GÜNSU SARAÇOĞLU

GÜNSU SARAÇOĞLU

Pınar Kanber ile Kervansarayların İzindeyiz.

Pınar Kanber ile Kervansarayların İzindeyiz.

FULAR’T Sanat Evi, “Kervansarayların İzinde” isimli sergiye ev sahipliği yapıyor. Sizlere, Sanatçı Pınar Kanber’in 13.kişisel sergisindeki izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım.

Ama önce kısacık sanatçı hakkında bilgi vereyim. Uzun yıllardır sanat camiasından tanıdığım sanatçı; Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezuniyetinin ardından aynı üniversitede yüksek lisansını tamamlamış. Ressam kimliğinin yanı sıra sanat eğitmeni, sanat danışmanı, sanat alanında köşe yazarlığı, yüzlerce ulusal ve uluslararası sanat, kültür ve sosyal sorumluluk projesine imza atmış başarılı ve çok yönlü bir isim Pınar Kanber.

“Ve sanat buluşturur” deriz ya hep işte tam da öyle oldu. “Kervansarayların İzinde” koleksiyonu bizi bir kez daha buluşturdu. Açılış günü, FULAR’T Sanat Evi’nin kurucusu&yöneticisi Güzin Anbar ve Pınar Kanber, güler yüzleri ve pozitif enerjileriyle bizi karşıladı. Keyifli karşılamanın ardından, 33 eserin yer aldığı sergideki eserleri incelemeye başladım. Kanber’in; çarpıcı renkleri, soyutlanmış figüratif çizgileri ile oluşturduğu kompozisyonları gerçekten etkileyiciydi. Kanber’in sanat anlayışı ve sergisi üzerinde uzun uzun konuştuk.

Kanber sanat anlayışını şu sözleriyle ifade ediyor. “Sanat benim için sadece mutlu etme aracı değildir aynı zamanda gerçeklerle yüzleşme, düşündürme, sorgulama aracıdır. Her zaman söylemek istediğim söz ve anlatımcı olgu, üretim süresince itici bir güç olur. Resimlerimin kaynağı hep yaşam ve yaşamın sürekliliği içindeki zaman kavramları olmuştur. Geçmiş bilinçaltına birikmiş izlenimler ile şimdikinin birleşimi olan bir dünyayı yansıtmak isterim.“

2005 yılında İpek Yollarındaki Selçuklu Kervansarayları üzerinden tarihsel ve kültürel bir araştırmalarına başlayan Kanber, “Kervansarayların İzinde” de güncel olandan hareketle geriye doğru bakarak, Selçuklu Kervansaraylarının verilerini birleştirici öğelerini, tarihsel ve toplumsal dönüşüm içerisinde ele aldığını anlatıyor. Eserlerinin yaratım sürecini ise;

“Her biri yeniden keşfedilmeyi bekleyen bu mimari formlar ve biçimleri, üst üste uyguladığım tekniklerle biçimsel yaratmayı sürdürmek ve nesneleri başkalaştırarak dönüştürerek farklı formlar yarattım. Yani her türlü etki ve oluşlar, dökme, akıtma, püskürtme, yer yer silme, kazımalar vb. etkilerden faydalandım. Gerçekçi mimari anlayışı modern sanat düzenlemesi içinde anlatımı seçtim. Bugün ve geçmiş arasında bir anlamda görsel bir köprü kurmak amacı ile nesne ve zaman bulgusunu kullandım. Soğuk sıcak renkler, açık koyu lekeler geçmiş ve şimdiki zaman arasındaki farklılıklara göndermeler yaparken, çizgiler geçmişteki mimari formları şimdiki yaşama sıkı sıkı sarılmasına sebep olan bağların da simgesi olmaktadır. Kaderine terk edilmiş unutulmuş yok olmaya yüz tutmuş eskimiş solmuş Kervansaraylar bu sefer renklerle dile gelir. Turuncular fısıltı olur kırmızılar çığlık…” sözleriyle açıkladı.

Sizlere sahibinin sesinden de keyifli ve kısa bir Start_UP kaydı da aldım.

23 Kasım’a kadar “Kervansarayların İzinde” sergisini ziyaret etmenizi öneririm.

Sanatla kalın…

<