MUTLULUK OYUNU MU?
MUTLULUK OYUNU MU?
Mutluluğu arayıp duruyoruz…
Bugüne kadar bulabilen var mı bilemiyorum..
Asıl soru şu; mutluluk nedir…
İnsanların kendini inandırdığı bir şey mi yoksa gerçekten arayıp bulunması elzem olan bir şey mi?…
Somut mu, soyut mu?
Aslına kendimiz kandırıyoruz galiba, bir şeyi başarıyoruz, yaşadığımız sevince mutluluk diyoruz…
Çünkü bunun tarifini yapa bilen de yok…
Bilimselciler, felsefeciler de bir tanım bulamamışlar ve olanaksız bir takım ön koşular sıralamışlar…
Mesela mutluluk, TDK sözlüğünde "Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik" olarak tanımlanmakta olup, şimdiye dek sayısız değişik tanımları yapılmış görece ve göreli bir kavramdır.
Yani mutlu olmak imkansızdır…
Kimileri mutluluğu maddi alanda, kimileri manevi alanda, kimileri ise hem maddi hem manevi alanda edinilebilecek bir ruhsal hal olarak ele almışlar. Örneğin, mutluluğun manevi alanda edinilebilecek bir hal olduğunu düşünen eski Grek düşünürleri mutluluğu erdemin ödülü olarak değerlendirmiş.
Mutluluk hakkında mistisizmde, çeşitli dinlerde ve felsefi ekollerde ortaya konan görüşlerde farklılıklar genellikle şu soruların yanıtlarında toplanıyor gibi görünüyor.:
Mutluluk bir amaç mı, bir sonuç mu olmalıdır?
Mutluluk, manevi değerlere mi bağlıdır, maddi değerlere mi bağlıdır?
Maddi değerlerin edinilmesiyle edinilen geçici hal mutluluk kapsamında değerlendirilebilir mi?
Mutluluk, kişinin diğerleri hakkındaki hareketleriyle ne derecede ilişkilidir? Diğer insanlarla birlikte yaşamayan, toplumdan yalıtılmış biri mutlu olabilir mi?
Bu soruların cevapları yok… Ama felsefeciler böyle bir kavramı ortaya atarak insanları anlamsız bir yaşam kavgasının/arayışının içine sürüklemişler..
Birde masalları var biliyorsunuz mutluluk pazarlamacılarının; pollyanlacılık…
Masallar güzel ama yaşam bir masal değil, bir trajedi..,.
Yani, insanların yaşamlarında ortaya çıkan çok kötü olaylar, Depremler seller, yangınlar kazalar mevsimler ve olumsuzluklar ve felaketler; heyecan, acı ve korkular…
Hepsi her an yanı başımızda ve her an yaşayabiliriz...Yaşamadık mı?
Bu belalardan Uzak olduğumuz anlar mı yoksa mutluluk..
Kısacası bir mutlulukk masaları ile aldatılıyoruz ve oyalanıyoruz..
Siz aramaya devam edin.
Mesela piyango alın kazanın mutlu olun..
Bir sevgili bulun mutlu olun…
Bir iş bulun mutlu olun…
Bunlar gerçekleştiğinde yaşadığınız şey mutluluk mu sevinç mi?.
Tabi bunlar ulaşılması çok zor hayaller.
Aslında bizim yaptığımız ayrı bir aykırılık.. Binlerce hatta milyonlarca yıl onca bilim insanı felsefeci bu sorunun cevabını aramış, bir iki satırda biz mi varlığını ve yokluğunu kanıtlayabileceğiz…
Bazen takılıyorsunuz tanımlamalara…
Oysa, insanlar mutlu olmaktan çok hüsrana uğramamanın çabasında…
Hayat zor, başarılı olmak kolay değil...
Birde mutluluk oyunu oynayanların masalı var…
Bu masalda denir ki;
İnsanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş... Hep şikayetçi hep bıkkınmış...
Bir gün melekler, mutluluğu saklamaya karar vermişler.
''Saklayalım, zor bulsunlar. Zor buldukları için belki kıymetini bilirler''
diyerek başlamışlar tartışmaya. Sorun büyükmüş. Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü. Kimisi "Everest'in tepesine saklayalım", kimisi
"Atlas Okyanusu'nun dibine" demiş. Taç Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası, bir hastanenin yeni doğan odası, dondurma külahı, sigara paketi, lale bahçesi... Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş..
Derken meleklerden biri "içlerine saklayalım" demiş. "Kimsenin aklına gelmez içine bakmak"
İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış...
Diyor ki bu masal son tahlilde; Hiçbir mutluluk kolay gelmiyor. Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü... Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk. Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde......
Elbette inanıp inanmamakta serbestsiniz…
Bizde geleneklere uyalım öyle yazıyı öyle bitirelim; Mutlu olun mutlu kalın…