RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Rahmetli Mahir İz

Mahir iz 1895’de doğdu ve  197’de vefat etti.

Babası Külhâni zâdeler diye anılan bir ilmiye ailesinden, Medine ve Ankara kadılıklarında bulunmuş Seyyid İsmail Abdülhalim Efendi, annesi alimler yetiştiren aileye mensup Rafiye Hanımdır. Babasının devlette görev alması sebebiyle eğitimi farklı yerlerde sürmüştür.

Mahir İz’in eğitimine özel bir itina gösteren babası kendisi için özel hoca tutmuştur. Saraybosna’lı Müderrisi Mahmut Naci Efendi’nin bu amaçla görevlendirildiğini görmekteyiz. Mahir İz Medine’den döndükten sonra eğitimini bir süre Vefa İdadi’ sinde sürdürdü. Babasının Ankara’ya tayini çıktığı için sultani’den mezun oldu. Aynı okulda 1916 yılında Türkçe öğretmeni olarak göreve başladı.

Öğretmenliği esnasında aynı zamanda TBMM’de zabıt katibi olarak görev yaptı. Burada Mehmet Akif Ersoy ve Ferid Kam’la tanıştı. 1924’de Ankara’dan ayrılarak İstanbul İmam Hatip Mektebinde Tarih öğretmeni olarak göreve başladı.

Eğitime büyük önem veren Mahir İz Hoca, üniversite tahsil hayatını sürdürmek istedi. Bu amaçla değişik zamanlarda değişik fakültelerde öğrencilik yaptı. Ancak hiç birinden mezun olmadı. En son 1938 yılında Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Öğretmenlik hayatı Çamlıca Kız Lisesi Edebiyat öğretmeni iken emeklilikle sona erdi 1960. Nitekim kısa bir süre sonra İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde göreve başladı ve burada Dini Edebiyat dersi yanında tasavvuf tarihi ve hitabet dersleri okuttu.

Hoca, öğretmenliği o kadar sevmişti ki, mezar taşını "Muallim Mahir İz olarak yazdırdı. Mahir İz, çok yönlü bir kişiliğe sahip olup, Dini ilimlere vakıf idi. 1960 ihtilalinden sonra, Kur’an’ın Lâtin harfleri ile basılması purojesi kapsamında Diyanet işleri tarafından Ankara’ya davet edildi. Burada, heyette bulunan kişileri, bu işin yanlış olduğuna ikna etmeyi başardı ve böylece bu puroje devreye sokulmadı. Hoca iyi bir şairdi. Müstear isimler de kullanmıştır. Yazıları Diyanet Gazetesi, Sa’y, Sebilürreşad, İslâm Düşüncesi, Oku, Tohum, Hilal, Yeni İstiklâl, Bugün ve YeniAsya gibi gazete ve dergilerde yayınlanmıştır.
Bunun yanında "Din ve Cemiyet", "Tasavvuf" ve "Yılların İzi" isimli kitapları da mevcuttur. Bilge bir kişiliğe sahipti.
Güzel ahlâkı ile öğrencileri ve çevresine örnek olmuş, hareketli bir hayat içinde bulunmuştur. Sevilen bir sohbet adamı ve iyi bir hatipti. Sohbetleri büyük haz verirdi. Nitekim hoca sohbetlerle yetiştiğini ve o sohbetlerin tadını hasretle andığını "Yılların İzi" isimli hatıratında nakleder. 09 Temmuz 1974’de vefat etti.

 

Xxxx

 

Mahir İz gerçekten de hemen herkesin muhabbetini celbetmiş, iman ve  ahlakıyla, dindar yaşantısıyla hürmeti hak etmiştir.

Türkiye Yazarlar Birliği onun için bir anma günü düzenledi Purofesör Mahmut Kaya onunla 8 yıl bir arada bulunduğunu ve ahlakından çok nasiplendiğini anlatmıştır.

Türkiye’de (marka) alameti farikası olan muallimlerden biridir.

 

Xxxx

 

Hekimoğlu İsmail bey Minyeli Abdullah adlı romanını yazdığında bu kitabı okuyarak emek verilen bir tenkidi o  hazırlayıp yazara göndirmiştir. Türkiye’de herkes birbiri hakkında görüş sahibidir ama, kimse zahmete girip onu yazıya döküp ilgili kişiye vermez.

Hekimoğlu İsmail bey Müslüman Darbeci Olmaz adlı kitabında Mahir İz beyin Minyeli Abdullah romanıyla ilgili eleştiriyi aynıyla yayınlamış ve sonra da onunla görüşmesine yer vermiştir.

Ama benim ilgimi çeken birkaç nokta var. Bunları ifade edebilmek için TYB’nin faaliyeti vesile oldu. Şimdi o ilgimi çeken noktalardan söz edeyim.

 

Xxxx

 

Mahir İz eleştirilerinde Müslümanların kendi üzerlerine düşeni asgari ölçüde yapmasının yeterli olduğunda ısrarlı. Hekimoğlu İsmail bey roman kahramanına üzerine düşenin çok üstünde hizmet ettirir. BU noktada Mahir İz itiraz eder. Zengin Müslümanların zengince, fakir Müslümanın da fakirce yaşamasını yadırgamaz.

Hekimoğlu İsmail beyi bir İmam Hatip mezunu, dolayısıyla kendisinin talebesi olduğunu zannetmektedir. Hekimoğlu İmam-Hatip okulunda okumamıştır.

O günlerde Müslümanların bilhassa Nur Risaleleri okuyanların çektiklerinden, 163 . Madde despotluğundan haberi yok gibidir. Ömer Okçu ile konuşması sırasında ‘Benim bunlardan haberim yok’ der. Çok şaşırtıcıdır. Ama o günlerin dindarlarının radyo dinlemeyi, gazete okumayı boş işlerle ilgilenmek saydığını düşününce, Mahir İz’in haberlerden haberdar olmamasını anlıyorum.

 

Xxxx

 

Anma günleri hakkında olumsuz düşüncelerim var. Bu tür toplantılarda hoş ve boş sözler yanında yalanda epeyce fazla söylenir. Maksat gönüller hoş olsun. Milletin düşünce ufkunu bir nebze ileriye taşımaz.

 

Xxxx

 

Dine, ahlaka, hizmet ettiği düşünülen insanların anne-babalarının, büyük büyük ataalrının ne kadar muhterem olduğu ısrarla vurgulanır ve hangi ırktan olursa olsun götürülüp hazreti Peygamber ailesine intisap ettirilir.

Sonra da dönülüp şöyle söylenir.

Allah dilerse, murad ederse, alimden zalim, zalimden alim yaratır.

Ah bu yaşamadığı İslamı başkalarının yaşamasını tavsiye edenler, öyle çok yanlış yaparlar ki, akıllara ziyan.

Herkes düşüncelerini bir elekten geçirse ne kadar çok yanlışı doğru bilerek yaptığını fark edecek ama bu defa da herkes nefsini tezkiye etmek için binbir dereden su getiriyor.

 

Xxxx

 

Allah tövbe edeni affetmeyi sever. En iyisi yanlışlarımızı kabul edip Allah’ın affına talip olmaktır.

 

 

 

<