ONLARDA BİZİM İNSANIMIZ
Bu yazıyı İstanbul’un azınlıklarına bir güzelleme olarak düşünmeyin…
Anadolu topraklarında yaşayan herkes bizim insanımız…
Elbette bu insanları “ajite” eden çıkmayacak mı?
Elbette çıkacak ve çıktıda; işte o insanlar hem bu ülkenin insanlarına, hem de kendilerine en büyük kötülüğü yaptılar…
Oysa bu insanların arasında ünlü mimarlar, sanatçılar, bilim adamları yetişmişti..
Birçoğu Türk ve Müslüman ismi alarak kendisini sakladı…
Kimi tarihin derinliklerindeki ünlü kişilere Türk isimleri vererek kendimizi onere ettik..
Onlar Osmanlı’dan bu yana bu ülkenin insanlarıydı ve yaşadıkları kentlere değer kattılar.
Onlar İstanbul için çok özel eserler bıraktılar…
Yine unutmayalım ki; İkinci Dünya Savaşı öncesi Almanya’dan kaçan Musevilerin akademik dünyamıza katkılarını yadsıyamayız.
Üniversitelerimizde bir çok bilim dalının gelişmesine önemli roller oynadılar.
Bizden olan azınlıkların İstanbul’a imza attığı da bir gerçek.
Kaynaklarda ki kayıtlara göre; Cibali Tütün Fabrikası binası (bugünkü Kadir Has Üniversitesi), Mimar Hovsep Aznavur. Aynı imzayı Sirkeci’deki tarihi Sansaryan Hanı’nın ve Fener’deki ünlü çelik döküm Bulgar Kilisesi’nin de üzerinde görüyoruz ve bir de Galatasaray’ın benzersiz binası Mısır Apartmanı’nda.
Haliç’in karşı kıyısına hükmeden Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nin mimarının adı Adam Tahtacıyan. Tünel’deki Hidivyal Palas’ın mimarı da o. Tünel’e adını verdiren Metro Han’ın mimarı ise Mikayel Nurican.
Kadıköy’ün en tarihi mekânlarının başında gelen Süreyya Sineması’nı Keğam Kavafyan yapmış. Kadıköy Belediye Binası’nı ise Yetvart Terziyan. Fatih Belediye Binası’nı da.
Büyükada İskelesi’nin imzası Mihran Azaryan’a ait. Bugün Büyükdere’de Sadberk Hanım Müzesi olan güzel binanın orijinal adı Azaryan Yalısı, mimarı ise Andon Kazazyan.
Gelelim Osmanlı saray mimarları olan Balyan ailesine...
Garabed Amira Balyan imzasını taşıyan yapılar: Dolmabahçe Camii, II. Mahmud Türbesi-Çemberlitaş, Harbiye Mekteb-i Harbiye, Kuleli Süvari Kışlası (bugün Kuleli Askeri Lisesi)-Vaniköy, Dolmabahçe Sarayı!
Krikor Amira Balyan’ın yaptıkları: Nusretiye Camii-Tophane, Selimiye Kışlası-Üsküdar.
Nigoğos Balyan: Küçüksu Kasrı, Dolmabahçe Sarayı’nın o muhteşem işlemeli Saltanat Kapısı ve o muazzam avizenin indiği Muayede Salonu, Ihlamur Kasrı.
Sırayı Sarkis Balyan alıyor: Beylerbeyi Sarayı, Akaretler, Maçka Karakolhanesi ve Silahhanesi (bugün İTÜ İşletme Fakültesi ve İTÜ Yabancı Diller Okulu), Sadabad Camii-Kâğıthane, Harbiye Nezareti (bugün İstanbul Üniversitesi Rektörlük binası), Çırağan Sarayı.
En eski Balyan’lardan birinin, Senekerim Balyan’ın İstanbul’a attığı silinmez bir imza var: Beyazıt Kulesi!
Mimar Sinan! İstanbul’u ve kendisini ölümsüzleştirmiş olan büyük usta, Kayseri’nin Ağırnas köyünden getirilen ve devşirilen bir Ermeni idi."
Yani hepsi de değişik etnik kökenden gelen Türk insanıydı…
Mesela adını unutmaya başladığımız bir uluslararası süper yıldızımız Dario Moreno bir İzmir Yahudi’siydi
İzmir’de fakir bir çocuk olarak büyüdü sonra Fransa’da süper yıldız oldu dünya çapında bir şarkıcıydı.
Bugün bile “Deniz ve mehtap” diye başlayan şarkısındaki kırık Türkçeyi çok sevmiştik…
İşte o Dario Moreno bir yarışmada birinci olunca organizatörler İsrail bayrağını göndere çekmişlerdi, Dario, itiraz etti ve “Ben Yahudi’yim ama Türk’üm bu bayrağı indirin ve benim ülkemin bayrağını göndere çekin” diyecek kadar da milliyetçiydi…
Ve Türk bayrağı göndere çekilmiş ve Dario, İstiklal Marşımızı göğsünü gere gere söylemişti…
Amerikan ünlü sigara fabrikasının sahibi Philip Morris İstanbul yetimhanelerinde büyümüş okuma yazma bilmeyen Yahudi Mezarlığında bir mezar bekçisiydi
Sonra; küresel sigara markaları Marlboro (dünyanın en çok satan uluslararası markası), Merit, Parlamento, Virginian S, L&M, Philip Morris, Bond Street, Chesterfield, Lark, Muratti, Next ve Red & White’in sahibi oldu.. (Philip Morris’i bir yazıda ayrıca anlatacağız)
Kısacası önemli olan insanın etnik kökeni değil, önce insan olmak ve yaşadığı ülkeye sıkı sıkıya bağlı olmak ve onun için eserler bırakmak…
Keşke azınlıklarımızı hırpalamasaydık ve onları göçe zorlamasaydık…
Kültürel yapımız daha zengin olabilir miydi?