PEKCAN TÜRKEŞ

PEKCAN TÜRKEŞ

MONT SAİNT MİCHEL -FRANSA

MONT SAİNT MİCHEL -FRANSA

AYNI GÜN HEM ADA HEM YARIM ADA

 

Fransa denildiğinde çoğumuzun aklına ilk gelen dünyada romantizmin başkenti olarak da bilinen Paris gelir.Ancak Fransa, Paris’ten ibaret değil. Güneyde Akdeniz’den, kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizi’ne, doğuda Ren Nehri’nden, batıda Atlas Okyanusu’na kadar yayılan geniş bir coğrafyada kurulu Fransa’da çok sayıda görülecek yer bulunuyor.

Köklü kültürel mirası, siyasi tarihi ve etkileyici mimarisiyle adından sıklıkla söz ettiren Fransa, dünyanın en çok ziyaret edilen ülkelerinden. Her yıl milyonlarca turist, Fransız mutfağını tadıp, dünyaca ünlü şarapları içmeye, romantik şatoları ziyaret edip, Fransız şehirlerini görmeye gidiyor.

 

AŞIKLAR ŞEHRİ PARİS

 

Aşıklar şehri Paris hatta Fransa’nın sembolü olan Eiffel kulesi ve Notre Dame Katedralini mutlaka görmelisiniz. Gotik mimarisinin en güzel örneklerinden olan bu Katedrale halkın ilgisini çekmek için Fransız yazar Victor Hugo, Notre Dame’ın Kamburu adlı romanını yazmış.

 

ŞARAPLARIYLA ÜNLÜ BORDO

 

Dünyanın en büyük ve en eski şarapları bu bölgede üretilir. Özellikle Fransızlar kırmızı şarap konusunda çok iddialıdırlar. 

Bordeaux, dünyaca ünlü şaraplara adını veren şehir. Tarihi bir liman kenti olan Bordeaux, Garonne Nehri üzerinde kurulu. Görkemli mimarisi, tarihi yapıları, canlı şehir hayatı ve yön verici kültür-sanat ortamıyla öne çıkıyor.Şehrin merkezinde üç yüz elliden fazla tarihi yapı ve anıt bulunuyor. 

 

CANNES MÜZİK FESTİVALİ-MONAKO PRENSLİĞİ VE NİCE ŞEHRİ

 

Nice ve Cannes , Fransa’nın yazlık , denize girilebilecek yerlerinden biri. Eğer Cannes Müzik Festivali sırasında oradaysanız , ünlü isimleri de burada görme şansına sahip olabilirsiniz. Daha sonra bir otobüs ile dünya’nın en zengin ama en küçük ülkesi olan Monaco ‘ya gidebilir ve buradaki kumarhaneleri gezebilirsiniz..

 

GASTRONOMİNİN BAŞKENTİ LYON

 

Fransa’nın güneydoğusunda bulunan bu kent, Paris’ten 470 km uzaklıktadır.Fransız iş dünyasının merkezlerinden biri olan Lyon, Fransız gastronomisinin de merkezidir..

Lyon, 1998 yılında beri UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde. Lyon, 3 üniversitesiyle öğrencileri, meşhur mutfağıyla gurmeleri bir araya getiriyor.

 

AKDENİZDE BİR LİMAN ŞEHRİ:MARSİLYA

 

Akdeniz havasını içinize çekebileceğiniz Fransa’nın en büyük ikinci şehri Marsilya'da Antik Roma kalıntıları ve Orta Çağ mimarisini göz dolduruyor.  Günümüzde bir endüstri ve üniversite şehri olarak anılan Marsilya canlılığını koruyor.

Sizi kalelerin karşıladığı tarihi limanda bir tur atıp, deniz kenarında dizilmiş kafelerde soluklanıp, çevredeki küçük dükkanlarda evdeki sevdiklerinize hatıralar götürebilirsiniz. 

