekrardan halka rücu
etmelidir. Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmenin bir suç olduğu unutulmamalı ve kıran yıkan değil
yapan inşa eden terimler kullanılmalıdır. Aksi halde bunun en çok imanı zayıf insanlar üzerinden İslam
dinine zarar vereceği unutulmamalıdır.
Gelelim Ramazan-ı şerifin beri bereketi noktasına, Ramazan aylarının en sevdiğim
meselelerinden bir tanesi de Ramazan çadırı, yardımlaşma ve dostlarla birlikte iftarların yapılmasıdır.
11 ayın sultanı olarak atıfta bulunuluyor ya Ramazan ayı için. Bu düşünce hiç yanlış değil gerçekten 11
ayın sultanıdır bu ay. Çünkü dikkat ediyorum, bir takım kuruluş ve dernekler, çeşitli belediyeler kapı
kapı yemek dağıtımında bulunuyorlar. Kumanyalar elden ele ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırılıyor.
Kimileri rahatsızlığından oruç tutamıyor ama iftar paralarını ödüyor yardımda bulunuyor. Oruçlu
olsanız da olmasanız da en azından bardakta çorba alabileceğiniz, Ramazanı hissedebileceğiniz iftar
çadırları mevcut. Diğer yandan Ramazandır alkol içmemeliyim diyenler, zina dan, kötü söz ve tüm
günahlardan uzak durmaya gayret eden Müslüman toplumu. Bunlar harika olaylar.
Bereketli, zarif ve huzurlu bir ay Ramazan-ı şerif. Keşke insanlarımız geriye kalan 11 ayla
beraber toplamda 12 ay bu vaziyette yaşayabilseler. Sadece Ramazan Müslümanı olmadan,
hayatlarını bu uğurda, vakfedebilseler. Değerli okular, tüm insanlık iyilik ve güzellik şuuru ile
hayatlarını idame ettirmiş olsalardı, emin olun ki, dünya bir cennete dönüşürdü. Ama maalesef
Ramazan bayramı ile beraber eski moda geri dönüş yapan insanlar çok. Ama olsun, ben ona da saygı
duyuyorum çünkü o insanlar bir ayda olsa bunu yapabiliyorlar, yani kalplerinde az veya çok bir iman
var. Boş değiller.
Son haftalarda, Ramazan-ı şerif yazılarım ile beraber yazdığım öneriyi yineliyorum, “Nice namaz
kılanlar vardır ki, kıldıkları namaz, onların Allah’tan uzaklaşmasına sebep olur... Nice oruç tutanlar
vardır ki, tuttukları oruçtan yanlarına kalan aç ve susuz kalmalarıdır. Oysa sizden birinin aç ve susuz
kalmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur…” evet parantez içindeki mantığı iyi okumak gerekiyor. Rabbimize
ulaşacak olanın imanımız olduğunu unutmamız gerek. İman sahibi olmak için iyi bir takva sahibi olmak
gerekir. Hz. Muhammed’e ümmet olmayı hak etmek gerekir. Hak yemeden dürüstçe yaşamak gerekir
diyorum. Sizleri haftaya görüşünceye dek Allah’a emanet ediyorum kalın sağlıcakla.