KENAN SÖNMEZLER

KENAN SÖNMEZLER

NE KADAR UYGARIZ?

Ekranda sokak röportajı var. Dikkatle izliyorum.

Muhabir arkadaşımız elinde mikrofonu rastgele bir vatandaşı çevirip soruyor:  “Beyefendi vejeteryan mısınız?”

Cevap: “Elhamdülillah Müslümanım”

Bu soruya cevap veren “diğer”lerini aktarmama gerek yok. Üç aşağı beş yukarı hepsi birbirine yakın yanıtlar…

Önce ne kadar “cahil”iz sorusu takılıyor kafama. Sonra “neden bu kadar cahiliz” diye soruyorum kendi kendime… Cahil olmaktan çok cahil kalmayı mı yeğliyoruz acaba…

Özellikle kadınlar ve çocuklarla ilgili yaşadıklarımız oturuyor beynimin bir köşesine… Düşünce ufuklarımda hemen yeni bir soru işareti beliriyor.

“Acaba biz ne kadar uygarız?”

Uygarlık konusunda önce genel ölçüler var. Kitap konu ve sayıları, toplumca sevilen her türlü sanat eserlerinin kalitesi, bilimsel araştırma gücünün dünya sıralamasındaki yeri gibi.

Darwin’in okul kitaplarından çıkartıldığı Felsefe ve mantık öğretiminin liselerde askıya alındığı bir ülkede nereye gidildiğini anlamamak  mümkün değil. Okur-yazar oranı artışından sonuç çıkartmaya çalışmak  “gerilik”ten başka bir şey değil. İnsanlarımızın çoğu bu bilgisini, sadece sokak tabelası okuyarak kullanıyor.

Uygar dünya toplumlarında kadınların hak ettikleri yer  tutarlı ve istikrarlı. Toplum yaşamını paylaşıyorlar. Kendilerini ezdirmiyorlar. Zaten erkekler de, onları ezmek için bir çaba harcamıyor. Bizde cumhuriyetle başlayan gelişmeler henüz başlangıç basamaklarından pek uzaklaşmadı.

Ancak biz başka bir “garip”lik türüyle karşı karşıyayız…

Son çeyrek yüzyılda “sol” ya da “sağ”daki (ya da öyle görünen) bazı hükümetlere şirin görünenlerin bakan olduğunu gördük. Fakat bu gelişmeler kadınların başarısı olduğu söylenemez… Bana göre erkeklerin eşlerine verdikleri “rüşvet” bu!

Türkiye’yi ziyaret eden bir yabancı başbakanın eşi kendisine gösterilen ilgiye şaşırmış ve demişti ki: “Halk beni ve çocuklarımı tanımaz! Hem ben ve çocuklarımdan halka ne?...”

Oysa bizde, dünyamızı çoktan terk etmiş politikacılarımızın eşleri bile her zaman bir gece kulubünde merak ve ilgi odağı olmamış mıydı?

Kadın haklarının anlaşılmasına gölge düşüren, pervasızlıklar değil miydi bunlar?..

İşte taaa o günlerden bu günlere geldik…

Ve şimdi soruyorum… Biz ne kadar uygarız. Bunun için anketlere gerek var mı?

Sözü “uygar”lıktan açmışken noktayı uygar Fransa ile noktalayalım…

Fransa’da geçen yüzyılda Paujade adında birisi ortaya çıkıp olay yarattı. Devletin vergi toplamasına karşı olan bir siyasi parti kurdu. Parlamentoya da 50 milletvekili soktu.

Vergi toplamayan bir devletin nasıl ayakta kalabileceği bilinmezken uygar Fransa bu partiye nasıl oy vermişti? Bilmeceyi yeni bir Fransız olan Rivorol çözdü:

“Uygar ulusların barbarlıktan uzaklıkları demirin pas kalınlığı kadar azdır. Metallerin ve ulusların, sadece yüzleri cilalanabilir.” (Tarihe Geçen Hazırcevaplardan)

Haftaya görüşmek dileği ile…

 

<