 

AVRUPA PARLEMANTOSUNUN BAŞKENTİ STRASBURG

 

Strazburg Fransa’nın kuzeydoğusunda yer alan Alsas bölgesinin başkenti. Şehir, 1988 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Avrupa Parlamentosu’na ev sahipliği yaptığından Avrupa’nın Başkenti unvanını taşıyor.

Fransa’nın Almanya sınırında yer alması nedeniyle çok kültürlü bir yapıya sahip. Şehrin tarihi merkezi olan Grande Ile’de Fransız ve Alman mimarisinin en 300 yaşında ve hala çalışmakta olan astrolojik saati, girift oymalı dış cephesiyle görkemli Gotik katedral bile tek başına Strazburg’u Fransa’nın görülmesi gereken yerlerinden biri yapmaya yetiyor.

GÜNEY FRANSA'DA BİR ORTAÇAĞ KENTİ ARLES

 

Arles, Güney Fransa’da yer alıyor. Dar sokakları ve küçük meydanları, Orta Çağ havasını hissettirmeye yetiyor. Arles, Ressam Van Gogh’un 1888 yılında taşınarak bir süre yaşadığı, usturayla kulağını kestiği yer aynı zamanda. Bu yüzden adı sıklıkla usta ressamla anılıyor. Zengin bir tarihi mirasa sahip olan şehirde Roma amfi tiyatrosu ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor. 

 

FRANSA'NIN EN İLGİNÇ EN TURİSTİK YERİ :MONT SAİNT-MİCHEL ÇÜNKÜ HER GÜN MED-CEZİR YAŞANIYOR!

 

İşte bu isimlerini yazıp,kısaca anlattıklarımın arasında gerçek olamayacak kadar güzel bir yerin olduğunu unutmayalım.

Fransa denince aklınıza ilk olarak Eiffel Kulesi geliyor olabilir. Fakat pek bilinmemekle birlikte, çoğu bilim adamına göre dünyanın sekizinci harikası olan bir yer daha var : Mont Saint-Michel!

Burası Fransa’nın kuzeybatı kıyılarında, Aşağı Normandiya’nın Manche ilinde yer alıyor. 

Sözünü ettiğim bu yere biz grubla Rennes'den otobüsle bir saat 15 dakikada geldik.Paris'den gelmek isteyenler için 2 saat uzaklıkta sadece. 

Çevre uzunluğu 900 metreyi bulan Mont Saint-Michel, çamur düzlüklerinin ve güçlü gel git dalgalarının ortasında yükselen bu kayalık, sular yükseldiğinde bir ada görüntüsü verirken, sular çekildiğinde çölün ortasında bir vaha gibi görünüyor. Bu tepeliğin zirvesinde Aziz Mikael’e adanmış bir katedral yer alıyor. 

Ülkenin Normandiya ve Bretanya bölgelerince paylaşılamayan Mont Saint-Michel, aslında tam olarak iki bölgenin sınırında bulunuyor ve Yukarı Normandiya bölgesine ait olarak biliniyor. Öyle ki, iki bölgenin bu anlaşmazlığı komik kartpostallara bile çokça malzeme olmuş. Peki burayı böylesine harika yapan şey nedir? Bir yer düşünün ki; aynı anda hem ada, hem yarım ada,hem manastır, hem kale, hem de tek başına bir köy: İşte Mont Saint-Michel!

 

HAPİSHANEDEN KAÇIŞ

 

Onuncu yüzyılda bir manastır olarak yapılan Mont Saint Michel'in ıssız, sanki dünyadaki her şeyden çok soyutlanmışsınız hissi veren Gotik bir havası var. 

Fransızlar;okyanus kenarında böylesi izole bir yeri Fransız Devrimi sırasında hapishane olarak kullanmışlar.

Ancak suyun çekilmesiyle tepenin ada niteliğini kaybettiğini ve mahkumların kolayca kaçabileceğini farketmiş olacak ki 1874'te tarihi eser olarak sınıflandırılmış ve restorasyon-koruma programına alınmış. 1979'da da Unesco Dünya Mirası alanı ilan edilmiş.

