KILIÇDAROĞLU VAK'ASI
Daha önce de AKP , Habur kapısında teröristleri karşılamış ,” Ulan oğlum, ev üstüne ev olmaz. Yazıksınız ; gelin teslim olun “ diyerek silahlarını teslim almak istemişti. Bunlar silahlarını teslim etmedikleri gibi, “viva" işaretleri yaparak suları köpürtmüşlerdi.
Buna bozulan AKP , özeleştirisini yaptı ve teröristlere “ Benden bu kadar” diyerek kapıyı gösterdi.
Çözüm olamadı.
Kapının önünde onları bekleyen vardı; ABD için bunlar bulunmaz fırsattı. Bunlara “ Vay arslanlar, vay kaplanlar, vay özgürlük savaşçıları, vay kahraman Marksist Kürt gerillaları” diyerek bunların sırtını sıvazladı, ellerine birer tüfek verdi. Sırtlarına birer üniforma geçirdi. Bir dolmuşa bindirerek Türkiye sınırına gönderdi.
Üstüne üstlük tam o sıralarda TSK içinde asker kılığına girmiş yuvalanmış bir kısım FETÖ teröristi sınırdan geçen köylüleri yanlışlıkla (!) bombaladı.
Muhalefet, özellikle bu olayı hükümet üstüne yıkmaya çalıştıysa da muvaffak olamadı.
Velhasıl çözüm olmamış, CHP'nin de dili durmamıştı. CHP , bunu ve her türlü olumsuzluğu hükümete mal edip durdu.
Eleştiriler, mahalli seçim öncesine kadar devam etti. Mahalli seçimlerde CHP, HDP ve diğer füruat seçim ittifakı yapıp onlarla sarmaş dolaş oldu. Seçim sathi mailinde içtikleri suyun ayrı gitmediği, ibretle görüldü.
Hiç şüphesiz halk, CHP'nin bu yol arkadaşlarına şüpheyle bakmıştı. Nasıl bakmasın ; tavuk hırsızları hariç , ipini koparan bu ittifakta yerini almıştı.
Güney sınırlarımıza binlerce ton silah yığınağı yaparak ülkemize diş bilemekte olan “dış düşman” rolündeki ABD de , hükûmete karşıydı ve o da bu ittifakta yerini almıştı.
CHP seçmeninin büyük çoğunluğu bu ittifaka çekince koymuştu. Halkın büyük çoğunluğu için ülkenin bütünlüğü onun kırmızı çizgisiydi. Bu konuda göğsünü gere gere partisini savunacak durumda değildi. Nitekim bu ittifak hakkında görüşü sorulduğunda CHP'liler yüzleri kızararak başlarını yere eğmek zorunda kalıyorlardı.
Günler geçti. 31 Martta yapılan seçimlerde CHP'nin büyük şehirlerde belediye başkanlıklarını kazandığı görüldü.
İktidarca öngörülmeyen bu sonuç üzerine İstanbul seçim verilerini inceleyen AKP seçimlere hile karıştırıldığını ileri sürerek sonuca itiraz etti. Dilekçesine delillerini ekledi. Şimdi YSK bu deliller inceliyor. Vereceği karara göre seçim yenilenecek ya da yenilenmeyecek.
...
Hayat devam ediyor. Düşman düşmanlığına, puşt puştluğuna devam ederken halk da zor zamanlar yaşamaya devam ediyor. İşsizlik , fukaralık ülke gündeminin değişmeyen konusu.
Asker sınırda müteyakkız; gelebilecek saldırılara karşı nöbette.
...
Geçtiğimiz gün gene dört askerimiz PKK saldırısında şehit düştü. Askerler toprağa verilmek üzere memleketlerine gönderildi. Ülke bir kere daha evlat acısını yüreğinde duydu.
Ankara’daki şehit cenazesine gidenler arasında Kılıçdaroğlu da vardı. Daha önceki taziyelerinde çelenkleri parçalanan Kılıçdaroğlu, bu taziyede göreceği! tepkiyi hesap edememişti. Nitekim taziyeye katılan bir gurup, şehadetin faturasını HDP ile ittifak yapan Kılıçdaroğlu’ na kesti. Tartaklandı. Bu istenmeyen, ancak öngörülmeyen bir sonuç değildi.
Kırılgan olan ortam bir kere daha gerildi. Şimdi olay Kılıçdaroğlu ve ortakları tarafından tehlikeli bir şekilde köpürtülmeye devam ediliyor.
CHP'nin sıkıntısını anlamak zor değil. İstanbul, Ankara seçimleri sonuçlarıyla “ne oldum delisi” olmuş CHP bir yandan iptal ihtimalinin sıkıntısını, diğer yandan da ortaklarına ödeyeceği bedelin sıkıntısını yaşıyor. Bu stresle yaşayan partinin genel başkanı hata yapmaya devam ediyor.
Sorunlu muhalefetin sonuçları ağır olacaktır.
Her gelen mağdura , mazluma, fukaraya, ülkelerinden kovulmuşa kapısını, evini, sofrasını açan bu güzel ülkenin bu güzel insanlarının hatırına aman biraz daha dikkat...
Bizler kardeşiz. Topraklarımızı işgale niyetlenen, teröristler eliyle kardeşi kardeşe düşürmeye çalışan düşman fırsat kolluyor ; aman düşmana fırsat vermeyelim.