KALEMİM KONUŞTUKÇA / İSTANBUL'DA TRAFİK MÜDÜRÜ YOK MU? (2)
Sayın müdürümüze soruyoruz. Buraya kritik saatlerde bir trafik polisi koyamaz mı.? Birileri şikayet eder koyar, üç gün koyar. Beşinci gün polisleri arada bul…
Cankurtaran’dan sahil yoluyla Sirkeci-Harem Arabalı Vapur İskelesi’ne kadar gidişte de , aynı rezaleti yaşıyorsunuz. Uzun kuyruklara tahammül edemeyen uyanık sürücüler, ikinci sırayı yapmak ve araya girmek için arabalı vapur kuyruğunu zorlamak ve çift yolu felç etmekten ve ana yolu tek şeride dönüştürmekten utanmıyor. Tabii burada da bir polis yok…
Bu ülkede ne yaparsan yanına kâr kalıyor. Hiç kimse bu serseri sürücülerle uğraşmak istemiyor.
Bu yazdıklarım, sadece iş semtim de gördüklerim…
Valilik binasının yakınındaki Ankara caddesine uğrayan bir trafik polisi yok. Günün herhangi bir saatinde gidin görün. Geliş ve gidiş yolunda bir sıra değil, iki sıra karşılıklı park eden araçları ve sürücülerini görün. Adam tarlada öyle arabasını ortada bırakmaz. Sorumlu kimdir. İstanbul Trafik Müdürlüğü mü, Fatih Trafik Müdürlüğü mü, nedir bilemem. Otorite yok…
Yalnız bu mu? Eminönü Vapur İskeleleri önünde müşteri almak için yolun bir şeridini kapatan taksi sürücüleriyle baş edemeyen, Kazlıçeşme’de Marmaray’ın otoparkından çıkıp da Ataköy istikameti için sahile kendi yolundan değil, atlayarak ekspres yola girmeye kalkışan ve kazalara neden olacak gaddar sürücülere dur diyebilecek bir trafik müdürlüğü yok mu?
Şimdi yeni bir moda daha çıktı. Yenikapı’dan Ataköy istikametine giden uyanık sürücüler, bu kez de sağ şeritten Yedikule kavşağına kadar geliyor, oradan da trafiği allak bullak edercesine ekspres yola geçiyorlar. Bu da yeni bir haydutluk…
Bu trafik anarşistlerine dur diyecek bir şahsiyet yok mu ?
İşte ben iki-üç noktada yaşadıklarımı anlatmaya çalıştım.
Kimbilir buna benzer kaç nokta var İstanbul’da. İstanbul trafik müdürlüğünün, kesişen yollardaki, kavşaklardaki rezaletleri cezalandıracak ve şerefli insanları sahiplenecek 50 veya 100 motorize ekibi yok mu ?
Allah rızası için bir deneyin… Vatandaşı insan yerine koyun. Siz bizim hakkımızı yedirmeyin, biz 1 saat değil, 2 saat bile bekler, ama gık demeyiz…