SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ ÇOCUK, BABANIN AVUCUNDA IŞILDAR..

Babalar Günü’de, zaman gelip geçmez. Her doğan çocuğun bir tane “canı kadar”

sevdiği babası olmuştur. Çocukluk çağında “baba kavramı”, minicik yüreklerin şefkat ve güç

kaynağıdır. Her çocuk, babanın kucağında, böyle bir duygunun bütün bedeninde dolaştığını

hissetmiştir. Hele minicik ellerini, bir babanın avucunun içindeki sıcaklığa alıştırdığında,

dilinin ucuna getiremediği bir “korumacılık” duygusunu yaşamıştır.

Hayat koşulları ve karakter kırılmaları sonucu, çocuklarıyla böyle bir bağlantı

kuramamış olan babalar da, bir hınç ve öfke aracı olmamalıdır. Onlar da, her doğumdan

sonra kucağına verilen kundaktaki bir çocuğa kalplerinin bütün köşesini açmışlardır. Bebeğin

kokusu onlara, kimbilir ne umutları hatırlatmıştır.. Ama yaşam böyle bir şey.. Birileri

doyumuna sevinecek, birileri “nasırlamış” duygularla kalacak..

Baba imajı, daima ailenin “direği” olarak simgeleşmiştir. Anneler kadar babalar da

fedakârdırlar. Doğduğu günden sonra, yılların bir uzantısında, kayıp babasının varlığını

karşısında bulan her çocuk, bu anları çılgınlık sevinciyle karşılamıştır. Yaşam, bu mucizelerle

doludur. Bu bakımdan, herkesin babası herkese özeldir.

Her yıl babalar günü kutlanır. Babamla ilgili anılara duygularımı yoğunlaştırırken birden,

duayen gazeteci, rahmetli Metin Engin’in bir gazete yazısına takıldım. Babamla ilgili tarihi bir

gerçeği gazetede yayınlamıştı. Yıllar geçsede, kendime övgü payı çıkarmamak adına, bir adım

uzak durduğum, babama ait bu yazıyı, duygusal ve etkileyici yanıyla sütunuma almanın bir

vefa borcu olacağını düşündüm. Ayrıca, vatan ve millet denildiğinde mangalda kül

bırakmayanlara karşı, asıl yurtsever bir babanın, ailemize bıraktığı “medarı iftihar” bir

maziyle, yüreğimi doldurdum. Çocuk, ananın kucağında büyür, babanın avucunda ışıldar.

İşte, Metin Engin’in 3 Temmuz 2010 tarihli Bizim Gazete’de yayınlanan babamla ilgili

öykünün kutlanması gerekli mesajları:

44 yıldan beri Basın Şeref Kartı sahibi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Gazeteciler

Sosyal Dayanışma Vakfı Başkanı Selami Turgut Genç’in babası İbrahim Kemal Gençağa,

1934’te soyadı kanunu çıkınca ne yaptı?

Atatürk devrinde Malatya Nafia Müdürü olan İbrahim Kemal; Malatya Nüfus İdaresine

başvurdu.

Karşısında ütülü pantolonlu ve kravatlı bir zat gören nüfus memuru, müracaat sahibini

dikkatle süzdü.

Ziyaretçi; “Osmanlı devrinden beri yüzyıllar boyu taşıdığımız aile ünvanını onaylatmak

istiyorum” dedi ve nüfus cüzdanını görevliye uzattı.

Görevli kişi eline kalemi aldı:

“Siz Gençağa ailesindensiniz. Bu soyadı artık geçerli değil”, dedi ve cüzdandaki Gençağa

lakabının “ağa” bölümünü kalınca çizdi.

“Genç soyadını taşıyacaksınız. Ağalık, krallık, imparatorluk, mollalık ünvanları artık

yok”, dedi…

İbrahim Kemal Genç, görevliye teşekkür ettikten sonra şu tarihi sözleri söyledi:

“Mustafa Kemal Paşa, vatanı kurtarmak için girişiminde Samsun’dan Erzurum’a uğradı.

Erzurum’da iken Malatya’nın Eğin ilçesinin 200 kadar atlı milis kuvvetini temsilen Paşa

hazretlerine Eğin halkı şifreli bir telgraf çekti.

Mustafa Kemal Paşa’ya: “Kumandanız altında bağımsızlık için 200 kişilik milis

gücümüzle düşmanla savaşmaya hazırız” diye destek verdiler.

2

Mustafa Kemal, 1923’te Cumhuriyet’i ilân ettikten birkaç zaman sonra, Millî

Mücadeleye katılan Eğin’lilerden 30 kişilik bir heyet 1934’de Ata’yı Ankara’da ziyaret etti…

Türk Milleti, Atatürk’e soyadını yeni sunmuştu.

Eğin’lilerin fedakârlığını, Atatürk unutmamıştı.

Eğin halkına şu tarihi mesajı verdi: “Bugünden itibaren Eğin ismi tarih oldu. Kasabanızın

adı KEMALİYE” buyurdu…

<