Sevgili dostlar, bir zamanlar Sülün Osman ( Osman Ziya SÜLÜN -1923-1984 ) diye birisi vardı ancak, “ Diye birisi “ olarak geçiştirilemeyecek birisiydi !. Sıradan bir vatandaş görünümünde ancak ikna yeteneği çok fazla, uyanık cingöz bir insandı. Öylesine ki yaptıkları basında yer alıyor, bütün gazetelerde çarşaf çarşaf haber oluyordu. Galat Köprüsü’nün baş tarafını kendisine mekan bellemiş, o zamanın behrinde Anadolu’dan İstanbul’a gelen art niyetsiz iyi niyetli vatandaşlara ucuz ya da pahalı fark etmez köprüyü satıyordu ! Evet hem de Galata Köprüsünü. Yani köprüden gelip geçenler ücret ödeyecekler, satın alan da bundan büyük paralar kazanacaktı !

Meydanlardaki saatler, tramvaylar, şehir hatları vapurları hepsi sanki kendisinin sermayesiydi..

İnanmayacaksınız belki ama onun satış portföyünde, Galata Köprüsü’nden bakınca olanca heybetiyle göze çarpan Galata Kulesi bile vardı !

Bütün bunları yaparken artık ne denli bir dil kullandı, nasıl bir ikna yöntemi uyguladıysa yakalanıp cezaevinde yattığı sırada “Alın Teri ile Yaşamak “ konulu konferans vermesi istendiğinde kabul etmişti.

Kimlik taşımıyordu !

Yasaları hiçe sayarak emek vermeden yemek konusunda ısrarcı olmak bazı tedbirleri de beraberinde getirir !

Günümüzde ve ülkemizde bu konunun hayli ileri boyutlarda olduğunu, kendilerine ait olmayan para ve birikimlere haksız yere göz dikildiğini her gün gazete, radyo ve televizyonlarda sıkça rastladığımız haberlerden öğreniyoruz.

Ve de anlıyoruz ki başkalarının birikimlerine, varlıklarına göz dikenler, bunu gerçekleştirmek için çok değişik ve çeşitli yöntemlere başvurmakta sakınca görmüyorlar.

Lüks hayat özlemi sınır tanımıyor..

Olabilir.

Ancak kendi alın teri ve çalışkanlığına dayanarak olduğu sürece sorun yok ta, herkes bir diğerinin elindeki parasını, pulunu yalan, dolan ve çeşitli illegal yöntemlerle almaya kalkışırsa buna ne uyanıklık aldanmamak, ne kanunlar, ne mahkemeler ve ne de cezaevleri yeter..

Bu işlere yetmeyen aklımızdan ve kendi yağımızla kavrulmak hallerimizden memnun ve mutluyuz..

Esen kalın.