Şöyle ya da böyle bir Bayram’ı geride bırakacağız. Bugün bir yarın iki ve bi bakmışsın ki bitmiş. Tamam da ben hep takarım: “Nasıl geçti bari.” Derler ya… “Nasıl geçti”si tamam “Bari”si neyin nesidir anlayamam.
Konuyu dağıtmadan bağlayayım “bari”…
Gürültüsü az olur çok olur önemi yok. Bir evlilik töreninden bir süre geçtikten sonra, merakla sorulur: “Nasıl mutlular mı bari?”
İşte benim yüreğime buradaki “bağri” de saplanır abi. Sanki başka  bir iş gelmiştir de  “bari” mutlu olunmalıdır.
Hem sonra o mutluluk dedikleri ne biçim bir şey ola ki. Bayram değilse, evlenilmezse hiç mi söz konusu değildir.  Ancak Bayramdan sonra veya evlendikten sonra mı olursa olur?
Yoksa  çoğu zaman evlendikten sonra da olmaz da, ama söylenmez mi?
Eski geleneklerimizde aile içi mutsuzlukların dışarıya değil sızdırılması, hissettirilmesi bile çok ayıp sayılırdı. Değer verilen insanlar, ağzından kan gelse “nar şerbeti içtim” diyebilirdi. Eh kaınlarımızın da çoğunluğu böyle yetiştirilmişti. Şimdi öyle mi ya! (Akıllı telefonlar icat oldu mertlik bozuldu)
Bu denli romantik biçimde olmasa bile, çağımızdaki toplu yaşama anlayışı da, bu davranışın doğru olduğunu yatsımıyor. Öyle ya!.. Aile içi havasının her lodosu ya da poyrazı, TV hava raporlarındaki gibi ortalığa dökülecek değil ki!
Çok eskiden çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği bizim Bakırköy’de İstanbul’un havası için “Yazı kışı yoktur, lodosu poyrazı vardır” denirdi.
Pek severdim babamın balıkçı arkadaşlarının ağzından dökülen bu tekerlemeyi. Demek istenirdi  ki soğuk ya da ılık esintilerin, ille de mevsim beklentilerine uyacağı, sakın haaaa sanılmasın! Havanın ne zaman değişeceğinin, esintinin nereden geleceğinin hesabı yapılamaz.
Evliliğin havası da İstanbul havası değil de ne sanki? Bilinir mi sıcak mı esecek soğuk mu?
Hem sanılmaya ki, yalnız soğuk üşütür. En kötü soğuk olmalar, sıcak yüzünden olanlardır. Bir türlü geçmek bilmeyen, düşünmeyi bile zorlaştıran nezlenin adı “yaz nezlesi” değil midir?...
Noktayı koyuyorum iyi Bayramlar diliyorum…
Genç kız nişanlısına sokulup fısıldadı: “Sevgilim! Niye gelecek Perşembe evlenmiyoruz?” Genç adam uzağı gören tedbirli biriydi:
“Güzelin gelecek Perşembe evlenirsek, yirmibeşinci evlenme yıldönümümüz cumartesiye rastlar. Olmaz ben o günler balığa çıkarım.”
İyi Bayramlaaaarrrrr,