ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

JESUS GÜNEŞ’in ELİNİ ÖPMELİ!

Fenerbahçe Neden Kaybetti? Beşiktaş Neden Kazandı? 

Jesus; "En kötü karar kararsızlıktan daha iyidir" dersini görmezden geldi haftalardır. Hep kararsız kaldı. Bir maç 4'lü oynadı, başka bir karşılaşmada defansını 3'lü dizdi. Kararsız kaldı. Kendi işin içinden çıkamazken, sahadaki oyuncular nasıl çıksındı? Türkiye ligini şampiyon bitiren hiçbir takım bugüne kadar 3'lü defansif parselizasyonla şampiyon olamamıştı Türkiye Süper Lig tarihinde. Bakın biz İtalya değiliz! Elinizdeki oyuncular İtalyan markası taşımıyorlar! Onlar futbola üçlü defansif sistemle oynamak için doğmuşlar. Tıpkı Hollandalıların alt yapıdan beri 4-3-3 sistemini çocuklarına ezberlettiği gibi. Biz Türkler bu üçlü oyunu beceremiyoruz ne hikmetse. Teknik kadroda Türk ligini, Türk futbolcusunu, Türk takımlarının kimyasını bilecek Türkiye Süper Ligi tecrübesi olan yardımcı bir antrenör lazım her yabancı hocanın yanına. Diyeceksiniz ki Mehmet Aurelio var teknik ekipde! Demek ki yeterli olamamış. “Hocam bu lig 3’lü savunma anlayışını taşımaz, bizim çocuklarda bu işi beceremez” diyememiş! Jesus’un egosu da tavana vurmuş. Kimseler kendisine söz geçirememiş!

Güneş; Beşiktaş'a yeniden gelip takım dizilisini klasik döngüde devam ettirdi. Hocanın sistemi yıllardır 4-2-3-1'di ve öyle de gidiyor.  Tek farkı Cenk'i sola koyup mümkün olduğunca Tosun'un sık sık içeri girmesini teşvik eden bir sistem geliştirdi. Şimdiye kadar da başarılı oldu.

Jesus; Ekibi ilk yarı güzel oynamışken, Arda maestro gibi davranırken herşey güzeldi ama ikinci yarı başlarken oyuncu değiştirmeyi asla düşünmedi Portekiz'li. Herhalde biz bu maçı alırız diye Beşiktaş’a saygıda kusur etti! Pedro avare avare gezerken, Mert Hakan’ın sinir katsayıları küplere sığmazken, üstelik cebinde sarı kartla da oynarken, Jesus her ikisini de oyundan almayı düşünmedi.

Güneş; Sadece tek gol farkla geride devreyi kaparken ikinci yarıya neşteri tamda doğru yere vuran bir operatör doktor gibiydi Şenol hoca. Hiç beklemedi, hiç tereddüt etmedi. Oyuna Maxim ve Redmond'ı attı Güneş. Önce orta sahada takımını hakim kılıp, devamında ofans aksiyonlarını uygulamanın yollarını arayacaktı. Belli ki tecrübeli teknik adam oyunu bir gün önce kafasında sanal olarak oynamış, A-B-C planlarının hesabını yapmış ve farklı senaryolarda kimi kimle oynatıp maçı nasıl kazanırım sorusunun cevabını aramıştı hep.

REDMOND’un OLAĞANÜSTÜ OYUNU

Jesus; Penaltıdan sonra Beşiktaş eksik kaldı. Peki Fenerbahçe'nin maçın başından beri Pedro'nun sahada olmamasıyla ilk yarıdaki uzatmalarla beraber 80 dakikadan daha fazla sürede 10 futbolcuyla oynadığını kaç kişi farketti acaba? Jesus gibi bir tecrübe bu durumu gerçekten anlayamadı mı? Hadi diyelim cezalı olan Jesus’un gözleri miyopdu ve uzağı iyi seçemiyordu tribünden! Peki takımının başında sahaya çıkan Joao de Dues da farkedemedi Pedro’nun sahada olmayışını? Serdar Dursun, mesela, Pedro’nun yerine 46'da oyuna giremez miydi? Her yazımda yazdığım gibi Zacj neden yine üvey evlat muamelesine tabi tutuldu? Şu takımda topu ileriye götürecek yegane iki isim var; Arda ve Zajc! Her ne kadar Fenerbahçe açısından oyunun kopuş noktası Valencia'nın kaçırdığı penaltı olsada, nasıl kazanırken ilk tebrik teknik adama gidiyorsa, kayıpta da yoğun eleştirilerin Jesus'a gitmesinden normal ne olabilirdi ki? Jesus tercihleriyle maçı Beşiktaş'a veren adamdı maalesef.  Sistem yanlış, ilk 11 yanlış, tercihler yanlış, değişiklikler yanlış, yanlış oğlu yanlışdı Portekiz'li hocanın yaptıkları ve kararları.

Güneş; Wellington'un kırmızısının akabinde Gedson - Necip değişikliği yapıp bir anlamda hem defansını hem de merkez orta sahasını dengeye getiren Şenol hoca, Aboubakar - Tosun ikilisiyle devam ederek; "Pes etmeyin çünkü ben kenarda teslim olmuyorum" mesajını verdi sahadaki oyuncularına. İlk yarının yıldızı Arda, ikinci yarının baş aktörü ise Redmond'dı. 3 asist ve bir golle tarih yazdı İngiliz oyuncu. Şenol Güneş ve futbolcuları Redmond'un çabasına fersah fersah ayak uydururlarken, Jesus ve sahada çubukluyu taşıyanlar ise Arda'nın gayretine layık olamadılar ne yazık ki. Jesus rahat kazanacağını zannetti. Fena halde yanıldı. Ve Fenerbahce şampiyonluğa veda etti. Aslına bakacak olursanız, evinizde her iki ezeli rakibinize 3'erli , 4'erli gollerle yeniliyorsanız, şampiyonluğu da hak etmiyorsunuz demektir.  

Valencia; Arda'nın muhtesem gecesinde genç oyuncudan gelen iki mutlak gol pozisyonu ki birisi penaltıydı, değerlendirmeyince oyunun kazanma ibresini Beşiktaş'a döndürdü. Daha geçen hafta Yoğurtçu Parkı'na, Alex'in yanına heykeli dikilsin denirken, klübün tarihine efsane olarak geçecekken, bir anda istenmeyen adam olarak tarihe adını yazdıracak bir beceriksizlik örneği gösterdi derbi gecesinde.

Redmond; Karşılaşma öncesi Gündeş'in en büyük kozuydu belkide. Derbiye bir girdi pir girdi. Oynadı, oynattı, attırdı ve kendi de attı. Maça sadece damga vurmadı bence. Beşiktaş tarihine de imzasını attı Premier Lig patentli futbolcu.

Gecenin Tek Cümlelik Özeti: Jesus inadından kaybetti.... Güneş profesyonelliğiyle kazandı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
ASIM ÇALIK Arşivi