NELER ÇEKTİM BEN / KADERDE VARSA…
“Yaşlanabilmek Tanrı’nın lutfudur” denir. Bu lütfa mazhar olması umutsuz bazıları içinse, “kaderde varsa” olur…
Bu bayram biraz daha yaşlanmış hissettim kendimi. Karamsar mıyım değil miyim bilemedim. Aslına baktığınızda yaşlanmak pek çok örneği ile maddesel bir olaydır ama, kaç yaşında olursa olsun ruhsal olarak hurdalığa düşmemek (genç kalabilmek demeye çekiniyorum) kişisel beceridir… Yani son saniyeye kadar, geçen zamanın memesini emmekten, sütünü ve zevkini almaktan, vazgeçilemez.
Yaşamaktan vazgeçen hiçbir şeyi kurtarmış olmuyor ki… “Yaşlanmak, sanat değil, sanat olan yanı, onu taşıyabilmek” diyordu üstat Goethe…
Geçmiş zamandan tümden kopmak, ruhsal sefilliktir. Kopulamaz abi…Daha açıkçası şudur ki, “ölüm” olayının en yakışan tanımı, geçmiş zamandan kopmaktır.
Ama hepsinden kötüsü “gelecek zamandan kopmak…” Yani yaşanacak zaman için hiçbir planı, düşüncesi, isteği olmamak… En acınası karanlık bu!
İsterse bir yıl kalmış olsun (bu kesin bilinmese bile), yaşamın amaçları olmalı… Parlak veya çekingen hayaller biçiminde olsa da… Bir ay kalmış olsa bile, hemen hergün dostlarla buluşmalı! Bir saat kalmış olsa bile, yakınmadan ve gülümseyerek, bardağa bir şeyler koymalı ve yudum almalı!... İsterse su olsun.
Ya bir dakika kalmış olsa?.. Yoo! İşte bu çok az. Hiçbir şey sığmaz… Gülümseyerek beklemeli…
Her bayram sonrası ben hep böyle olurum, biraz karamsar, az biraz kötümser yani... Politikayı geçtik, gülümsemeyi de bir kenara ittik, ölüme taktık…
“Battı balık yan gider” tekerlememiz ilginçtir. Yan gider ama ille de gider olduğunu unutmayalım.
Haftaya görüşmek dileği ile efendim…