Korkularımız
Yetişkinlikte devam eden korkularımızın merkezinde genelde çocukluk dönemine ait korkular yer almaktadır. Genelleme yapmak bu durumlarda her ne kadar doğru olmasa da yapılan birçok psikolojik deneyler bunu kanıtlar nitelikte.
Eminim hepimizin çevresinde bu durumdan yakınan birileri vardır. Bu durumu çoğu zaman garip gelse de travmaların kökenine indiğimizde olayın çok daha farklı olduğunu görebiliyoruz.
Konuyla ilgili yapılan en büyük ve beraberinde bazı skandallarında yaşandığı John B. Watson ve Rosalie-Rayner'e ait olan Küçük Albert Deneyi...
Albert deneyi, muhtemelen şimdiye kadar yapılmış en etik olmayan psikoloji deneylerinden biri olarak kabul edilir. Deney, bir dizi oyun aracılığıyla gerçek dışı bir korku yaratmayı ve bunun 9 aylık bir çocukta etkisini gözlemlemeyi amaçlıyordu. Hiçbir hayvandan korkmayan 9 aylık Albert'in önüne beyaz bir fare konur. Albert odada yalnız kaldı ve fare bir kumaş parçasının üzerine oturdu ve fareye her dokunduğunda bir çelik ve demir bir çubuğa vurarak bazı sesler çıkardı. Ses her kesildiğinde küçük Albert fareye yeniden ellemek istemiş olsa da fareye her dokunduğunda aynı sesi duymuş ve korkmuş.
Sonunda fareye dokunmasa da o kadar korkmuş ki ağlamış. Sonra küçük beyaz bir fareye benzeyen beyaz ve tüylü bir şey küçük Albert'e getirildi. Albert hepsinden korktu ve ağlamaya devam etti.
Deneyin devamı gelmeden etik dışı olarak kabul edildiği için yarıda kesildi. Deneyin bize gösterdiği sonuçlar yetişkin dönemi korkularımızın temelinde çocukluk korkularımız ve travmalarımız yer almaktadır.