PEKİ YA AHLÂKİ DEPREM? -6
Yaşam sürecimizde onulamaz bir hasar bırakan binlerce ceset henüz soğumamışken, binlerce canımız henüz enkaz altında yaşam mücadelesi veriyorken, nerdeyse 10 güzide şehrimiz belki de hiç onarılamayacak yaralar almışken, bu 10 şehrin yeni baştan imarı için katıksız bir samimiyetle yürek birliği gerekiyorken kalan nefeslerimizi bu şehir eşkıyalarına tüketmek yerine onları adalete havale edip yaralarımıza pansuman için çabalamamız gerekmez mi?
Kaldı ki çirkinden söz ederek güzelleşildiği, başkalarının kusurları üzerinden aziz olunduğu nerede görülmüş?
Madalyonun öbür yüzünde ise “peki ya doğru değilse” sorusu var. Hangi birimiz bu vebali alabilecek güçteyiz sizce?
Sizi tüm kutsallarımla temin ederim ki,
Eğer anıldığı gibi insanların adeta yüreklerini birlikte yolladığı o yardım malzemelerinin veyahut yardım paralarının içine zerre kadar bir samimiyetsizlik, ard niyet bulaştıran her kim olursa olsun ne iflah olur ne de kendi zürriyetinden fayda görür. Çünkü ilahi kudretin kodları nettir, o kodlama ne samimiyeti zayii eder, ne de ihaneti affeder.
Kaldı ki, olabilir...
Çünkü kötülük dediğiniz şey, Kabil'den miras ve son insana kadar da olacaktır. Ama bu durum benim, bizim kötülükten beslenmemiz gerektiği anlamına gelmiyor.
Sizi bilmiyorum ama,
Ben, bir başkası yaşayabilsin diye ölebilen bir ecdadın torunu olarak aramızdaki bu İdris libaslı iblislerin, bu yabani otların var olabileceğini duymak ve bilmek istemiyorum.
Ben, ruhumu karanlığın siyahı ile gölgelemek; vicdanımı kötülüğe hizmetkâr kılmak istemiyorum.
Ben, bir ve beraber olunması mutlak bir zorunluluk olan şu kritik süreçte kardeşlik ruhumuza ekilmeye çalışılan bu fitne tohumlarının yeşermesini istemiyorum.
Ben, alemlere rahmet olarak gönderilen bir elçinin ahlâkının varislerinin benlik çukurunda bu kadar kolay boğularak merhametsiz olabileceğini duymak istemiyorum.
Ben, dünyanın en büyük açık hava kütüphanesi konumundaki kadim Anadolu Medeniyeti'nin bu necis ruhlarla kirlendiğini duymak istemiyorum.
Çünkü biliyorum ki, insan kötülükten söz ede ede bir süre sonra iyiliği tarif edemez hale gelir.
Biliyorum ki, çirkinden söz ederek kimse güzelleşemeyeceği gibi, bir başkasının kusur,hata, yanlış ve günahı üzerinden kendini aziz kılamaz. Çünkü, bir başkasının günahı bizim kusurumuzu örtmez.
Başta zavallı nefsim, her birimiz azına çoğuna bakmadan yüreğimizi ortaya koymak zorunda;
Varolan parası ile, olmayan semaya yükseltecek samimi duası ile, fark eden elindeki kalemi ile, zikreden dilindeki irfanı ile, hisseden gözünden akıttığı yaş yüreğine düşen ateş ile bugün dara düşen her kardeşimizi kucaklamak borcunda,
Etrafı çakallarla dolu bu mümbit coğrafyanın yeniden küllerinden doğması için tüm varlığını yaşadığı şu çağa şahit kılmak mecburiyetindedir.
Ötesi lafazanlık ve karanlığın siyahına hizmet etmekten başka bir şey değildir.
Var ise bugün şu mazlumların düşkünlüğünü kendine sermaye kılan iblisler, Rabbim onları ıslah etsin, ıslahları mümkün değilse de kahru perişan etsin ki şu oksijen hırsızları yüzünden kirlenen vicdanlarımızı paklayabilelim.
(Devam edecek)