RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Köşger

Köşger ayakkabı imal eden, daha çok da tamir eden insan, usta. Bu işi yapan insanların tümüne de köşger esnafı denildiği malumdur.
Kasabaların oluşması çağında ortaya çıkan bir meslek. Köşgerlerin malzemeleri de tarihte kaldı kendileriyle birlikte. Kalınca bir delme aleti vardı ellerinde. Ona biz denilirdi. Köşger önce o aletle elindeki ayakkabının dikilecek yerinde iğne saplanacak yeri deler sonra iğnesini o delikden geçirerek dikişini dikerdi. Dikiş sağlam olsun diye iplik mumlanırdı önceden. Her zaman dikiş dikmezdi köşger. Çoğu defa çivileme yöntemini kullanırdı. Ayakkabının bilhassa alt tarafıyla ilgili açılmaları, delinmeleri bir parça ilave ederek çiviler, böylece tamir ederdi. Ama çivilerinin ucunun kapanması ve geri çıkmaması içinde o uçların kütlenmesi gerekirdi. İşte o zaman örs demiri ve çekiç devreye girerdi. Ayakkabının çivilenen yerinin çivi ucu olan kısmı örs demirinin üstüne gelecek şekilde konulur, çekiçle de vurulurak çivilerin açık uçları kapatılmış, kütleştirilmiş olurdu. Bazen o çivi uçları giyenin ayağına dokunur, yara yapardı. O vakit köşgere gidilir, o çivi başı açık kalmış yerler yeniden örs demirinde dövülürdü.

Xxxx

Yırtılan ayakkabı yüzü gerekirse parça ilave edilerek dikilir, tabanla ilgili arızalar, yeni taban koymalar ki onun adı pençe atmaktır, çivilerle tamir edilirdi. O köşgerlerin ağızlarında üç-beş milim boyunda, köşerli küçük çiviler olurdu. O halde hem konuşurlar, hem ağızlarından aldıkları çivileri taban lastiğine, köselesine önce biraz parmaklarıyla saplayarak sonra çekiçle çakarlardı. Nasıl becerirlerdi bunu bilinmez. Meslek sırrı mıydı, yoksa alışkanlık mı? Kim bilir?
Mahallenin fakir halkı eski ayakkaplarını bayram öncesinde mutlaka köşgere götürür, elden geçirtirlerdi. Yeni ayakkabı almak bir zenginlikti. Bazı ‘kanı bitlenen’ komşular bayramlarda sipariş verirlerdi köşgere. Özel olarak ayakkabı yaptırırlardı. Böyle müşterileri çok severdi köşgerler. Onlara karşı daha bir hürmetkear olurlardı.

Xxxx

Köşger mahallenin önemli esnafıydı ve mahalle halkını tek tek tanırlardı. Zevklerini, tercihlerini, huylarını, asabi-mülayim olduklarını bilirlerdi insanların. Mahalle muhtarından bile daha iyi tanırlardı halkı.
Köşger de insandı elbette. Hem mahallenin namusunu korurlardı başkalarına karşı, hem kendileri ahlak sınırlarını zorlarlardı kimi zaman. Mahalle halkı da köşgeri iyi tanırlardı.
Yapılan işin parasını peşin aldığı gibi köşger kimilerine borçlanma imkeanı da verirdi. Köşgere borcu olan insanlar da vardı.
Köşgerlik yapan esnafın yanında çırak olarak işe başlayıp, önce küçük tamirler, sonra pençe atmak derken yeni ayakakbı imal etmeyi de öğrenirdi kimi çocuk ve gençler. İşte onlar artık usta olmuş sayılırlar ve fırsat bulan kendi dükkeanını açardı.

Xxxx

Ama gün geldi, zenginleşti insanlar. Tamir ettirmek sadece fakir insanlara ait bir davranış biçimi olup çıktı. Başka şeyler de olmuştu. Seri üretim yapan imalathanelerin sayısı artmıştı. Yeni ayakkabı sürmek için piyasaya ucuz da satıyorlardı. Sipariş bir ayakkabının fiyatı, yeni alınacak ayakkabının fiyatının neredeyse iki katıydı. İnsnalar seri üretimden ayakkabı almaya başladılar. Köşgerlerin hayat şartları bozuldu. Para kazanamaz oldular sonra da birer ikişer işlerini bıraktılar. Terziler gibi ayakkapcılar da seri üretimin karşısında tutunamadılar. Tüm hayatlarıyla, irfanlarıyla, mesleki bilgi ve becerileriyle tarihin sayfaları arasında yerlerini aldılar.
Artık o mahalle halkını tek tek her haliyle tanıyan köşger yok. Mahalle halkının da güven duyduğu, çok sırrını paylaştığı köşger kalmadı artık. Kimi mahallelerde ayakkabı tamir eden çok az sayıda iş yerleri var ama hiçbir şey eski tadında olmadığı gibi köşgerlik de eski tadında değil.

Xxxx

Köşger namaz vakti geldiğinde ezan okumuş. Yanında da bir arkadaşı varmış. Ya da müşterisi. Köşger örs demirinin üstüne basarak, yüksekçe bir yer edinmiş önce. Bu minare yerine geçerli olmalı. Bir ezan okumş ki, dinleyen eriyip gitmiş adeta. Ses ve kelam ahengi gönülleri yakıp eritmiş. Ezan bittiğinde ezan duası yapmışlar ikisi de ama örs demiri ortada yok. Köşgerin üzerine bastığı örs demiri yok. Taban toprak. Örs demiri toprağa saplanmış.
Ezanı dinleyen, hayretle sormuş, abi örs demiri nereye gitti diye.
Köşger bakmış muhatabının yüzüne. Eseflenmiş.
Eğer sen yanımda olmasaydın, ben de örs demiriyle birlikte yere saplanacaktım. Yanımda sen olunca biraz nefsim kendine pay çıkardı. Riya karıştı. ‘ne güzel okuyor desin arzusu maalesef ihlasımı zedeledi.

Köşger yırtık ayakkapları tamir ederdi. O dönemlerde yırtık gönülleri de tamir etmeye liyakatli insanlar vardı. Hem de her esnafın arasında vardı bu tür insanlar.

Xxxx

Şimdilerde yırtık pantolon giyme salgını var. Adeta saldırıya uğramış, kollarından tutulup yerlerde sürüklenmiş, o yüzden pantolonu parçalanmış kızlar ve erkekler var. Zenginler, iş olsun diye giyiyorlar. Onlar daha önceleri tırtık pantolon gömlek giyenleri insandan saymazlardı.
Korkarım ki insanların bu şımarıklığı fakirliğe davetiye olacak. Bu kadar çok yırtık pantolon giymek isterseniz, Allah size yırtık pantolon giyecek şartları hazırlar.

<