MİLLİ FİKİR, MİLLİ İKTİSAT
ÖNSÖZ GÖKTÜRKSON SÖZ ATATÜRK
Türkiye bizim olmayan her türlü fikir ve akımların etkisi altında bulunmaktadır. Ve bu haliyle Türkiye tipik bir sömürgeye benzer karakter mi, ortaya koymaktadır ?
Pazarlarımızda, " Nurculuk " dan yani türlü türlü tarikat gericiliğinden, " komünizm " yâni Marx gericiliğine kadar her türlü fikir bol bol satılmakta, fakat yerli hiç bir fikir ortada görülmemektedir.
Böyle, yabancı fikir ve akımların istilası karşısında ayakta durabilmek için, milletlerin kendi sahip oldukları bir felsefeleri, bir sanatları, bir müziği ve fikirleri olmalı ve uygulanmalıdır.
Türkiye'nin halâ gerilerde sürtmesinin nedenlerini, yalnız ekonomik sebeplerde arayanlar, önce gözlerini kendilerine çevirmelidirler.
Memleketin kalkınmasında gereken yeterli fikri bulup ortaya çıkarmışlar mıdır? Ve ortaya çıkarttıkları yerli fikirle acaba, ülkemiz donanmış mıdır?
Söz konusu edilen bir takım reformların yapılanmasında memleketimizin ,tarihi gelişimi göz önünde tutularak, bunlara yerli bir karakter kazandırılmış mıdır ? Yoksa, Batı'da şurada burada görüp öğrenilen bir takım reform hareketlerinin basma kalıp uygulaması, peşinde midirler ?
Türkiye , uzun yıllardır bu taklitçiliğin peşinde koşan aydınların taklitlerine uğramıştır. Kendi fikir ve felsefemizi yaratmış olabilseydik ,bugün Türkiye, gerilerde değil ileriler de koşabilecekti.
Oysa Atatürk, tarihi işaretini çoktan vermiş, ortaya, memleketinin varlığından süzülüp gelen ilkelerini birer birer koymuştu. Yapılacak şey, bu ilkeleri bir fikre, bir felsefeye esas yaparak , varlığımızın temeli hâline getirmektir.
Bunu da, Atatürk yapacak değildi ya !
Atatürk ,ilkeleri gereğince devrimlerini yapmış, Türk aydınına, Türk politikacısına ilerlemeyi tarif eden ve bütün engellerden temizlenmiş bir ortam vermişti.
Türk aydını, politikacısı, bu ortamda ne yaptı ?
Hiçbir şey yapamadığını, 1950 seçimlerinden sonraki devir, tam anlamıyla ispatlamıştır. Tekke ve tarikatların kapatılmış olmasına rağmen, tekke ve tarikatların gizliden gizliye çalışarak, günümüze kadar gelmesine sebep olan geri fikrin ortadan kaldırılması yoluna gidilmedi.
Türk kadının toplumdaki yeri daha belirgin olması için yöneticilik kadrolarının artması ile belli olur..
Halkçılık , ilkesine rağmen, halkla aydın ve zengin zümreler arasında aşılması mümkün olmayan uçurumlar ,gittikçe çoğalmıştır.
Laiklik gibi bir ilke ,yıllarca dinsizlik anlamına geldi. Sonra bir parti ortaya çıkıp da din müesseseni biraz kurcalayınca, başı bereli, elleri tesbihli yüzbinlerce softa , birden yerden biter gibi ortalığı kapladı. Hem de bunların çoğunluğu Cumhuriyet çocukları idi. Atatürk'ün kurduğu yeni devletin hükümranlığı altında dünyaya gelmiş ,zavallı çocuklar.
Kardeşlerim ; şimdi bu devirde filizlenmiş uç'lar, memleket insanının yabancısı olduğu birtakım fikir ve doktrinlerle beslenerek, ortalığı sarmış ,görülmektedir. Ve bu akımların peşinden koşanlar da ,bol bol mevcuttur. Ama suç bu insanlarda mıdır ? Yoksa suç ,Türk insanını kendisine uygun bir felsefeden, bir fikirden yosun bırakan, başka kuvvetlerde midir ? Atatürkçü gözüken fikir adamlarında , sanatçılarda ,politikacılarda mıdır ?
Atatürk’den sonra, son 20 sene içerisinde ki yapılan hizmetleri de inkar edilemez .
Hastaneler, Barajlar, Oto yollar, Doğalgaz, Petrol arama Gemileri, Enerji Hatları , Alt yapılar, Milli Savunma, havacılık, ulaşım, Telekomünikasyon ,Türk Cumhuriyetler ile anlaşmalar, kaynaşma, Dağlık Karabağ, Kıbrıs, Terörün zayıflaması ve birçok yenilikler oldu. Ama yeterli mi ? Değil.
Çünkü Türk ırkı çalışkan, üretkendir. Göktürk Devleti'nin yaşam tarzını okuyun. kağanlarını, bilgeleri Türklerin kaderini taşlara yazmıştır ama bizler beyinlerimize yazamadık. Kadının toplumdaki yeri saygı ve sevgi üzerine kurulu, İlteriş'in Hatunu, İlbilge Hatun Devleti yönetmiş. Yani bu şunu gösteriyor ki, o zamanki geleneklerimiz ile yol alsaydık şu an Avrupa bizden icazet alırdı. Fatih Sultan'dan sonra ki Yöneticilerin İhtirasından, bilim ,ilim ve teknoloji 'ye önem vermeyişimiz ve cahil bir milletin geleneklerini ruhumuza işlediğimiz için bu hale geldik.
Allah'a Şükür olsun ki, Atatürk gibi bir deha Türk çıktı da, Türklüğümüzü ve insanlığımızı kazandırdı.. Yoksa Eti , Hitit gibi yok olur giderdik..
Kardeşlerim şimdi de hatalar olmuyor mu ? Tabi ki var.. Örneğin : Tarım…
Tarımın ön plânda dikkate alınmasını ve Tarım çalışmalarının suretle yenilenmesidir. Türkiye ekonomisinin temeli halen Tarıma dayanmaktadır, gelecekte de Tarıma dayanması gereklidir. Zira altın yumurtlayan tavuk tarımdır. Onu kesmek değil, ona itinayla ,bakmak zorundayız . Bizim köyde de taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini öğrenmek gerekmektedir. Maalesef Tarım ve hayvancılık konusunda dibe vurduğumuzun belirtileri çıkmaya başladı bile.
Ne yazık ki gün geçtikçe dağlarımız, bağlarımız bahçelerimiz harap, tarlalarımız verimsiz hale gelmekte yurdun manzarası değişmekte, köylüler şehirlere akın etmekte, tabi gelirlerimiz azalmakta ve ekonomimiz sarsılmaktadır.
Bölge Milletvekillerinin bu konuda duyarlılığı olmadığı gibi, ne projeleri ne de teşebbüsleri görülmüş ve duyulmuş değildir. Tarıma çok önem verin ki, çarşı, pazar, sofralara şenlik ve bereket gelsin…
Sevgi ve Saygılarımla.