DR.AKKAN SUVER

DR.AKKAN SUVER

GAZETECİ/YAZAR

Öldürüldükten Sonra Yaşamak…

Suudi bir gazeteci, Suudi Başkonsolosluğu'nda yok edildi.

Hayvan haklarına, ekolojik dengeye duyarlılığın en üst düzeyde seyrettiği bir dönemde; bir ülkenin diplomatik temsilciliğinin bir insanı ortadan kaldırmaya cüret etmesine ne "ad" verilir? Bilemiyorum...

Muhalif diye bir gazeteciye ölümü reva görmek hödüklüktür. Cehalettir. Vahşettir.

Bu bize göstermektedir ki, Suudi Arabistan'ın parasının ve gökdelenlerinin olmasının hiç bir kıymet-i harbiyesi yoktur.

Petrol ve altın içinde yüzmenin, milyarlık yatlarda gezmenin de insanına ve insanlığa pek faydası yoktur. Dolayısıyla bir defa daha gördük ki, zenginlik hödüklüğe, cahilliğe ve vahşiliğe mani değildir.

İnsanlık önce eğitimle, sonra demokrasiyle tanışmadıkça medeniyet denilen değer ölçüsüne ulaşamaz.

Suudi Başkonsolosluğu'nda gerçekleşen bu olayın İstanbul'da cereyan etmesi bizim için bir talihsizliktir. Ama bir bakıma da, hayırlıdır. Zira onlara özenenlere bu bir acı derstir.

Yaratılmışların en şereflisi diye adlandırılan insanoğluna düşüncesinden dolayı reva görülen bu muamele bir baskı rejiminin eseridir. Zira Suudi rejimi bir baskı rejimidir. Bütün baskı rejimleri gibi Suudiler de, hürriyete, düşünceye saygı duymazlar. Hürriyetin ve düşüncenin medya temsilcilerinden de korkarlar. Nefret ederler. Dolayısıyla muhalif Gazeteci Cemal Kaşıkcı'nın, girdiği konsolosluktan çıkamaması bir baskı rejiminin en bariz örneğidir.

Yazık olmuştur.

İnsanoğluna olduğu kadar insanlığa da yazık edilmiştir.

Kıyılan bu insanın akıbeti, varlığından daha çok bir etki alanı oluşturmuştur.

Benim gibi bir çok Türk ve dünya insanının tanımadığı Cemal Kaşıkçı artık bir semboldür. Çağlar boyu anılacak bir idoldür. Ona yapılan zulüm ise yapanların gene çağlar boyu lanetlenmesine vesile olacaktır.

Yazımı üstad Faruk Nafiz Çamlıbel'in bir deyişiyle bitirmek istiyorum:

Üstad diyor ki; "Öldürmek çare olsaydı çarmıha gerildikten yirmi bir asır sonra Hazreti İsa yaşar mıydı?"

 

Engin Köklüçınar’ın notu:

Yazarımız Dr. Akkan SUVER ve ben, Üstad Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in ezberimizde olan “rubai”sini bulmak için çok uğraş verdik.

Dr. SUVER yukarıdaki makalesine ezberindeki rubaiyi meâlen yazdı ve bana da okudu “mükemmel” dedim.

(Dr. Akkan diyor ki; "Öldürmek çare olsaydı çarmıha gerildikten yirmi bir asır sonra Hazreti İsa yaşar mıydı?")

Dr. Akkan, sonra inatla aramaya devam etti ve aile yakınlarına başvurdu. Sorununu arz etti. Lütfettiler, aradığı dörtlüğü gönderdiler. Dr. Akkan SUVER düzeltmeyi yaptı ve “ÖLÜMSÜZ”ü aynen yazısına ekledi.

Ama ben yazdığı ilk makaleyi elinden aldım ve onu yayınladım.

Olsun.                                 

Üstad ÇAMLIBEL okyanus ise, Dr. SUVER’de denizdir.

Lütfen tekrar okuyun…

 

Rubai: ÖLÜMSÜZ

Adı destanlara geçmiş her esen sâhibine

Niçin ağlar ve yanarlar ölümünden sonra?

Yaşıyor, yirmi asır var ki, baş üstünde Mesih,

Gerilip çarmıha, can verdiği günden sonra!

<