İŞİN İÇYÜZÜ / TEKMECİ, SANDALETLİ OLSAYDI!..
Sosyoloji bilimi, siyasetçilere malzeme verir.
Toplum biliminden mahrum devlet adamları, itici tutumlarıyla yanıltıcı bir tavır içine girerler. Toplumu yönetmekte her zaman hatalı ve kusurlu olurlar.
Toplum ve resmi yaşam arasındaki bağı oluşturan içeriksel unsurlar müşterek değerlerle ölçülür. Toplumsal “önkoşulların” insana dayanan en uç noktası, “müşterek değerlerle” tanımlanır. İnsanların birbirini tanıması, anlaması ve güven duyması bilincinin temel ögelerini, sosyoloji bilimi tamamlar. Bu bilim dalını öğrenmeden toplumun müşterek değerlerini tanıma ve anlama olanağı yoktur.
Sosyoloji, toplumsal süreç içinde elde edilen kavramların bilinçli yönetimidir. Müşterek değerlerle özdeşlik kurma psikolojisi hafife alındığında, devlet yöneticilerinin falsolu yönleri ortaya çıkar.
Toplumun müşterek değerlerini anlamakta “özdeşleşme” psikolojisine sahip bulunmayan devlet adamlarının şahsında şu durumları tarayalım:
Türk toplumu İslam kültür ve anlayış bakımından bir bütünlük gösterir.
Ayrıca, toprak sevgisi, vatan fikri ve bağımlılığı bakımından da gene müşterek bir değer hükmü taşır.
Gene, toplumumuz aile bağları yönünden de müşterek bir değere bağlıdır.
Aynı toplum, İslami geleneği dolayısıyla muhafazakâr görünse de, öncü bulduğu vakit yeniliğe açıktır.
Cumhuriyet devrimlerini benimseyip yaşatması da bundandır. Başka toplumlar gibi bağnaz ve tutucu değildir.
Müşterek değerler, o toplumun varlığında istikrarı belirler. Zaten toplumlar güçlerini, müşterek değerlerinin dayanışmasından alırlar.
Müşterek değerler o toplulukların omurgasıdır. Yok olduğu ve kaybolduğu zaman toplumun nefes boruları tıkanır.
Kullanıcı hatasına bağlı araçlar, yollarda kaza yapar. Ayrıca gene kullanıcı hatasına bağlı kusurlar yoğunlaştırılırsa, keman çalarken akortsuz sesler çoğalmış olur. Planlar ve amaçlar, toplumun müşterek değerlerine göre iyi ayarlanırsa, daha teminatlı bir gelecek beklenir.
Hatırlayın, yüzünüz kırıştıkça yaşlandığınızı söylemekten sakınmayan insanların yaşam gücünüzü altüst ettiklerini bir düşünün.. Devlet adamına sorular sorulduğunda, düşüncelerine “U dönüşü” yerleştiriyorsa, yaşamınızın sigortalarını atmış olmaz mı?
Müşterek değerlerimize, müşterek çıkarlarımızı eklersek toplumda özgüven duygusu daha sağlam perçinlenmiş olur. Buna en uygun sözü; (Theodore Hesburgh)dan öğrenelim:
“Bir babanın çocuklarına yapabileceği en büyük yardım, annelerini sevmektir.”
AH, ŞU MUTFAKLAR!.
İki kişi karşılıklı oturmuş konuşuyorlardı.
Toplumsal konuları tartışırken birisi sordu:
“Gazeteleri okudun mu? Dünyada en çok kazalar mutfakta oluyormuş.”
Arkadaşı gülerek cevap verdi:
“Doğrudur. Hepimizi hergün mutfaktan çıkan şeyleri yemiyor muyuz?”
Hep toplumun müşterek değerlerinden bahsettik. Biraz da aykırı değerlerine dokunalım. Anlayan anlar türünden bir fıkra sunalım:
“Bir çift Bot, yolda önüne çıkan bir çift Sandaletin arkasından baka baka mırıldandı:
“Hayret be yahu! İnsan bu dekolte kıyafetle caddeye nasıl çıkar?” diye söylendi.