SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

KAMUOYU'NDA SIFIRLANAN GAZETELER..

Medyamız, kamuoyu’nda eleştirilerin odağına düşen bir güven bunalımının sancıları içindedir. Bunun kanıtı okur şikayetlerinde fazlasıyla görülmektedir.

Basın, olayların görüntüsünün düştüğü bir büyük ayna olarak önemini ve itibarını korumalıdır. Muhabirinden yazar ve yorumcularına kadar doğruluğun ve güvenin temel ilkelerine ters düşülmemelidir. Üzülerek belirtelim ki, gazetelerimizde bir olayın gerçek yönünü öğrenmek için zorlanan bir okur kitlesiyle karşılaşılmaktadır. Gazetelerimiz kamuoyunun denetimini unutmuşçasına objektif haberciliğin dışında bir tutum izlemektedir. Kamuoyu’nun basınımıza bağlı yüksek sadakatinin güven kaynağının özünde şu söz yatar:

“Basın dördüncü kuvvettir..”

Gazetecilik mesleğine adım atanların manevi gücü, bunun sağlayacağı etkiyle ölçülür. Yani, Türkiye’de basın kuvvetler sırasında dördüncü olarak değerlendirilmişse, artık sorumluluklarından bir sapma beklenemez. Ne yapması gerekir? Doğru, dürüst ve tarafsız ilkeli yayın yapması amaç sayılır. Yoksa onun kuvveti kelimenin sertliğinden, mürekkebinin parlaklığından veya kağıdının kalitesinden gelmez.

Gazetelerimizin siyasi kutuplaşmaların etkisi altında yayın yapma anlayışına geçerli bir neden gösterilemez. Halkın haber alma hakkı, bu şekilde elinden alınırsa, basın dördüncü kuvvet olmaktan çıkar. Aslında bulunduğumuz son noktada da tartışılan bu konulardır.

Gazetelerin her yazdığının doğruluğu tartışılmaktadır. Kamuoyu önünde bir gazetenin yıkımını trajındaki düşüşler hazırlar. Fakat, buna kılıf hazırlayanlar, trajları baskılayıp zorunlu reklam kaynaklarıyla okursunuz gazeteleri devam ettirmek istiyorsa, bunlara sözümüz yok.. Hala basının dördüncü kuvvet olduğunu ham hayalleri içinde düşünebilen fikir işçilerine uyarılar da bize düşmez. Basın hürdür. Erbab-ı Kalem, fikri, vicdanı, değer yargıları yüksek gazeteciler, olayların aksettirildiği aynalara baksınlar.. Aynalar gölgeleri barındırmaz ama, ışığı tam olarak yansıtır…

Eğilimler ve fikirler, mantığın kurallarına saygısız hale getirilmemelidir. Sokaktaki adam, memnun değiliz bu gazetelerden diyebiliyorsa ve bu memnuniyetsizliğini elektronik sosyal medyada “abuk sabuk” ifadelerle yerine getirebiliyorsa, örnek basın nasıl doğabilecektir?. Özür, ruhu ve sözü tükenmiş bir medyamız olduğunu düşüncelerimize sığdırmak istemiyoruz. Her görüş ve her düşünce, yasaların sınırları içinde, basının işlevi olmalıdır.

DOĞRUSUNU SÖYLE..

Birleşik Arap ülkelerinden birinde Emir’in çok değer verdiği atı ölmüş. Saray görevlileri korkudan bu durumu Emir’e bildiremeyince bunu anlatmak veterinere düşmüş. Emir’in huzuruna çıkan veteriner, ezile büzüle anlatmaya çalışmış:

“Emirim şu sizin sevgili atınız var ya..”

“Söyle bakalım, ne olmuş?”

“Emirin, atınıza bugünlerde bir hal oldu. Ne yiyor, ne içiyor, ne yürüyor, ne de işitiyor?.”

Emir, birden köpürmüş:

“Ulan at öldü desenize..”

Veteriner:

“Siz, şimdi söylediniz efendim. Benim söylememe fırsat kalmadı..” demiş…

DÜŞÜNDÜREN BİR SÖZ: “Fikirlerini değiştirenler fikirsiz kalır.”

<