SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / Geleceğin hafızası…

Türkiye dışına göçen değerli ilim ve bilim adamlarımızın durumuna temas ederek, yılın son günlerinde önemli bir milli davamızı gündeme taşıyan Başbakan Ahmet Davutoğlu, millet realitesine yeni bir sayfa açmış bulunuyor.
Başbakan Davutoğlu, çeşitli batı ülkelerinde kariyer sahibi olan bilginlerimize;
“Bu topraklarda bir olalım, diri olalım. Bilgi ve becerilerinizle toplumsal kalkınmamızı zirveye taşıyalım..” demek istiyor.
Bundan şu anlaşılıyor. Başbakan, ilimin ve bilimin ışığında, yeni yılı bir “sıçrama tahtası” yapmak amacıyla kolları sıvamış görünüyor.
Bu açıklamaların ana fikrini öğrendikten sonra zihnimi, geçmişe kayan zaman yolunda gezdirmeye başladım.
Her şey belirli ise bunun metodu kolay bulunur. Her şey belirsiz ise, bazı şeylerin değişken olduğu görülür. Beynini yurt dışına taşıyan ilim-bilim adalarımızın yerinde olsaydınız ne yapardınız?
Çorak iklimlerde bitkiler çok zayıf, cılız yetişir. Zaman içinde o iklimin koşullarına direncini artırırsa gelişmesini devam ettirir. Bu doğanın temel kanunudur.
Bu böyle olunca, Doğu toplumlarında çağa uyum sağlama yetersiz kalınca, beklenen gelişme ve kalkınma gecikmektedir.
İşte, ileri toplumların önceliği, gelişme zeminine hep Batılı ülkeleri oturtmaktadır. Rönesans dediğimiz Batı toplumunun temelinde bu vardır.
Ne yazık ki, Doğu hâlâ bir Rönesans ortaya koyamadığı için Batının ürettiklerini tüketen bir toplum olmaktan kurtulamamaktır.
Filozof Tarde’nin tanımladığı gibi, yaratıcı, varedici, yani mucit bir kesime karşı, mukallit ve taklit edici toplum farklılıkları her zaman mevcuttur. Bu genellemeyi ülkemizin koşullarıyla kıyas edelim.
Ülkemizde 180’nin üzerinde üniversite faaliyet göstermektedir. Öğretim kurumlarımızın fazlalığına karşı onların eğitimini sağlayacak bilim adamlarına ihtiyaç talepleri artmaktadır.
Bunun yanında başka bir neden daha bulunmaktadır. Üniversitelerimizde eğitim kalitesini yükseltmek için bilimle beslenen kadrolara şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Hindistan buna bir örnektir. Bir zamanlar bu ülkede, “beyin göçü” yaşandığından, bundan rahatsız olan dönemin Başbakanı Amerika’ya şikayette bulunmuştu:
“Biz kalkınmadan nasibini alamamış bir ülkeyiz. Amerika’nın bizden beyin ithal etmesi, geri kalmamızı katmerleştirmektedir. Bunu bize yapmayın..” demişti.
Bu politika, bugün, bilgisayar teknolojisine sahip sıralamada, Hindistan’ı ön sıralara çıkarmış bulunmaktadır.
Şu sonuca varabiliriz ki, Başbakan Ahmet Davutoğlu, dışarıdaki ilim adamlarımıza ve bilim dünyamıza bu çağrıyı yaparken belli bir zamanda, belli bir mekanda yeni bir vizyon ortaya koymuştur.
Türkiye’de yeni bir yılda geleceğin hafızası bu olmalıdır.
Emeviler zamanında Doğu ülkelerinden Batı’ya hayranlık duyacakları ipek kumaşları, desenleri, mimari projelendirmeler ihraç edilirdi.
Doğu, artık Batıya bir şeyler vermelidir. Bu kan ve gözyaşı olmamalıdır.

 

<