Türk milliyetçiliği her şeyden önce hürriyetçi olduğundan, yurdumuzu bir diktatörlük idaresine sürüklemeyi gaye edinen yıkıcı akımlara karşı , bugünkü hürriyet nizamının bekçisi kesilmiştir.

Toplumdaki pek çok bozuklukları , aksaklıkları gören , bunların giderilmesi için bir şeyler yapmak gerektiğine inanan, hattâ --- sırf insan tabiatının özelliği icabı ---- her şeyin aynı şekilde sürüp gitmesinden bıkıp , bir değişiklik isteyen kimselere böyle bir milliyetçilik son derece sevimsiz görünür.

Yurdumuzda milliyetçiliğin çökmesi veya kuvvet kazanması her şeyden önce milliyetçilerin tutum ve davranışlarına bağlıdır. Milliyetçiliği , eğri veya doğru , iyi veya kötü her şeyi olduğu gibi saklamak ve savunmak sananlar var. Yalnız ülkücülerin taşıması gerekli bulunan milliyetçi sıfatını , basit ticari çıkarlarına   doyumsuz siyasi ihtiraslarına âlet  olarak kullananlar eksik değil. Milliyetçilik için komünistlikten daha zararlı olan bu gibi davranışların karşısına çıkmak gerçek milliyetçilerin görevi olmalıdır.

Milliyetçilik , toplumun çekmekte olduğu sancılara kulaklarını tıkayarak , yan gelip yatmak demek değildir. Ülkücü ve çalışkan görünerek birtakım makam ve mevkileri ele geçirip , kendi dolabını döndürmekten başka bir şey düşünmemek , milliyetçiliğe yapılabilecek en büyük ihanet olur.

Siyasiler , fikir adamları milliyetçiliğin türlü türlü tarifini yapadursunlar , benim gözümde , milliyetçi , her şeyden önce , özü sözü doğru , çalışkan ve fedakâr kimse demektir. Böyle bir kimse , milletinin çıkarlarını kendi çıkarlarının üstünde tutar. Milletinin huzuru için --- gerekirse --- kendi huzurunu fedâ eder., Milletini yükseltmek azmiyle durup dinlenmeden uğraşır , araştırır.