İYİMSERLER VE KÖTÜMSERLER..
Vücudumuzdaki organlar bir işletme ofisi gibidir. Bu işletmenin nasıl çalıştığını bilsek te sürekli onu işleten gücün içimizde mevcut olduğunu pek az düşünürüz.
Başımızdan ayağımızın ucuna kadar ki sistem karmakarışık ise de vücudun temeli sigortalarla bağlantılıdır.
Aslında hayatımızı zehir eden duyuları bizler vücudumuza taşıyoruz.
Kafamızdaki sigortaları attıracak parazitleri gene bizler beyine davet ediyoruz. Uygun olmayan davranış biçimlerini yanlış süzerek, kavrama yeteneğimizi ekseninden saptırıyoruz. Vücuttaki akım kontak yapınca kafamızın ana sigortasının şalteri birden düşüyor.. Yahut beynimizin pili deşarj oluyor.. Yani aktif aklımıza “mukayyet” olamıyoruz.
Günümüzdeki insanların tutarsız hallerini gördükçe, genelde toplumda, ortak bir ifade kullanılır..
“Adam kafayı yemiş!.. Yahut, adam çıldırma noktasına gelmiş, beyninin kontağı atmış!.” türünden konuşmalar yaparız..
Hal böyle olunca da, toplum yapımızda iki tür insanla karşılaşırız:
“İYİMSERLER VE KÖTÜMSERLER..”
İnsanların karakterindeki bu hastalıklı dokuları tamir etmek pek kolay olmuyor. Psikologlar yahut sinir uzmanları, günümüzde bu konularda yoğun çalışmalar yapıyorlar. Detayları henüz açıklanmayan sentezlerle bazı verilere ulaşabiliyorlar.. Kötümserlik; iyimser düşünenler için bir ruh bozukluğudur. Kişisel zıtlaşma, o insanın akıl bütünlüğünün arızalı şeklidir. Yaşam boyu iç dünyasında, kendisini yenik düşürecek bir gaflet hatasıdır.
Elbette ki, dünya tamamen iyimserlerle dolu olacak değildir. Bir şeye ak diyenler de, kara diyenlerde çıkacaktır. Acı ve tatlılar gibi birbirine uyum sağlamayan, çevremize ters düşen ayırımcı tiplerle de karşılaşacaktır.
Bu düşünce farklılıklarını normal kabul etsek bile kendimizi şuna inandırmalıyız:
“Akılımızın üzerine leke gibi yapışan bu tür şeyleri, hemen temizleyip parlamak kolay olmuyor.. Bu marazi ruh halleri de farklı dünya görüşlerine benziyor..
Bu konularda anlatılan bir fıkrayı sizlere aktarayım:
Avrupa ülkesinde bir Alman’la bir Fransız kendi aralarında şöyle konuşuyorlarmış.. Alman sormuş:
“Fransız’da iyimserlerle kötümserler ne durumdalar?”
Fransız cevap verir:
“İyimserler çalışır, kötümserler boykot yapar. Peki, sizin Almanya’da durum nasıldır?”
Alman’ın cevabı ilginçtir:
“İyimserler teknoloji üretir, kötümserler gelişmeyi engellemeye çalışır..”
Her şeyin bir yüzü, bir de tresi vardır. Çinlilerin bir Atasözünde şöyle denir:
“Gönül alıcı bir söz, kışı yaza çevirir..”