İDEAL YAŞAMIN ORTAK YANLARI
Hayatımızı, yaşadığımız çevrelerdeki aykırılıklarla ölçümleyip nerelerde yanlış yaptığımızı araştırmaya yönlendirelim. Kabul etmeliyiz ki, düzenin bozulduğu o kadar çok şeyi kanıksamanın bunalımını yaşıyoruz.
Aykırılıkları sadece güzümüzde, dilimizde taşıyoruz. Tepkilerimizi yutkunarak geçiştiriyoruz.
Devamlı tedirginiz. Kişiliklerimize, kaderimize bağlı sorunlarımız hepimizin müşterek derdi. Devletin gerekli kurumlarıyla sahipleneceği en önemli bu konu, hep gündem dışında tutuluyor.
Bakalım, en ideal yaşamın ortak yanlarına..
Uzaklara gitmeyelim. Büyük kentlere göz atalım.
Doğruluk, mertlik, edep, utanma, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, şefkat, iyilik, alçakgönüllülük, hakseverlik gibi özelliklerimiz vardı. Millet olarak övündüğümüz meziyetlerin genelini kapsıyordu.
Geleneksel duygularımızın içini boşaltanlara karşı hangi travmaları geçirmekte olduğumuzu hiç düşündünüz mü?
Hak ve hukuka aykırı davranışları vicdanlarına sığdıranlar inançlarımızı sömürmüyorlar mı? Merhamet avcıları, düzenbazlar ve soysuz düşünce sahipleriyle günlük yaşamı paylaşanlar hepimizin derdi.. Cinsel ahlaksızlık toplumun yüzkarası haline dönüştü.
Bütün bunlar insanların güzel değerlerini göz göre göre kemiriyor.
Toplumumuz en fazla bu olaylarla geriliyor.
Geriye ne kalıyor? Evlere kapanıp, huzur denilen ortamı buralarda bulmak gerekiyor. Fakat, isyankâr ruhlar, görgüsüzler, kent hayatına ayak uyduramıyorlar..
Nerede olursa olsun apartmanlarda yaşayanlar, komşuluk bilincinin dışında kavgalı, patırtılı, gürültülü bir yaşamı karşınıza çıkarıyorlar..
Apartmanlarda kural dışı hareketler huzursuzluk verici boyutlara ulaşmaktadır. Apartman sakinleri çoğunlukla, komşuluk hakları nerede başlar, nerede biter bunlardan bihaberdir.
Anlaşmazlıkların çözümünde uzlaşmacı bir “Apartman Kültürü”nün olmamasını hastalıklı bir doku saymalıyız..
DOĞRU BİR SÖZ: “Günah işleyen insandır. Buna üzülen melektir. Bundan dolayı sevinen ise Şeytandır..” (Thomas Fuller)