MEŞRU MÜDAFAA HAKKIMIZ..
MEŞRU MÜDAFAA HAKKIMIZ..
Meşru Müdafaa hakkımızı tam kullanabiliyor muyuz acaba?
Orada malum devletlerin el birliği ile bir terör devleti kurulmaya çalışılması ve bunları, kiralık katiller sürüsü gibi kullanacaklarındaki niyetleri aşikardır. Bunlar ile ilgili eminim ki; TSK, MİT ve Devlet yetkili kurumları gereken stratejik projeleri, her ihtimali de göz önüne alarak yapmaktadırlar.
Bu terörist paravan şer odakları, Türk devletinin izni olmadan orada barındırılmayacaklarını da tahmin ediyorlardır herhalde.
Terör müttefikleri, topladıkları bu terörist odaklar ile o bölgeye refah ve barış getireceklerini sanıyorlarsa aldanıyorlar. Daha çok kan, gözyaşı ve sefalet olacağını bilmelidirler.
Anlayacağımız, müttefiklerimiz veya müttefikleri, Müslümanı, Müslümana kırdırmak istiyorlar. Buna Türk devleti müsaade etmez. Unutmasınlar ki Türk milleti bir bütündür, ölünceye kadar da şanlı Türk askeridir.
Zaten bölge eğitimsiz, cahil, yobaz, aç, sefil ve dinli dinsizler ( Müslüman ama bilgisiz) ile dolu. O bölgenin çok acil şekilde değişim, dönüşüm ile eğitim entegrasyonu sağlanmalıdır. Eğer iyilik yapmak istiyorlarsa oradaki insanlara, okul, hastane, araç, gereç yardımında bulunsunlar.
Silah eğitimi ve tırlarla silah vereceklerine; ilim, bilim ve ahlâk eğitimi versinler.
Nerdeee ! Demek ki, onların dertleri başka. Yeraltı kaynakları, PETROL..
Bizi o bataklığa çekmeye çalışıyorlar ama nafile. Bizdeki hainler, yobazlar ve dinli dinsizler yetiyor da artıyor bile bize. Oraları yüce dinimiz ıslah edememiş bizim ıslah etmemiz mümkün değil, ekonomimizi o yönde bitiremeyiz.
Daha bizim çok yapılacak işlerimiz var. Türkiye Cumhuriyeti artık gözü ve aklı kapalı değil. Eski Osmanlı da değildir ki bataklıklara saplansın da Mehmetçikler kınalı kuzuları şehit verilsin..
Kardeşlerim; Gelen Şehitlerimiz kendi ailelerinin canını yakıyor da bizimde canımızı yakmıyor mu ?
Türk milleti olarak şehitlik en yüksek mertebe lakin, önlem, caydırıcılık, teknoloji, istihbarat ve diplomasi de öne çıkması lazım.
Ben güvenlik stratejisi değilim ama gördüğüm ve aklımın yattığı şeyi de söylemek ve yazmak zorundayım, çünkü Türküm, vatanımın derdi benim derdimdir.
Yıllar önce rahmetli Türkeş Bey'in söylediği, hilal şeklinde bir güvenlik kuşağı oluşturulması. Bu benim de bir düşüncem olduğudur. Güvenlik kuşağı oluşturulan 40 km o bölgede, tamamen köy, kasaba ve mezraların boşaltılması ve o bölgelerin mayınlanması, oraların güvenlik bölgesi ilan edilmesi zaruridir.
Katliamcı İsrail, Filistin devletini yok ederken, masum kadınları, çocukları kahpece vururken topraklarını işgal ederken hiç birşey yok, Türkler meşru müdafaa edince kıyamet kopuyor. Hadi oradan! Hadi oradan!
Kardeşlerim biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız.
Sınır hatlarına küçük kasabalar kurulması, bu kasabalara Kafkasya bölgesinden, Türk boylar getirilmeli, istihdam edilmelidir. Bu görünüşte zor gibi gelir ama çok basittir. Türkler Anadolu'yu, Roma'lılardan alırken, Fatih, İstanbul'u Bizans'dan alırken, ahirete götürecek diye mi aldı? Bizlerde bir şeyler yapalım. Feth'ler yapamıyoruz bari bırakılan toprakları muhafaza edelim. İleriyi düşünmek zorundayız... Orayı bir " OY " deposu olarak görmekten vazgeçelim artık...
Yeniden sınırların çizilmesi uluslararası kamuoyuna deklare edilmelidir. Anlatıldığı kadar şu anda ki zorlu, engebeli dağlık alanlarda Mehmetçikler mucizeler yaratıyor. O azim ve kararlılık dağ taş dinlemez. Ama onları tek üzen ve moralini bozan şey, birlik, beraberlik de aykırı olan SES.. Sözde partilerin aykırı sesi..
İçimizdeki hain ve sinsi hareket;
Yıllardır artık bu ayrılıkçı hareketlerin bir sonu olmalı, dışarıda ve içeride vatan evlatları şehit olurken bunların papağan gibi zırvalıkları bitmeli.
Değerli YeniGün okurları, Atatürk'ün kurmuş olduğu TBMM kürsüsünde ayrılıkçı söylemler Türk milletini derinden yaralıyor. " Hırsız içeride oldu mu kapı kilit tutmaz " Bunun Türk ata sözü olduğunu bilmezler mi? Bu ne perhiz, bu ne lahana.. Ya bu Anayasa konusunu gündeme getirerek kanunlarda düzenleme yapınız, ya da kanunlar nezdinde bu işe çare bulunuz.
Ahh bu CHP ah !
Ya o koltuğu sana emanet edene, saygı duyup, onun ilkeleri ve Türklüğe sadakat kalarak yöneteceksin, ya da o koltuğu bırakacaksın. O koltukta oturan cesur olacak. Ne bu ya, tutmuşsunuz ayrı renkte olan yama’yı, yırtığa uydurmaya çalışıyorsun. Kardeşim o yama her tarafta belli olur, sen aynı renkte kumaşı bulmaya çalış. Türklük, çağdaşlık ve modern devlet anlayışı ile git, milliyetçi ol ki, sel olup arkandan gelen olsun. Benim nacizane görüşüm bu...
Ne sorarsın, Tanrı dağın yaşını ?
Tarih bilir destan bilir, şan bilir
Şehit ruhlar bürümüştür başını
ÖÇ gününü, dökülecek KAN bilir.
(N.Y. Gençosmanoğlu)
Tanrı Türkü Korusun.
Sevgi ve Saygılarımla.