CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

NOTERLER...

İstanbul’un en merkezi yerlerinden birindeki bir İşhanında bir adres soracaktım, bir notere
girmişim. Baktım; 12 nolu noter !..
Tevafuk bu ya; bu 12 rakamı hayatımda müstesna bir yer tutar. Mesela , her gün 12 nolu
otobüse binerim ; 12 nolu apartmanın 12 nolu dairesinde otururum...
Girdiğim yerin noterlik dairesi olduğunu yıllardır aşina olduğum mutad yazılarından anladım.
Mesela masa üzerinde bir “ başkatip” levhası...Cam bölmeli kapının kapısı üzerinde bir “ noter”
yazısı...
Fakat o ne? İçeride kimsecikler yok. İçeride in cin top oynuyor !
Uzun bankonun arkasında sıralı katip koltukları boş ... Başkatibin koltuğu boş ...Noter yazılı
bölmede hayatiyet belirtisi yok...
İçerideki tek canlı, uzun boylu , başı sıfır numara traşlı delikanlı telefonla konuşuyor...
Delikanlı bu boşluğu öylesine kanıksamıştı ki, benim yollarına gül dökülecek “yağlı bir
müşteri “ olabileceğim ihtimalini bile düşünmedi.
Duvardaki saate baktım. Saat gündüz 15.35 ‘i gösteriyor ve yukarıda arz ettiğim üzere dairede
in cin top oynuyor!..
Bir zamanlar burada iş sahipleri bir an önce işlerini bitirmek için bekleşirlerdi. Şimdi bir başıma
elimde çanta öylesine kalakalmış bekliyorum.
Telefon görüşmesini bitiren elemana ;
-Neredeler , diye sordum. Eleman;
-Noter beyin bir işi vardı. Başkatip de birazdan gelecek. Ben de buranın hizmetlisiyim , dedi.
Ben ;
-Ya katipler nerede , diye sordum. Eleman ;
-Kimi emekli oldu, kimi işten ayrıldı... dedi ve ekledi; bir zamanlar burada sekiz kişi çalışırdı!..
Öyle anlaşılıyordu ki , bazı günler dairenin kapısını açıp adres soran bile olmuyordu...
Tek eleman noterliğin bu bomboş zamanlarında boş beleş bir okulun derslerine çalışıyordu.
Muhtemelen bu okul “dışarıdan” İşletme , iktisat ya da uluslar arası ilişkiler idi... Noterlikten
ayrılmak zorunda kalırsa alacağı diploma belki yeni bir iş için bir umut olabilirdi...
Evet; benzeri yüzleri bulan bu tür garip noterlikler, iş yapan diğer noterliklerin ortak hesap
havuzuna bıraktıkları meblağı paylaşarak yaşıyorlar... Çalışmadan yaşamak!.. Buna yaşamak denirse
!..
Evet; bir çok vesile ile ifade ettiğim gibi , Adalet Bakanlığına bağlı biricik bir hukuki güvenlik
kurumu olan noterlikler, işsizlik nedeniyle can çekişiyor!
Bir taraftan üç kuruşluk prim ile canhıraş ağır personel masrafıyla günü kurtarmaya çalışan
noterlikler, diğer yandan ağır bürokrasi yükü altında çarkları çatırdayan bürokrasi...
Son on beş yılda meydana gelen olaylar ile noterliklerin iş alanları daraltılmış, ücretleri
düşürüldü. Bunda noterlik mevzuatından habersiz bazı anlı şanlı sorumsuz gazetecilerin görüşleri ile
bazı rant peşinde koşan finans çevrelerinin kasıtlı algı çalışmalarının da payı vardır.
Tutulmayan sözler...Havada kalan vaadler... Hani noterlikler bürokrasinin ve adliyenin iş
yükünü azalacaktı!.. Bunun için çalışmalar yapılacaktı!..
İşin birinci derecedeki sorumlusu “noterler birliği bürokratları (!)” kulaklarının üzerine yatmış,
günlerini gün ediyorlar !.. Bakanlık bürokratları ise FETÖ’nün şeytani algı operasyonlarıyla
itibarsızlaştırılan kurumdaki kaosun henüz farkında değil...
Söz sahip ister ! Noterliklerin iş alanları yeniden düzenlenerek layık oldukları çalışma şartlarına
kavuşturulmalıdır.
Noterliklere verilen sözlere, hayatı onurlu mücadeleyle geçen yeni bakanımız Sayın
Abdülhamit Gül sahip çıkacak mı? Kurum yeni Türkiye vizyonunda layık olduğu saygın yerini
alabilecek mi?
Bunları düşüne düşüne dışarı çıktığımda asıl adres sormayı unutmuşum !..
Neyse adresi çaycıdan sormalı...

<