"KİM VAR İMİŞ BİZ BURADA YOĞ İKEN"
2017 giderayak dostları da beraberinde götürdü.
Tarık Dağlıoğlu ve Cafer Yarkent’ten sonra Altan (Tanman) Ağabeyle de
vedalaştık.
Bu tür yazıları yazmayı beceremedim. Bu nedenle kısa geçiyorum.
Giden tüm sevdiklerimiz gibi onları da özleyeceğiz…
İki haftadır kitaplardan uzak kalmıştık. Bugün bir tavsiye ile girelim söze.
“Karacaoğlan der ki bakın olana
Ömrüm yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken”
Cemal Kafadar yeni kitabının adını Karacaoğlan’ın bu ünlü şiirinin son
dörtlüğünün, son mısrasını aynen alıntılayarak koymuş…
“Kim var imiş biz burada yoğ iken”
Harvard Üniversitesi Orta Doğu Tarihi Bölümü öğretim üyesi Kafadar kitabının
giriş bölümünde, “Bu soru sizde bir merak uyandırmıyorsa, hatta tarihçilerin bu tür
sorularla uğraşmasını yadırgıyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye etmem” gibi kontra
bir cümle ile başlıyor.
Cüretkar, davetkar ve aslına bakarsanız provake edici bir giriş bu.
İnceden meydan okuma ve tahrik edici bir çağrı sanki…
Dört derin araştırmadan yola çıkılarak yazılmış dört uzun makaleden oluşan bir
kitap.
İlkinde babasından kalan arazinin peşine düşen bir Yeniçeri.
İkincide 17. Yüzyıl İstanbul’unda yaşamış bir derviş güncesi.
Üçüncüsünde çıktığı Venedik seyahatinde hayata gözlerini yuman Ayaşlı
Hüseyin Çelebi .
Ve sonunda da şeyhine yazdığı rüyalarını anlatan mektuplarla irşad edilmeyi
bekleyen Asiye Hatun’un hikayesi var.
Tarih seviyorsanız ve efsunlu bir hayal yolculuğuna çıkmak istiyorsanız acele
edin. Bir solukta bitiriverirsiniz…
Önce Cemal Kafadar hocama kitaplığımıza böyle bir eser armağan ettiği için,
sonra da sayın İzzet Çapa’ya bu kitabı tüm çevresine yayıp önerdiği için teşekkür
ediyorum…
Haftaya görüşmek dileği ile sağlıkla kalın efendim…