SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İKİ YÜZLÜ BİR DÜNYA..

Dünya, şiddet ve yıkıcılık trajedisinde yeni bir dünyanın bulunması arayışı içinde görünmektedir. Eşitliği ve refahı sağlamak üzere çağlar boyunca filozoflarla, Rönesanslarla doğru bildiği dünyayı kuran insanlar şu rejimleri yaşadı veya yaşıyor:

“Despotizm, emperyalizm, faşizm, federalizm, feodalizm, hümanizm, kapitalizm, komünizm, laiklik, leninizm, nasyonal sosyalizm, sömürgecilik, şovenizm, krallık ve çok ortaya atılan doktrinlerle yönetilen rejimler, yaşadığımız dünyadan gelip geçmiştir.

Bugünkü nesil adil hukuk, demokrasi ve özgürlük kavramlarına inançla bağlanmış ve barışa odaklanmıştır. Fakat sonunda geldiği nokta şudur:

“Birleşmiş Milletler çatısı altında omurgayı teşkil eden üye devletler, emperyalizme karşı kendi geleceklerini, dümenin başındakilerin “dümen suyu”na kaptırmışlardır. Irk ve din farklılıkları, etnolojik değerleri, sömürü düzenine sürüklenmiştir. Bulundukları topraklar, gömlek değiştirir gibi üzerlerinden alınmıştır.

Devlet kisvesi altındaki ülkeler değişik rejimlerle ve ekonomik modellerle küresel yapıyı oluştururlar. Ancak, görülmektedir ki, ellerindeki anayasalarla adalet dağıtan, demokrasiyi ve barışı savunan süper devletlerin “ipliği pazara çıkmış” bulunmaktadır.

Dünya, “ Birleşmiş Milletler” dışında terörist bir yapıyla da örgütlenmiş durumdadır.

Türkiye’den, dünyadaki bu tip yönetimlere devamlı bir ses yükselmektedir.

İki yüzlü liderlere karşı tavırlar kullanılmaktadır. Üçüncü bir dünyayı, entrikalarla şekillendirmenin hangi boyutlara kaydırıldığı sezilmektedir. Buna kim dur diyecektir.

Bireylerin, toplumsal baskı aracı olan gücünü kırmak için “devlet terörizmi” makyajlı hale getirilmiştir.

Amerika’da sonuçları tartışmalı ve örtülü kalan Başkanlık seçimlerinde sahnede görüntü veren adayların ağzı-dili konuştu ama, fikirlerini kurgulayanlar acaba kimlerdi?

Demokrasinin ve adalet kavramının asıl beyinleri oradadır dedikçe yanılıyoruz.

Duymayanlar için hatırlatalım: “Balığı kavağa çıkarmak..”

Yani, yutturmaca yerine geçen bu deyim halkımız arasında yaygındır.

Şimdi böyle bir deyime akılcı bir gerçek gösterelim:

“Yolu Roma’ya, Vatikan’a düşenler, MİKELANJ’ın meşhur heykelinin önünde şöyle bir gerçekle yüzleşirler: Mikelanj, san’at harikası eserlerini kaliteli mermerin üzerine işlememiş olsaydı; yonttuğu taş zamanla kırılır, dökülürdü.

Amerika’daki yönetimler, süper devlet fikrini ve gücünü, mutlaka, Mikelanj gibi sağlam mermerler üzerine işlemelidir..

<