İŞİN İÇYÜZÜ DİREKSİYON İÇİN BÖBÜRLENME NEDENLERİ..
Yeri geldiğini de, bir kulaktan girip diğerinden çıkan öğütlerin etkinlikleri, alay konusu olarak
tartışılır. Dünyada herkes bir şeyleri ciddiye almaz. Espri ve nükte yüklü pek çok söz, hazır cevap tipli
insanların dilinden eksik olmaz. Karikatürlü hicivleri de buna dahil edebiliriz.
Laf aramızda; öyle öğütler vardır ki, dinlerken güler misiniz, ağlar mısınız? Örneklemek
gerektirse, şu trafik komedyasına bir bakalım:
“Kazaların önü kesilemiyor!”
Suçun özü: Direksiyon hakimiyetini kaybetmek.
Düz bir yol. Trafik normal işliyor. Birden yoldan çıkan bir araç, etrafını tırpan gibi biçiyor. Olay
şehir içinde veya dışında olmuş, hiçbir şey farketmiyor. Suçun türünde de bir değişme görülmüyor.
Trafik makamlarından aynı açıklamalar duyuluyor:
“Direksiyon hakimiyetini kaybetmek..”
Trafikte günlük olayların kaydı böyle geçiyor. Bunu duyan ve araba kullanırken kendilerini
direksiyon ustası kabul eden kimseler, eleştiri oklarını hemen fırlatıyorlar. Ellerimiz , kurallarına uygun
şekilde direksiyonda olmazsa, en ufak bir hatada araç ekseninden kayar. Direksiyonu tutuş biçiminin
pozisyonları bellidir. Aracın hızı, yol açıları ve görüş mesafesi, bir anlık dikkat dağınıklığını affetmez.
Kaza kaçınılmaz olur.
Direksiyon kullanan herkesin bir aslan kükreyişini andıran alışkanlıkları vardır. İnsanları
direksiyondaki kişiliklerine bakarak eleştirirseniz, komik duygular içinde kalabilirsiniz.
Ülkemizde, direksiyonda kendine hayran olma duygusu yaygındır. Siz, ne kadar iğneleyici söz
söylerseniz söyleyin, direksiyondaki ustalığına toz konduran bir insan bulamazsınız.
Yeni yollarımızın bile dünya standartlarının üstünde olduğu söylenir. Ancak, araç kullananların
davranışları bu yollara uymaz. Trafik suçuna bulaşmış insanların ifadelerine bakınız. Yol yapımlarında,
mühendislik hatalarının mevcut olduğu söylenir. Hız ve mesafe ayırımlarında yol satıhları, meyil
hatalarıyla dolu bulunduğundan araçlar zaviye bakımından eksen kaymasına maruz kalıyorlar.
Araç kullananların iddialarına göre, gidilen yolların pek çoğunun yüzü güzel ama,
atasözlerimizdeki gibi huyu güzel olmuyor.
Anlaşılan, güzel yollarımızda direksiyon hakimiyetini kaybedenler, yiğitliklerine leke sürülmesini
istemiyorlar. Sonuçta kendilerini, yollara “ecel bulaştıran” suçlamasından kaçırmaya çalışıyorlar.
Hani, yazımızın başında, bir kulaktan giren, diğer kulaktan çıkan öğütlere kulak asmayanlardan
bahsetmiştik. İşte, yanlış ta olsa, kulağa yer eden ve toplumsal alışkanlığımızı kanıtlayan bir fıkra:
“Yengece, “Niçin yan yan gidersin?” demişler. Yengeç cevap vermiş:
“Serde kabadayılık varda ondan!.”
Benlik duygusunun oyuncağı haline gelindiğini de, yollarımızın çılgın insanlarını, “direksiyon
böbürlenmesi” tutkusundan ayırt edebilirsiniz. Şimdi, kendinizi sorabilirsiniz:
“Karayollarımızı direksiyon ahmakları mı işgal etti?”
DİREKSİYON BELGESİ
Fıkra bu ya, adamın biri arkadaşına demiş ki:
“Sorma birader, başıma geleni. Bugün otomobilimin direksiyonunu elimden kaçırdım..”
Arkadaşı hayretle:
“aman deme.. Kaza mı yaptın?”
“Hayır. Eşim otomobil ehliyeti aldı..”