 

AMAN DİKKAT ! ARABANIZ SULAR ALTINDA KALABİLİR

 

Mont Saint Michel;Med ve Cezir bakımından oldukça ilgi çekici.

Bilindiği üzere Güneşin, uyduların birer çekim kuvveti vardır. Bunlar dünyaya uzak olduğu için pek etkili olmazlar. Ama ay çok yakınımızda, güneş de çok büyük olduğu için çekim kuvvetlerinin etkisiyle dünya üzerindeki sular alçalıp yükselir. Bu olaya gel-git (med cezir) denir. 

Mont Saint-Michel’de günde birkaç kez gel-git olayı yaşanıyor!

Buranın med-cezir takvimine bakarak istediğiniz zamanda gelebiliyorsunuz. Esasen Manastırın girişindeki Park tabelasında gel-git saatleri belirtilmiş.Park kurallarına uymazsanız döndüğünüzde arabanızı sular altında bulma ihtimaliniz çok yüksek.tepenin anakaraya bakan yamacının tümne yayılmış yılansal labirent merdivenlerle dev bir balkon gibi olan kalenin tepesine kadar çıkılabilirsiniz.Tepedeki Kalenin surlarından okyanusa doğru başınızı dışarı uzattığınızda aşağıdan yukarı doğru esen rüzgar sertçe suratınıza çarpacaktır.Saat akşamın beşine doğru Rüzgarın sert esmesi "Med-Cezir"in birazdan başlayacağının emaresidir.Aşağı Park yerine indiğinizde görevli,turist lere biran evvel araçlarını çekmeleri uyarısında bulunduğunu duyacaksınız.

 

MONT SAİNT MİCHEL;PARİS'DEN İKİ SAAT UZAKTA

Kuzey Fransa’ya gelindiğinde uğramadan gidilmemesi gereken yerlerden biri Mont Saint-Michel kısacası. Ve eğer Paris’teyseniz, hızlı trenle Bretanya bölgesinin başşehri Rennes’e geçebilir, buranın garından düzenli olarak kalkan otobüs veya trenle birkaç saat içerisinde Mont Saint-Michel’e varabilirsiniz.

Özel aracınızla geldiğinizde isterseniz direk Ada'nın (?) bulunduğu yere aracınızı park edersiniz.Veya Toplanma bölgesinde her 10 dakikada bir kalkan Navette isimli ücretsiz Otobüse binip Manastırın bulunduğu yere ulaşırsınız.Navette Otobüsü bıraktığı aynı yerden dönüşte sizi alıyor.

 

KOLONLAR ARASINDA DOLAŞIRKEN ORTA ÇAĞI YAŞAMAK DUYGUSU

 

Mont St Michel'deki asfalt bir yol ile anakaraya sürekli şekilde bağlanmış olan kale dünyadaki en sıradışı kalelerden biri olsa gerek.

Büyük bir dağ büyüklüğünde kale gibi olan yapı aslında devasa bir kayanın etrafına örülmüş bir binadır. 

Gittiğiniz güne ve saate göre yarımada ya da ada olabilecek bu doğal güzelliğin plajındaki eğim yataya çok yakın olduğu için sahil çizgisi bir saat içinde 2 kilometreye yakın değişebilir.Bir önceki gelişinizde parkettiginiz yer bir sonrakinde sular altında olabilir. 

Yapımına 10. yüzyılda başlanmış 

 bu manastır, deniz çekildiği zaman sanki çölün ortasında bir dağ gibi görünürmüş. Deniz yükseldiğinde ise suyun uzerindeki adacık gibi oluyormuş.Geniş kolonlar,yüksek tavanları arasında gezinirken insan kendini Ortaçağ'daymış gibi hissediyor.

