CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KÖR KUYUYA BİR TAŞ DA BENDEN !

Bu yaşıma gelene kadar  çok şey gördüm, duydum ancak böyle bir derneğin olabileceği aklıma hayaline  gelmezdi. 

Kutsal, dokunulmaz isim ve cismiyle kimsenin üzerine toz kondurmaya cesaret edemediği  Türk Hava Kurumu ,  6325 nolu Dernekler Kanununa göre kurulmuş ve   zaman içinde vizyon ve misyonunu kaybetmişti.  Huzur hakları , güzel ve yüksek  maaşlarıyla  yönetim kurularında nice  emekli generalleri,  CHP milletvekillerini  ve yandaşlarını ağırlayarak  bu azınlık   için bir çeşit  güvenli liman  olmuştu. 

Bu mutlu azınlık bir ara  ailecek bilgi ve kültürlerini artırmak üzere   Cannes film festivaline de katılmıştı. 

Prof. Dr.  Mehmet Sağlam'ın verdiği bilgiye göre ,  1925 yılında kurulan THK  kuruluşundan çöküşüne kadar 800 ton altına eş değer bir bağış geliri etmiş, ancak   zaman içinde  800 ton altını eritip nana  muhtaç olmayı başarmıştı. 

Atatürk’ün kuruluşuna  iyi niyetle  “ istikbal göklerdedir” özdeyişiyle  katıldığı bu   kamu kurumu statüsündeki dernek  gelirlerini bağışlar yoluyla elde ediyordu.

Kurucuları arasında ismet İnönü  de yer alıyordu. 

Devlet bu  derneğe   başlangıç olarak  14 ton altın karşılığı olan 875 milyon lira bağışlamıştı. Kurum zaman içinde gelir kalemlerini çeşitlendirerek zenginleşti.

Başlıca gelirleri  bağışlar, fitre , zekat, tayyare pulları, kurban derileri ,reklam gelirleri ,içki ve sigaradan yapılan kesintiler, kira gelirleri, domuz çiftliklerinden alınan paylar, vs ile  meblağ  800 ton altın (25 milyar dolara) ulaştı..

Zaman zaman yolsuzluk, vurgun, soygun söylentileriyle gündeme gelen kurum  son büyük yangında  işlevsizliğiyle ortaya çıkmış bulunuyor.  

Son başkanı , başkan  olmayıp kayyım olduğunu iddia etti . Başkan ,  Habertürk tv'sine   yedi yerden su getirerek yapmadığı  açıklamada spikerin bütün yalvarıp yakarmalarına rağmen vurgundaki suçu asla kabullenmedi.  

Sorgu  işkence altında türlü işkence  alet edevatı altında yapılsaydı dahi, başkanın  ser verip sır vermeyeceği belli oldu.

Arif ve zarif izleyenlerin başkanın içine düştüğü bu durumdan  haya edip  durumu başlarını önlerine eğdikleri  hususu izahtan varestedir.

Bana sorarsanız ; vallahi ben o kadar arif ve zarif biri  değilim. Bu yangın haberleri çıktığı  günden beri  gözlerimin önünden  hemen çocukluk günlerim gitmiyor.  Okuldayım;   okulda tek sıra olmuşuz.  Öğretmenlerimiz ellerimize    o üzerinde THK  amblemi olan sarı zarflar tutuşturuyor. 

Rüyalarıma giren bet beniz kalmamış fakir bir  sarı zarf  boynunu büküp ;

-Görmüyor musun, her tarafım sapsarı? Hasta ve fakirim. Ben bu halde vatanı nasıl korurum?  İçime neden 5 kuruş koyuyorsun, diyor.

Çocuk duyarlığımla üzülüyorum. Üzüntüyle  girdiğim  yataktan  gece kan ter içinde  fırlayıp babamın eline yapışıyor; 

-Baba bu zarfa  100 kuruş koy. Yoksa öğretmen kızar, beni sınıfta bırakır,  diyorum.

Rahmetli babam gözlerinden uykular akarak , fabrika ceketinin  cebindeki son kuruşu da silkeliyor.  Bir 50 kuruş daha veriyor...

Yıllar geçti. Bugün yaşlı bir adamım .Şimdi   anlıyorum ki, nice fakir evlerin aşından ekmeğinden çalınmış olan o kuruşlar  tüyü yetmemiş yetimin, yaşlının, hastanın ilaç parasıydı, aşıydı, ekmeğiydi.

Herkesin yemeyip içmeyip  bütçesine göre yaptığı bağışlar , hayır hasenata değil, kör bir  kuyuya atılan taşlarmış. 

Bu kuruşlar , 800 ton altın (25 milyar dolar) olmuştu.

Kurum başkan ve yöneticileri gelirlerin altından girip üstünden çıktılar. Ne uçak aldılar, ne uçak uçurdular. Yangınlar bile umurlarında olmadı.  

Meğerse herkes kör bir kuyuya taş atar olmuş. Bu kör kuyu bir türlü dolmamış.

THK ‘ya yaptığımız bağışlar hırsızların yolsuzların boğazına gitmiş . Onlara  hakkımız haram olsun. 

Ben de K urumun oradan  geçiyordum, ben de bu kuyuya bir taş attım , kulağımı verdim, yıllar geçti hala ses gelmedi...

<