NELER YAPILMALIDIR?
Aynı anda 10 ilde deprem meydana gelmesi, ilgili bakanlıklarımızı, belediyelerimizi, A.F.A.D.’ı, KIZILAY’ı ve de Milletimizi zora soktu. Devlet-Millet el-ele büyük bir mücadele verildi. Ancak can ve mal kaybımız büyük oldu.
Neler yapılabilirdi?
Devlet yetkililerimizin işine karışmak haddimiz olmasa da, bilgi ve tecrübesi olan vatandaşlar olarak üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek mecburiyetindeyiz.
Deprem sonrası suçlular arayıp yıkılmayan binaların müteahhitlerini tebrik etmek, yıkılan binaların müteahhitlerinin bir kısmını yaka-paça tutuklamak ne derecede doğrudur acaba?
Müteahhitler tecrübeli olsalar da proje yapmasını ve uygulamasını bilmezler. Bunu yapabilecek olan mühendisler, mimarlar ve teknik elemanlardır. Eğer inşaatta standartlara uymayan kalitesiz malzemeler kullanılmış ise bu malzemeleri üreten firmalar da sorumludur. Ben “Müteahhitler sorumlu” demek istemiyorum, tabi ki müteahhitler, yapı denetçileri, şantiye şefleri, Belediyenin yetkili teknik elemanları müteselsilsen sorumludur. İlk akla gelen hemen müteahhitler ve yapı denetçileri olmamalıdır. Bu binaların şantiye şefleri en az onlar kadar sorumludur. Şantiye şeflerinin görev ve sorumluluklarını yerine getirmedikleri herkesçe bilinmektedir. Müteahhitlerin en büyük yardımcısı şantiye şefidir.
Gelelim bu binaların sahipleri olan kat maliklerine. Bunlar neden deprem öncesi binaların riskli olup-olmadığına bakmıyorlar? Riskli binalarını neden zamanında Kentsel Dönüşümüne çıkıp yenilemiyorlar veya güçlendirme yapmıyorlar? Ben kendimden biliyorum, maliki olduğum binanın orta hasarlı olduğunu tespit ettirdim. Kat malikleri toplantısında diğer kat maliklerini ikna edip, güçlendirme kararı aldıramadım. O binadan taşınmak mecburiyetinde kaldım. O zamanlarda kat maliklerinin 2/3 çoğunluğu gerekiyordu. Şimdi ise bir tek kat malikinin Belediyeye başvurusu ile bu yapılabiliyor. Kiminle konuşsanız, ”Ne yapacağımızı bilmiyoruz” diyorlar. Oysaki yetkililer ve uzmanlar televizyon kanallarında yapılacakları devamlı anlatıyorlar.
Yapılması gereke şudur;
Bina yöneticileri ve kat maliklerinden biri tapusu ile Belediyeye müracaat edip binasına performans analizi yaptırıp rapor alacak, bu işlemi Üniversiteler ve özel şirketler de yapmaktadırlar. En sağlıklı tespit binanın kolonlarından karot aldırmaktır. Demirlerinin de projeye uygun olup-olmadığı tespit ettirilecektir. Bunu yapacak olan inşaat malzemeleri kalite kontrol laboratuarlarıdır. Bu raporlarla Bakanlığın yetkilendirdiği mühendislik bürolarına başvurarak binalarının yıkılıp yeniden mi yapılacağı veya güçlendirme ile mi depreme dayanıklı hale getirilip getirilemeyeceğine dair rapor alınacaktır.
Burada en zor olan mali imkânı olmayan kat maliklerinin zorluk çıkarmasıdır. Devlet bu konuda devreye girmekte kira yardımı ve düşük faizle kredi vermektedir. Bunu da kabul etmeyen kat maliklerinin dairesi devlet eli ile satışa çıkarılmaktadır. Bunu dışında bir çözüm yoktur, olamaz da. Bina sahipleri bu depremden ders çıkarıp, sürate üzerlerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmelidir.
