KÖR KARGA
Kargaların ceviz ağacıyla imtihanı dünkü tarih itibariyle nihayet sona ermiş bulunuyor.
Ne kargası, ne imtihanı , şeklinde soru yönelten bazı arkadaşlar bulunabilir. Olsun. Demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Herkes her şeyi sorabilir ancak devlet başkanına 128 milyar liramız nerede? Kimin cebine koydun? gibi sorular sormamalı, itham ve iftiralarda bulunmamalıdır. Tutup da;
-Her türlü soru sormak demokrasinin ( ? ) cilvelerindendir. İktidar olursan katlanacaksın , demişlerdi.
Bizler şahsen bu tür şaibeli, belgelere dayanmayan soruları , iddiaları asla dikkate almadık, almayacağız. Nitekim bazı hukukçu arkadaşlar ;
-. Müddei iddiasını ispat ile mükelleftir, demişlerdi de bizler onları haklı bulmuştuk.
Bir hukukçular sitesinde ,bir mizahçı arkadaşın, kargalar meclisinde alınan kararların KHK hükmünde olup olmadığı hususunda görüş talep ettiğini bizzat bu gözlerimle okumuş, bir diğerinde bu kararların üst mahkemede hukuka uygunluk denetimine tabi tutulup tutulmayacağı sorular sorduğunu okumuş, mizahımızın geldiği seviye için hakikaten esef etmiştim.
Bunu ve pencere kenarında gözlemlediğim ceviz ağacında takılı naylon şerit hadisesini hikayeci bir arkadaşıma anlatmıştım.
Hikayeci arkadaş bu surreal hadiseden iyi bir hikaye çıkartabileceğini düşünmüş olmalı ki, penceremin kenarındaki uçar kaçar mahlukatı beslemem için bir torba tohumluk buğday hibe etti ve durmayıp torbanın bir kısmını yırtıp mezkur hububatı pencere kenarına serdi.
Kedilere yaptığı yardımlarla sosyetemizin sözde hayvan severlerine nal toplatan bu değerli üstad yaptığı hibeyle beni başından bağlamış bulunuyor.
Hikayeciler tuhaf insanlardır. Olmadık olaylardan hikayeler uydurup buna önce kendileri inanır, sonra da temiz kalpli saf, temiz kalpli okuyucularına inandırırlar. Jüriler teşkil ettiğinde bunlara ödüller dağıtırlar.
Mevzumuz bu değil. Şimdi bunları bir kenara bırakıp , sözü uzatmadan hadiseyi hayvan hakları düzleminde ele alıp;
-Nerede kalmıştık şeklinde bir soruyla ;
-Eee ..sonra? diye soran arkadaşa cevap verelim.
Dikkatli ve meraklı okuyucular , salgın hastalıklarla, savaşlarla, doğal çevre afetleriyle allak bulduğu bir devirde penceremin kenarında sözünü ettiğim bir hadiseye dikkate alacak kadir şinaslıkta bulunmuştu.
Mezkur yazıda penceremin kenarında bir ceviz ağacının bulunduğundan , ağacın dallarının burnuma kadar uzandığından, ayrıca dallarda takılı duran naylon kargo şeridinden, iki karganın bu şeridi çıkarma operasyonundan söz etmiştim. Yazı , bir çok çevrede parmak ısırtacak güzellikte (?) görülmeli ki, hikayenin ikinci kısmı istendi.
Hadiseyi uzun zamandır pencere kenarından takip etmekteydim.
Bendeniz kargaların bayağı akıllı olduklarına , uzun yaşadıklarına, sosyal bir hayvan olduklarına , aralarında sohbet ettiklerine, mizah duygularının gelişmiş olduğuna, hatta bazı fıkralar anlatıp kahkahalarla güdüklerine dair bazı ansiklopedik bilgiler okumuştum.
Bu bilgilerin bir gerçeği ifade ettiğine, bunu sosyal bir takıntı halinde getirdikleri naylon kargo şeriti hadisesinde daha yakından müşahede ettim.
Bugün sabah memurların mesai saatine başlamalarına az bir zaman kala gene o iki karga penceremin kenarındaki ceviz ağacına kondular. Bunlardan biri genç ,diğeri yaşlıydı. Dikkat ettim, yaşlı olanı bilge, tecrübe sahibi, kafasında saçları dökük, bir gözü kördü. Bunlar elbirliğiyle naylon şeriti daldan kurtarmaya çalışıyor, şerit dala yapışmış bırakmıyordu.
