RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Ömür kısa

Ömür kısa  sözünü ederken birden ruhum titredi. Allah’ın verdiği ömür kısa olur mu diye hayıflandım. Mesele o değil. Lüzumlu işlerin çokluğu ve ömrün de sınırlı olduğunu dikkate almak için bu sözü ediyorum. Yoksa Allah’ın verdiği ömür tam yeteri kadardır. Takdire hürmet kulluk gereğidir. 
Sınırlı olan ömrü insan, çok verimli, faydalı kullanabilmeli. Nasıl yaşarsa yaşasın insan, ne kadar yaşarsa yaşasın, eninde sonunda kendi yaptıklarının şahidi olacaktır. Atalarımız bu hakikati gayet somut şekilde ifade etmeyi becermişler. Haşirde, arasatta, hesapta mizan kurulduğunda hesap verirken kullar, yalan söylediklerinde, kendilerini haklı çıkarmaya çalıştıklarında eller, ayaklar, göz, kulak, dil konuşacak demişler. Atalarımız bunu böyle müşahhas hale getirip ifade etmişler. Günümüzde her şeyin kayıt altında olduğunu zaten herkes görüyor.

Xxxx

Asıl kötüsü şu: Mahcubiyet sadece hesap meydanında değil, arkamızda bıraktıklarımız içinde utanç vesileleri var. Sanal medyadaki tüm yazışmalar, ziyaret edilen siteler, göz atılan sayfalar kayıt edilmiş vaziyette ve onları görüntüden uzaklaştırmak mümkün olduğu halde tamamen silmek, yok etmek olanaksız. Sadece kendimiz değil, başka şahitler de yaşadıklarımıza tanıklık edecek. Kaçarı yok.

Xxxx

Allah için insanlar birbirini sevmeli, sevebilmeli. Ama insanın bir de fıtratı var. Veren el sevilir. Alan el hakir görülür. Almanın ve vermenin de kuralları var. Ne demiş atalarımız, Ağalık vermekle olur. Ağanın eli tutulmaz. Veren el üstte, alan el alttadır. En kötü huy dilenmektir. En günah olan şükürsüzlüktür.
Büyükçe bir çelik soba düşünün kış gününde. Ortada salonu ısıtıyorsa, kapıdan giren herkes sobanın çevresinde çember olacak, ellerinin içini- ışını sobaya döndürerek ısıtacaklardır. Salon ne kadar geniş olursa olsun, tüm salona girenler sobanın çevresinde kümelenecekler.
Bir adam düşünün, yaşını başını almış, ak saçlı ve ak sakallı. Elinde asası, tatlı tatlı anlatıyorsa tarihten, edebiyattan, hikmetten; herkes susmuş onu dinliyorsa, başka gelenler de o çembere dahil olup dinlemeye katılacaklardır.

Xxxx

Yazarlar, muharrirler her konuda yazmalıdır. Ülkemizde yazarlık bir meslek olayım mı olmayayım mı tereddüdü içindedir. Ama henüz bir meslek değildir. Yazarlıkla hayatını kazanan çok az sayıda insan var, genellikle yazanlar hayatlarını başka işlerden, mesleklerden kazanıyorlar. Yazar okulları, yazar atelyeleri gırla gidiyor ama yazarlık bir meslek değildir.
Eğer işiniz yazarlıksa, her gün yazıyorsanız, değişik konularda yazmaklığınız gerekir. Yoksa hep aynı telden çalarsanız bir süre sonra, okuyanlar sizi ezberlemiş olacaktır ve okumaya ihtiyaç duymayacaklardır.

Xxxx

Her gün insanlar yeni şeyler düşündüremiyorsanız, farklı söyleyemiyorsanız onların bildiklerini, sizi okumayı bırakacaklardır.
Genellikle yazarların sıkıntısı budur. Belli bir bakış ve kavrayışları olduğundan, iktidara da yanaşma olduklarından zaviyeleri daralmış, ufukları kaybolmuştur. Onların hangi konuda ne diyecekleri bellidir. Nalıncı keseri hep iktidardan yana yontacaktır. İktidarın her yaptığı iyidir, başarıdır. Büyük emellere hizmet etmektedir.
Düşünmeden buna karşı çıkanlar da aynı hastalığın içindedirler. Söylenene aksi görüş üreteceğim derken hak ve hakikat ayaklar altına alınır ve günaha girilir.

Xxxx

Münevver insan, aydın kişi düşünce üretmeye yoğunlaşır. Günün meseleleri arasında kaybolmaz. İktidardan da, muhalefetten de uzak durur. Belki de kimsenin işine yaramaz bir kişi olarak algılanır. Ama o araftakiler geleceğe yön verir. Araftaki aydınlara selam olsun.

<