MİSAFİRE TUZAK !
Gazeteci Cemal Kaşıkçı, Türkiye’ye gelip konsolosluğa gitti. Konsolosluk kendisine misafir kartı verip içeri aldı.
İçeride özel tim , “özel görüşme için” kendisini bekliyordu… Özel görüşüldükten bir müddet sonra herkes dışarı çıktı. Cemal dışarı çıkmadı ya da çıkamadı !
Kapıda bekleyenler, konsolosa Cemal’i sordular. Konsolos pantolon cebini ters yüz etti, konsol dolaplarının kapaklarını açtı, çekmeceleri gösterdi. Cemal yoktu !
***
Lavoisier’ in Maddenin Korunumu Kanununa göre, bir şey yoktan var olmaz, var olan yok olamaz !
Bu gerçekten hareketle adli tıp ekibimiz, konsoloslukta cinayet izinin peşine düştü. Güvenlik kuvvetlerimiz adaletin /hukukun kılıç tutan ellerini çözdü, gözlerindeki bağı çıkardı.
Ekibin araştırmasına göre ev sahibi olağan şüpheliydi . Daha önce de , ev sahibi alacaklı (!) Trump’ın baskısıyla bazı zengin iş adamlarını, yüksek bürokratları otellere kaldırıp “ ya paranız, ya canınız” diyerek rehin almıştı.
***
Şimdi de , bir misafir, konsoloslukta , ciddi ölüm tehlikesi içinde kaybolmuştu. Elde edilen delillere ve hayatın olağan akışına göre, misafir ev sahibi tarafından sinsi ve alçakça bir tuzağa düşürülerek öldürülmüştü...
***
Sonunda ev sahibi Suud , misafirin bir tuzağa düşürülerek öldürüldüğünü, cesedin yerli bir işbirlikçiye teslim edildiğini itiraf etti.
Son derecede yüz kızartıcı bir olaydı bu; Şimdi kamuoyu soruyor; “Daha önce de bu işbirlikçiyle nasıl, ne tür işbirliği yapılmıştı? Nasıl tanışmışlardı? Kimdi bu işbirlikçi?”
Türk güvenlik kuvvetleri şimdi kimliği meçhul bu işbirlikçinin peşine düşmüş bulunuyor…