Ayrıca bu adanın Orta Çağın özelliklerini taşıyan bir köyü de var.İçinde otel bile olan bu mini köyde kalmak biraz pahalı tabii.

Turistler genellikle Rennes'de kalıp günü birlik burayı ziyaret ediyor.İçinde kılıç, hançer vs. ve yuvarlak masa şövalyeleri ile ilgili eşyalar (biblolar, resimler...) satan pek çok dükkan barındıran bu Gotik yerleşim birimi mutlaka görülmesi gereken turistik destinasyonlardan biri.

 

UMBERTO ECO "GÜLÜN ADI"

 

Umberto Eco'nun "Gülün Adı"kitabının filmi burada çekilmiş.

Yönetmenliğini Jean Jacques

Annaud'un üstlendiği filmde

rahip William rolünde James

Bond karakteriyle tanıdığımız Sean Connery oynuyor.Bir manastırda cinayet işlenmiştir.Rahip William olayı araştırmak üzere imparator tarafından görevlendirilir.

Umberto Eco’nun Gülün Adı adlı romanı, güzel olduğu kadar karmaşık bir anlatım sistemiyle okura hem işaretbilimine dair açık bir savunma hem de karmakarışık bir dedektiflik öyküsü sunuyor.

 

AZİZ MiKAİL'E ADANAN MANASTIR

 

Mont Saint Michel adından da anlaşılacağı üzere Aziz Mikail'e adanmıştır. Yüzyıl savaşları sırasında bölgede İngilizler tarafından işgal edilmeyen tek kale ve köy olan Mont Saint Michel'in savaşçı Aziz Mikail tarafından korunduğuna karar verilmiş.Bu nedenle yüz yıllar sonra da olsa adanın tepesindeki Şapelin(kilisenin ibadet edilen bölümü) kulesinin ucuna elinde kılıçla gökten inen bir Mikail heykeli konmuş.Dahası var:Katoliklerin tek savaşçı Aziz Mikail, bu manastırın İngilizlerin eline geçmemesi sebebiyle sembolleşerek Protestanlara karşı yürütülen karşı devrimin de sembolü olmuş.

 

FRANSA VE MONT SAİNT MİCHEL'İN ANIMSATTIKLARI

 

--Fransa;Yunus ve balina yetiştiriciliğinin yasaklandığı bir ülke. 

---2.Dünya Savaşı sırasında Nazi'lerin Yahudilere yaptığı soykırımda sorumluluğu bulunduğu yönündeki siyasi ve tarihi tartışmalar devam eden bir devlet. 

---"Deneysel"filmin öz-vatanıdır."

---Obezite sorunuyla savaşmak için restoran ve kafelerde fiks ücret karşılığında sınırsız meşrubat sunma uygulamasını yasaklayan ülke.

---Fransa genelinde

ciddi göz problemi var gibi geldi bana.Çünkü sokakta gördüğüm insanların çoğu gözlük takıyor.

---İnsanlar çok gürültülü sümkürüyolar ve kimse dönüp bakmıyor bile.

---Dilencileri bile sizli bizli lütfenli konuşuyor sonra efendice gidiyor

--Katolikler,Mont Saint Michel'i hac maksatlı da ziyaret ettikleri için temmuz-ağustos aylarında gidilmemesi gidilirse de klasik müzik dinletilerinin olduğu gecelerde gidilmesi tavsiye edilir,

--Terrence Malick’in  “To the Wonder” (Aşkın Halleri) filmini izlerseniz Mont Saint-Michel’i yakından görebilirsiniz.

--Yolda sağlı sollu sergilerde armut (poiré) Cider'i (şarap) satılır.

---St.Michel markalı Galettes bisküvileri çok lezzetlidir. Tatmanızda yarar var.

---St.Michel'de Kalenin girişindeki "La Mere Poulard "(1851-1931 yaşamış ünlü Fransız mutfak uzmanı) restoranında patlıcanlı omlet tavsiye edilir.

<