RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

İlim talep etmek

Bir kitabeden söz edildi. Karababa Türbedarının oğlu Hazım bey dört maddelik bir metin getirmişti mahfile. Bu dört satır Zekeriya Beyaz’ında olduğu bir mahfilde okununca çok kızmış. Metnin Anadolu Hisarı Camiinin giriş kapısının üzerinde olduğu ileri sürülmüş. Camiye gittim ve bu kitabeyi aradım. Böyle bir kitabe yok. Sadece Minarenin temelinde, binanın bitiminde 10 satırlık bir kitabe vardı. Orada da caminin tarihçesi anlatılıyordu.
Ama 4 maddelik söz dizini anlamlı olduğu için onu burada sizlerle paylaşmak isterim.
Sual sormak için ilim talep eden münafık olarak ölür
Kibirlenmek için ilim talep eden keafir olarak ölür
Dünya nimetleri için ilim talep eden asi olarak ölür
Hayatında uygulamak için ilim talep eden mümin olarak ölür.

Kaynağı ne olursa olsun, her hangi bir yerde kitabe olup olmaması da çok önemli değil. Söylenenlerin boş laf olmadığı ortada.

Xxxx

Ünlü bir tarihçi, Osmanlı padışahlarının ne kadar zevkli, uzak görüşlü,ufuk sahibi insanlar olduklarını sarayları yaptırdıkları yere bakarak anlayabiliriz demiş. Ya Haliç’e ya Boğaza bakan saraylardır. Saray, İslam’ın izzetini yüceltmek için muhteşem büyüklükte yapıldı. Söz tarihçilerden açılınca Yılmaz Öztuna ismi geçti. Yılmaz Öztuna meğer Eşref Edip beyin damadı imiş. Tabi sonradan Yılmaz Öztuna’nın şiddet uygulamasından dolayı boşanmışlar.

Xxxx

Ergun Göze’nin annesinden naklettiğ bir söz gündeme geliyor. Annesi dermiş ki: Ya hu Ergun her gün bakıyorum. On gevuru getirip Müslüman mezarlığına, on Müslümanı götürüp keafir mezarlığına gömüyorlar.


Xxxx


Ömer Koçak Yargıtay’da. Mühim bir mesele için ona gittim. Başımıza gelen olayı anlattım, bana öyle bir sevgi gösterdi. Bu gece bize gidelim dedi. Yahu ne güzel, şu güzelliğe bak. Allah sevgisi olmayan bir kimsede bu davranışı göremezsiniz. O sevgi olmasa kapıyı örtün, Abdullah yanıma gelir, beni görmesin derdi belki.
Bizim Keamil Öztürk vardı, onu hatırladım. Darülaceze’de Müdür Muavini idi, Konyalı. Keamil Öztürk herkesin sevdiği bir kimse, Nurettin Topçu’nun talebesi,  Beraber dernek kurdular. Keamil Öztürk kuvvetli Fıransızca bilir ve Sezai Karakoç’un Diriliş Gazetesinde yazılar yazar.
Darülaceze’nin bir meselesi için Ankara’ya gitmiş. O adamın kim olduğunu söylemeyeceğim, bakanlık da yaptı. İsmi lazım değil, hadise mühim.
Abdullahcığım başka bir mesele için Ankara’ya gitmişken ona da bir selam vereyim dedim. Bana odasını gösterdiler. Bir de baktım odasında oturuyor. Orada olmadığını söylediler, halbuki ben onu gördüm. Almadı beni odasına, sonra da bakan oldu. Ömer Koçak’ın yaptığı davranışla kıyaslarsak, ikisi arasında Allah sevgisi farkını görürüz.

Xxxx

Prof. Dr. Suat vardı. Hastanede bölüm başkanıydı. Ünlü musikişinas, bestekear Dr. Alaeddin Yavaşça da onun bölümünde ameliyatlar yapan bir cerrahdı. Bir gün nasıl olmuşsa bir ameliyatta hastanın karnında makas unutulmuştu. Alaeddin Yavaşça’yı bölüm başkanına şikeayet etmişlerdi. Dr. Suat meseleyi kamuyonna yansıtmadan ara buluculuk yapmış ve tatlıya bağlamıştı. Dr. Suat bunu Abdullah Işıklar’a bir hoş anı gibi gülerek anlatmıştı.

<