Kör karga gün görmüştü, hayatın nice cenderelerinden geçmişti. Kör karga , operasyonu kenardan yönetiyor, genç kargaya bir yandan talimatlar veriyor, bir yandan da fiilen ve fiziken, gagasıyla, kanadıyla, ayaklarıyla operasyona katkıda bulunuyordu.
Bu operasyonda benim de katkım olmuştu. Şerif iki dala yapışmıştı. Operasyonu kolaylaştırmak için daha önceden şeriti bir daldan kurtarmıştım.
Kargalar naylon şeriti ceviz ağacının dallarından almak için hayli mücadele ettiler. Dallara zarar vermediler. Çevreci hayvanlardı.
Neyse...Eski insanlar menkıbelerinde tekrar ederler; hikayelerde zaman tez geçer, derler.
İki karga sonunda muratlarına nail oldular. Şeriti takılı olduğu daldan kurtardılar. Şad olup sevindiler. Genç karga gagasına taktığı naylon şerit ile havalara uçtu, ardından kör karga onu takip etti. Kargalar kahkaha ata ata Salacak tarafında bir yere doğru uçup gözden kayboldular.
Pencerenin kenarında oturup bunları düşünürken, uyuya kalmışım. Rüyamda Uçaklar Üsküdar semalarında süpersonik seslerini açmış, alçaktan alçak pike yapıyor, fitnenin başı takkeli meczup ;
-Bombalayın ! sağ komayın! Eman vermeyin! diye sesleniyor, ağaç dalları birbirine giriyor, yapraklar yerlere seriliyor, dallar kırılıyordu. Kargalar birbiriyle çarpışıyorlardı. Bir karga ;
- Gözüm gitti gözüm ,derken diğeri ;
-Kanatlarım kırıldı , kanatlarım , diye ağlıyor, bir başkası da ;
- Babamız ağaca çarpıp yere düştü, diye feryat ediyordu.
Takkeli meczup yandaşlarına seslenip;
- Yakalanacağınızı anlarsanız camilerde itikafa girin diyordu. Sonra bir süpürgeye binip uçuyordu.
Uyandım saat sabahın onu ! Kan ter içinde kalmışım. İşe geç kalacağım diye korktum. Elimi yüzümü yıkarken fark ettim bir gözüm kanlanmış. Bolca kolonya dökündüm.
-Acaba covid-19 mu bulaştı, diye endişe ettim. Sonra ellerimi açıp;
-Ya Rabbi, halimiz sana ayandır, bizleri bu meczubun şerrinden ,covit-19 belasından kurtar diye dua ettim.
Yüzümü yıkarken gözüm takvime ilişti. ikibin yirmi yılının mayıs ayındaydık. Onyedi günlük tecritte atıp kalkıp rüya görüyor, rüya yorumu yapıyorduk.
Bir sabah postacı bana bir bilgi notunu tebliğ etti. Tebligata baktığımda gönderenin kim olduğu yazmıyor ancak karga hadisesine açıklık getiriyordu.
Meğerse kargalar, 15 temmuz’da hırsız FETÖ ‘nün uçak saldırısında ağaçlara çarpıp düşen kargalardan birinin yakınlarıymış. Sağ kalan eşin bir gözü kör olmuş. Genç karga ise oğluymuş. Kundakta yetim kalan küçük karga da karga dilinde ağlıyor, annesini istiyormuş. Babası olan kör karga ;
-Ağlama yavrucuğum , sana bir salıncak kuracağım, demiş.
15 temmuzda Üsküdar üzerine pike yapan Getö'nün uçakları süpersonik patlama seslerinden paniğe kapılan zavallı anne kuş bir ceviz ağacına çarpmış, oracıkta Çiçekçi camiinin avlusuna düşerek beyin kanamasından son nefesini vermiş. Baba karga ise o gece bir ağaç dalına çarptığından bir gözü kör olmuş.
Büyük oğlan, beyaz naylon şeriti farkederek babasına haber vermiş.
Bu şerit küçük kara kuşa salıncak içinmiş…
Umarım uygun bir salıncak dalı bulmuşlardır.
Gözümü yumdum, açtım. Baktım , Çiçekçi durağında bir adam otobüs bekliyor. Bu ben miyim?
Ocağın altını kapattım mı?
Kapı anahtarı üzerimde mi?
Penceremin kenarındaki saksımda açmaya hazırlanan küçük gül seni suladım mı ? ..