SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / ARTIK, ESNAFA ODAKLANALIM..

“Kabahatlarla” ilgili ne kadar yasa, kararname, tüzük ve yönetmelik varsa; bütün bunlarla yüzyüze yaşayan meslek türü, şüphesiz ki esnaflıktır.

Şaşırmayalım;

“Yutulan her lokmadan bile esnaf sorumlu tutuluyor.”

Belediyelerin “kabahatlar” yönetmeliklerindeki, “suç tarifnameleri” adeta bu mesleğe vurulmuş zincir halkalarını andırıyor.

Belediyelerin eline yetki olarak verilmiş bulunan, “kabahatlar” yönetmeliği, daha işin başında esnafı, “potansiyel suçlu” gösteriyor. Üstelik her belediye, değişik yöntemlerle bu işlemleri yürütüyor.

İşte, esnaf ve sanatkarlar için acı olan da budur.

Yasalarda sıralanan “kabahatlar” dizisinin daraltılarak esnafı vicdanı açıdan temiz ve doğru-dürüst gösterecek uygulamalar beklenmelidir.

Ahi’lik öğretilerinin dürüstlük ilkelerini prensip olarak mesleğine yerleştirmiş bulunan esnafın, üstün kimlik değerleri unutulmamalıdır. Esnafı çekingenlik ve ürkeklik içinde tutacak olan kurumların karar mekanizmaları da gözden geçirilmelidir.

Resmi makamların esnafa bakışı ile esnafın bu kurumlara bakışı üzerinde, şimdiye kadar bir araştırma yapıldığını zannetmiyoruz.

Yıllar yılı esnafın resmi kurumlara karşı sürdürdüğü şikayet ve dileklerinin temelinde “güven” yoksunluğu bulunmaktadır. Sosyo-ekonomik ayrıcalıkların düzensiz yuvalanması halinde “kabahatlar” yönetmeliği tartışmalı etkinliğini korur.

Bir de sanal ortamda yapılan alış-verişlere bakalım. Sabit mekanı bulunmayan bu yerlere “kabahatlar yasası”nın uygulanması mümkün olabilir mi?

Yüz türlü madde içeren “kabahatlar” yönetmeliği ile esnaf ve sanatkârlar, Psikolojik baskı altında tutulmaktadır.

Devletin gelirlerine yansımayan mal ve hizmet üretiminin “kayıt dışı’nda kalmasıyla, Maliye’nin vergi yükü, vatandaşın, dar gelirlerin ve beyana bağlı esnafın üzerinde toplanmış oluyor.

Vergi kayıp ve kaçakçılığı, Türkiye’nin en büyük sorunudur. Kayıt dışındaki vergi kaybı, devletin istihdam politikalarını da daraltıyor.

Siyaset ve ekonomi içiçe bir yapılaşmadır. Maliye bir kurallar kavramıdır. İyi ahlâkın bir işlevi olan Ahi’lik ilkeleri ise ticaretteki kusurları iyileştiren bir ilaçtır.

Bir söz vardır:

“İyi çırak ustası yokken anlaşılır” derler.

Bu açıdan bakıldığında, “Artık Esnafa Odaklanma”nın günü ve saatinin geldiği görülür.

Devlet her fırsatta esnaf ve sanatkârlarla övünürken, belediyeler bu garip uygulamalarla, ticaretin “güven ortamı”nı “güvensizliğe” taşımamalıdır.

<