M.ÂKİF ERSOY
Çatma, kurban olayım ,
Çehreni ey nazlı hilâl !
( Ey bayrağım sana kurban olurum, yeter ki kaşlarını , yüzünü çatma )
Gençlerimiz bunları bilmesi gerek , Analar, ne evlatlar doğurmuş. Bu öksüz vatan ne evlatlar yetiştirmiş. Bunları bilmesi gerek ki ibret alsınlar da bu vatana , bayrağa, Türklüğe sıkı sarılıp müdafaa etsinler.
1873 de Fatih'te, Sarıgüzel mahallesinde dünyaya gelen, 1893 yıllarında ipek kasabasında evlenmeğe giden , daha öğrenci iken öksüz kalan , baytar, edebiyat hocası Âkif'den şimdi ne kalmıştır ? Kocaman bir hiç !
Çoğu şiir bestecileri onun bu sözünden alınmışlardır ;
<<Şiire meslek diye , oğlum , verilir miydi emek ? >>
Milliyetçi dostu olanlar :
<<Bunu benden sorunuz, ben ki , evet , Arnavudum ,
Başka bir şey diyemem : İşte perişan yurdum ! >>
Bunlardan başka Âkif , insanı insan eden, insanı en muhteşem insan olan hür insan eden feragat gibi, gönül alçaklığı gibi, aza kanaat gibi, yanındakilerinin derdine ortak olmak gibi nimetlere ermiş bir bahtiyardı, Türk oğlu, bu nimetlere eren insanı kolayca unutmayan karakterdedir.
Âkif'in en dayanamadığı şey : Ölüm korkusu ve kısaca ; Korkudur. Tembellikten bile beter bildiği bu zillete karşı onu koruyan kalkan : İmandır ! Sonra , ona ölmez parçaları yazdıran karakterinin silinmez yanı: Hürriyete olan sonsuz vurgunluğudur :
<<Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyun'um
Kesilir belki , fakat çekmeye gelmez boyunum ! >>
Bunu diyen Müslüman bir insan, bu inancını da, imanına borçludur.
Kaynak : R.Oğuz Arık.
Sevgi ve Saygılarımla.