SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / MASKELENMİŞ KİMLİKLERDEN KURTULMADIKCA..

Başarılı bir insan olmak için eylem gereklidir. Hedef koymadan başarıya ulaşmakta mümkün değildir. Yaşamınızı bir amaca hizmet vermeye adamışsanız seçtiğiniz alanı iyi belirlemeniz lazımdır. Şayet iyilik yapmaya odaklanmışsanız bunun manevi karşılığını beklemeniz doğaldır. İyilik yaptığınız her neyse, bundan güzel duygular yükleneceğiniz muhakkaktır. İçinize tatlı bir huzur yerleşmişse dünyalar sizin olmalıdır. Sevgi dolu iyiliklerin karşılığı manevi bir ödül sayılmalıdır. Hatta, iyilik ettiğiniz kimseden teşekkür beklemeyi bile düşünmeyiniz.
Ne yazı ki, bizim toplumumuzda, her yapılan bir iyiliğin karşılığı beklentisi yaşanmaktadır. Bu konularda hepimizin ortak bir yanı ve yargısı vardır. Başkaları için hep iyilik düşünen ve isteyen insanlara:
“İyi kalpli, iyi gün dostu” deriz. Ancak, iyi de olsa, kötü de olsa, beğenilir bir durumun koşulları da yanlış hesaplanmamalıdır.
Eğer, hayatınızda bir terslik çıkınca kendinizi hüsrana çekme gibi bir alışkanlığınız varsa,  kötümser duygularla zihniniz sakin ve sessiz kalamaz.
Birisine bir iyilik yaptıktan sonra, neden onlar da benim için aynı şeyleri yapmıyor, diye düşünürseniz, daha çok strese girersiniz.
Yaşamamızı kusursuzmuş gibi görmek, başkalarını suçlama huyumuzu öne çıkarır.
Toplumsal düzeyde, iyilik maskesine bürünmüş bir kişilik taşıdığınız anlayışı yerleşir…
Bizim halk geleneğinde, şu özlü söze büyük önem verilir:
“İyilik yapın ve karşılığını beklemeyin..”
Hatta, şöyle bir deyiş de sık sık kullanılır:
“İyilik et denize at.. Balık bilmezse Halik bilir..”
Ömrümüzü hep böyle övgü kazanacak şeylerle beğenilen ve takdir edilen insan olarak tanıtmaya çalışırız. Dikkat ederseniz, sevgiler, hiçbir vakit iyiliklerle sunulmaz. Hiç kimse böbreğe muhtaç bir insana böbreğini iyilik olsun diye vermez. Bir hayat kurtarmak için üstün insanlık duygularıyla hareket edilir. Bu gerçeği yaşamına yer etmiş bulunan insanların kutsal değerleri böyle ortaya çıkar.
İyilikler, yürekteki sevginin kaynağında barınabilirler. İnsanlar kadar hayvanları da seven, onlara değer veren kimseler şevkat ve merhamet  duyguları kabardığında, toplumun önünde “iyi kalpli” olarak anılırlar.
Yüreğimizi “vatandaşlık görevlerine” açarken, karşımıza çıkacak olaylar karşısındaki kişilik “etiketlerimizi” doğru yerine yapıştıralım. İyilik bir meziyettir. Buna karşın “iyi gün dostu” olmak, daha ayrıcalıklı bir insanlık eseridir.
Dostlarının mutlu ve huzurlu dönemlerinde onların yanında olan fakat sıkıntılı, muhtaç zamanlarında onlardan köşe-bucak kaçan  kimseleri, yaşam süresince “iyilikçi kimliğiyle” tanımışsanız bu yanılgınızın bedeli ağır olur.
Daha şu yakın günlerde gördük ve tanık olduk. Ömer Faruk isimli, ufacık yürekli bir çocuk, yolda can çekişen bir köpeği kucağına alarak tedavi merkezine götürüp hayata dönmesini sağlamış.. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, küçük bedeninde büyük yürek taşıyan Ömer Faruk”u “Yardım severlik” bilinci taşıdığı için çocuğun arzusu ve talebi üzerine ona yavru bir köpek armağan ettirmiştir.
Sözümüzün burasında, Tolstoy’un şu sözünü unutmayalım:
“Nasıl kafa sayısı kadar düşünce çeşidi varsa, kalp sayısı kadar da “sevgi” çeşidi vardır..”
Aman, sevgiyle iyiliği birbirine karıştırmayalım. Sonra hepten toplumla “barışsız” kalırsınız.. Bir partiye iktidara taşımak için Seçim sandığı başına gidilirken “iyilik yapma” amacıyla oy kullanılmaz. Toplumun olduğu kadar kendi mutluluğun ve geleceğin; daima, akılcı çıkarlarının temeli olmalıdır.
Yoksa, dost bildiklerinizin ve aldatıcı siyasetçilerin altında ezilirsiniz..

 

<