Devlet olarak ne yapılmalıdır? Bu depremde devlet gece-gündüz mücadele etmiş ve etmektedir. Ancak bu büyük mücadeleyi sadece deprem zamanı değil, normal zamanda da sürdürülmelidir. Bu depremde de koordinasyon eksikliği görülmüş, zaman çok iyi değerlendirilememiştir. Bundan önceki yazılarımda da yazdığım gibi Milli Afet Bakanlığı kurulmalı ve bu bakanlık Tabii Afetlerde tek yetkili olmalıdır. Afetlerden sorumlu kumlar arasında uyum ancak bu bakanlık sayesinde sağlanabilir. İçişleri ve Çevre ve Şehircilik ve Sağlık Bakanlığının deprem olduğunda harekete geçmesi Belediyelerin her birinin ayrı-ayrı hareket tarzı, kurtarma ekipleri arasındaki uyumsuzluk zaman kaybına sebebiyet vermektedir. Kurulacak olan bu bakanlık normal zamanlarda depremlerde, yangın ve sel felaketlerinde, salgın hastalıklarına karşı proje üretmelidir.
Bu depremlerden de ders çıkarılacak afet yönetmeliklerini, Kentsel Dönüşüm ve Yapı Denetim Yasaları yenilenmelidir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız Toplu Konut, Kentsel Dönüşüm ve Yapı Denetimde başarılı çalışmalar yapmaktadır. Ancak afetlerin nerede, ne zaman başımıza geleceği bilinmediğinden bu çalışmaların daha da süratlendirilebilmesi için bir Milli Afet Bakanlığı daha fazla vakit kaybedilmeden kurulmalıdır.
Deprem bölgesinde sarsıntılar devam etmektedir olup, hasarlı binalara kati surette insanlar sokulmamalıdır. Yurt sathında riskli binalar Belediyeler tarafından ikamete kapatılmalıdır. İnsanlar ne yapacaklar diye insanlarımızı ölüme gönderemeyiz. “Zor oyunu bozar” derler. Bu surette bina sahipleri Kentsel Dönüşüme ve güçlendirilmeye zorlanabilir. Televizyonlarda bazı uzmanların güçlendirmeye karşı olduklarını görmekteyiz. Bu doğru bilgilendirme değildir. Güçlendirme, eğer kurallara uygun şekilde ehliyetli ekiplerce yapılırsa hem depreme dayanıklı olur, hem de maliyet 1/36 azalır. Zaten yeni bina yapmaya müsait olmayan malikleri zora sokmanın bir anlamı yoktur. Yıkılmayan binalara baktığımızda yapı denetime tabi veya güçlendirilmiş binalar oluğu tespit edilmiştir.
Yardımlaşmada iş adamlarımızın, spor ve sanatçı mensuplarımızın bu konudaki faaliyetleri yurtiçi ve yurtdışından kişi ve kuruluşların destekleri takdire şayandır. Allah onlardan razı olsun. Ancak bu yardımların devamlı olması önemlidir. Zira milyonlarca insan evsiz-barksız mağdur durumdadır. Bilhassa maddi yardım çok önemlidir. Parayla insanlar kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilir. Boşa zaman harcanmaz.
Elli liradan elli milyon liraya kadar yardımda bulunan yüz binlerce insan olduğu gibi, ahlaksız ve fırsat düşkünü insanlar da depremzedelerden faydalanmaya çalıştıkları da görülmektedir. Emniyet kuvvetlerimizce bunlar yakalansalar da sayıları çoğalmaktadır. Bölgede olağanüstü hal ilanı doğru bir karardır. Bölgede yağmacılık ve fiyat artışları bu sayede durdurulabilir. Bölgede inşa faaliyetler başlamak üzeredir. Bu inşaatları yapacak olan ve bu inşaatlara malzeme üretecek olan firmaların yapacakları en büyük yardım minimum kar ile iş yapmalarıdır. Depremzedelerin ihtiyacı olan mal ve malzemeler minimum karlarla satılması onlara yapılacak en büyük yardımlardır.
Ortak akıl şimdi değil öde ne zaman devreye girecek?
Aklı bilimi, liyakati şimdi değil de ne zaman referans alacağız?
Yaşadıklarımızdan şimdi değil de ne zaman ders çıkaracağız?
Ateş düştüğü yeri yakıyor görünse de tüm ülke insanları kan ağlıyor.
Acı çekmek kader olmamalı.
Olaya herkesin kendi penceresinden bakıp, o yönde akıl yürütmesi yerine, siyaset üstü ve bütüncül olarak bakmak daha iyi değil mi?
Deprem sonrası yaşanan birlik ve beraberlik ruhu, deprem öncesinde yaşanamaz mı? Sorun yaratan, kabahatli olan hep başkaları, kabahatliyi usulde aramak yerine çuvaldızı kendimize niye batırmıyoruz?
ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN.
Sağlıcakla kalın.