SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / TAVRI BELİRLEYEN CÜMLELER KALDI MI?

Günlük konuşmalarımız, yazılarımız, sözlerimiz, sözcüklerimiz; cümle âlem biliyor ki, dil hatalarıyla dolu.. Dili kullanma kurallarına kimse aldırış etmiyor. Dil bozgunu yaygınlaşıyor.
Türkçe’nin doğru kullanım kuralları sadece akademik statüde yaşatılıyor. Dil birliğinden uzak gramer hatalarına düşüldüğünde, maksadını aşan cümlelerle, sözlü hatalar işleniyor.
Cümle dizilişlerinde en önemli unsur yüklemdir. Sözlüğe ve yazım kılavuzuna uyumsuz cümle kurulduğunda, öz Türkçe’miz adeta, Dinazor ağızlara teslim ediliyor.. Cümleler, cümle âlemin canına rahmet okuyan bir boyuta erişiyor..
Sabıkalı cümlelerin, cümle âlemin dilinde dolaştığına gene, cümle âlem şahit.. Maksadını aşan cümleleri, günlük yaşamımızın içine çokça aldık..
Soylu cümleler, soysuz kelimelerle dolduruldu..
Edebiyatımızın usta yazarlarının üslübunda, sade ve özentili bir dil akışı vardı. Türkçe’nin uyumlu yazılış biçimleri, kültürümüzün zenginliğini gösterirdi. Eskiden cümleleri, çekimli fiillerle bir eylem kuralına kavuşturmak için toplumun niteliklerini iyi anlatan “atasözleri” paragraflara yerleştirilirdi. Bu konuda Falih Rıfkı Atay, Ref’i Cevat Ulunay unutulamaz.
Artık günümüzde doğru yazmayı, doğru anlatımı mumla arar hale geldik. Dil bozguncularını geniş alanlar hazırladık.
Başınızı çevrenize çeviriniz. Bütün çarşılar, mağazalar, iş yerleri, siteler, yabancı isimli levhalarla donatılmış durumda.
Semtler, Avrupa’nın, yahut dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayanların izlemini veriyor.
Yunus Emre: “Cümleler doğrudur, sen doğru isen..
Doğruluk bulunmaz,sen eğri isen..”der.
Dil, ustalıkla kullanıldığında savaşlarda zafer bile kazandırır. Diplomasi dili ise bambaşka özellik taşır. Diplomasi masasında,
“Hükmeden bir dil kullanılırsa,” acaba, bunun sonuçları ne olur?
Diplomaside “beden dilinin” yararlarına da inanılır. Niyet okuyucular, birbirlerinin kafasının içinden geçenleri çözebilirler. Yani, arkadaki niyet anlaşılınca, konuşma lisanına itinalı, özenli kelimeler seçilir. Halk deyişleri içinde bunun güzel bir örneği verilmiştir. “Kaş yapayım derken göz çıkarır..” gerçeği buna uygun bir sözdür..
Devletlerin notalarına “ tavrı belirleyen” cümleler yerleştirilir.
Öncelikle, ulusların kaderini belirleyecek devlet dilinin egemen bir kavram taşıması gereklidir. Uluslar arası yapılanmada, diplomasi dili, ülke idealinin formülasyonu bakımından, arızalı kelimelerden seçilmemelidir.
Kuralsız bir yanlış kelime ok gibi fırlar, icabında taşı bile deler..
Ülkemizin hassas ve bunalımlı dönemlerindeki gündemine.
“Dil yarasını” anımsatacak cümleler katmayalım.
Asıl korkulması gereken bir noktaya sürüklendiğimizi unutmayalım.
Bilende, bilmeyende; ağzı olan herkes konuşuyor. Bu açıdan bakıldığında, cümle âlem “yorumcu” kesildi başımıza.. Buna bir de “karnından konuşanlar” eklerseniz, vay geldi halimize..
İşte,cümle âlemin cümlesiyle böyle oynanıyor.
Almanlar’ın atasözün’de şöyle bir cümle geçer:
“Çocuklar şekerler, büyükler yeminle aldatılır.”
KABAK DİLİ
Bir dil uzmanı, gittiği bir ülkede dil üzerine bir araştırma  yapmıştır.
Sonunda, bir konferans düzenleyerek dillerin yapı ve ses kurallarını anlatıyordu. Bir ara, eline içi boş bir su kabağı alarak, bunu kum ve çakılla doldurup sallamaya başladı.
Dinleyiciler: “Bu ne?” diye sormaya hazırlanırken konuşmacı cevap verdi:
“Bu da kabağın dil tarifi..”

 

<